TBMM Başkan vekiline istifa çağrısı
Abone olCHP Grup Başkanvekili Engin Altay, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında Ayşenur Bahçekapılı'yı istifaya davet etti.
Altay, toplantıda şunları
söyledi:
Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, eğitim uçuşu esnasında
iki askeri uçağın düşmesi sonucu 4 pilotun yaşamını yitirdiğini
anımsatarak, pilotların kullandığı F4 uçakları için "uçan tabut"
dendiğini ve dünyanın hiçbir bölgesinde kullanılmadığını
kaydetti.
Bunu büyük ihmal ve vahim hata olarak değerlendirdiklerini söyleyen
Altay, "Pilotlarımızın kazaya mı cinayete mi kurban gittiği bizce
kuşkuludur" ifadesini kullandı. Altay, teknolojik ömrünü tamamlamış
uçakların derhal çekilmesini istedi.
Pilotların cenazesinin Malatya'dan doğum yerlerine sevkinin
olduğu gün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "oğlunun
işyeri açılışına katılarak, işyeriyle ilgili nutuklar
atmasını" kendisine yakıştıramadığını, bunun şık
olmadığını savunan Altay, "Devletin ve milletin birliğinin
sembol makamındaki kişinin böyle günde oğlunun işyeri açılışına
destek vermesini kamuoyunun vicdanına, takdirine bırakıyorum.
Cumhurbaşkanı'nın TÜRGEV için sarfettiği 'Allah rızası için iş
yapıyor' cümlesini de garip buldum. Benim bildiğim, bunların
tanıdığı bir tek Rıza var; o da Rıza Sarraf..." diye
konuştu.
TBMM O DÖNEM ÇAMAŞIR MAKİNESİ GİBİ
ÇALIŞTI
İç Güvenlik Paketi'nin görüşmelerine değinen Altay, TBMM'nin 10 günden beri kendisine ve şanlı geçmişine yakışmayan görüntülere sahne olduğunu belirtti. "17-25 Aralık ile ilgili olarak TBMM, çamaşır makinesi gibi çalışmıştır. Şimdi de saray merkezli sivil diktatörlük dönemine geçişin yasal kılıfını hazırlamak için adeta bir zırh imalathanesi gibi çalıştırılmak isteniyor" diyen Altay, üç muhalefet partisinin karalı ve tutarlı tutumunun iktidar partisinin düzenlemeyi geçirme umudunu her geçen gün biraz daha azalttığını ileri sürdü.
Kanunların yapıldığı yer olan TBMM'nin, kanunların
çiğnenmeyeceği ve ihlal edilmeyeceği tek yer olduğunu ifade eden
Altay, şöyle konuştu:
İÇTÜZÜĞÜN IRZINA GEÇİLDİ
"Kanun koyulan yerde kanunun ırzına geçilmez. Özellikle 21 Şubat
Cumartesi günkü birleşimde yaşananlar hukuk devleti, TBMM'nin
varlık sebebi bakımından tam bir skandaldır. TBMM İçtüzüğü'nün
ırzına geçilmiştir, oylamada açık usulsüzlük, yanlışlık olduğunu
tutanaklarla tayin ve tespit etmemize rağmen aradan geçen 6 günden
beri TBMM Başkanlığınca bir işlem yapılmamıştır. TBMM İçtüzüğü'nün
13. maddesine göre; 21 Şubat günkü birleşimde yapılan tüm iş ve
işlemlerin tekrarlanması gerekir. O gün yanlış başladığı için
sonrası da eksik, yanlış, sakat yürümektedir. Paketin görüşmeleri
usulsüz başlanmıştır. 10 günde 26. maddeye gelindi. 132 maddelik
paketin Meclis'te epey zaman kalacağı, konuşulacağı, tartışılacağı
muhakkak. Birleşimi yöneten Başkanvekili ve Başkanlık Divanı ve tüm
milletvekillerinin İçtüzük çerçevesinde hareket etmesi, iş ve işlem
yapması kaçınılmaz zorunluluktur. Muhalefet, İçtüzük'ten
kaynaklanan hakları ve imkanları kullanıyor. TBMM'nin saray
vesayetine teslim olmaması için direnen bir muhalefet var.
İktidarın hep şikayet ettiği vesayet, saray üzerinden toplumun
bütün kesimlerine ve Türkiye'deki sistemin diğer iki ayağına da
uygulanmaktadır. Yargı, yasama ve yürütme organı artık Türkiye'de
saray vesayetindedir. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Anayasa,
kanunlar ve İçtüzük çerçevesinde vesayet boyunduruğunu kıracağız.
TBMM'nin itibarını korumak CHP'nin öncelikli işi ve görevidir.
Meclis'te yaşanan ve Türkiye'yi dünyaya rezil eden, Tayvan
Parlamentosu'ndan daha ileri görüntülerin yaşanmasıyla ilgili
olarak Başbakan Davutoğlu'nun sözleri düşündürücü, bir o kadar
kışkırtıcı ve tahrik edicidir. Davutoğlu'nun, milletvekillerine
'destan yazdınız' mesajı, iktidar partisinin Meclis'teki
bodygard'larına 'saldırıya devam edin' mesajıdır. Pişkin pişkin
'biz kimseye darpta bulunmadık, muhalefet milletvekilleri bizim
milletvekillerimize hakaretler yağdırıyor' açıklaması da tam bir
yalandır, aşağılık bir yalandır. Şayet iktidar milletvekilleri darp
uygulamadıysa, hastaneye kaldırılan CHP ve HDP milletvekillilerinin
kafasını, gözünü herhalde cinler geldi yardı. Türkiye'de hiçkimseye
bu yalana Sayın Başbakan inandıramaz. Bunlar ağabey-kardeş böyle
tahrik ve kışkırtıcılığa pek meraklılar. Sayın Cumhurbaşkanı da
Başbakan iken Gezi Parkı eylemlerinde birinci derece kusurlu olan
polis için 'destan yazdınız' demişti. Şimdi 5 milletvekilin
yaralayanlara da ağabeyisinin kardeşi 'destan yazdınız' diyor. Kes
kopyala yapıştır ve taklit mantığı burada da devam ediyor."
TBMM BAŞKAN VEKİLİ İSTİFA
ETMELİ
Altay, Merkez Bankası Başkanı'na mobbing uygulayan bir Cumhurbaşkanı ile karşı karşıya olduklarını belirterek, "Cumhurbaşkanı son açıklamasıyla Merkez Bankası'nı açıkça, alenice hainlikle itham etmiştir. Eğer bir ülkenin Merkez Bankası Başkanı, ülkenin Cumhurbaşkanı tarafından hainlikle itham edildiyse, yürütme için söylenecek söz kalmamıştır. Merkez Bankası Başkanı'na 'kime bağlısın' demek, Başkanı casusluk ve hainlikle itham etmektir. Hükümet, bu iddia doğruysa gereğini yapmalı, değilse Cumhurbaşkanı'na yönelik bir ses vermelidir. Cumhurbaşkanı zaaf ve yalanlarına devam ediyor. Cumhurbaşkanı kadınların etek boyuyla uğraşmasın. Türkiye'de resmi işsizlik 10,7'ye çıktı. Eğer uğraşacak ve hayırlı iş yapacaklarsa, asli işlerle uğraşsınlar. Ülkede bir de gizli işsizlik var. Gizli işsizliğe güzel bir örnek de Başbakan Davutoğlu'dur. o da gizli işsizdir" dedi.
Meclis'te İç Güvenlik Paketi görüşmelerinin devam edeceğini, ancak hoş olmayan görüntülerin tek sebebinin birleşimi yöneten başkanvekillerinin TBMM İçtüzüğü ile ilgili yaptıkları ihlaller olduğunu savunan Altay, kendisinin dün Ayşe Nur Bahçekapılı'ya TBMM Başkanvekilliğinden istifaya davet ettiğini söyledi.
Altay, "TBMM Başkanvekilliği, bu şekilde keyfi yönetilecek görev
değildir. İçtüzüğün kendilerine verdiği takdir hakkı vardır ama
keyfi yetki kullanma yetkisi vermiyor. Bundan sonra da oturum
yönetecek Meclis başkanvekilleri, İçtüçükçe milletvekillerine
verilmiş hakların kullanılmasına engel olurlarsa kürsüdeki mikrofon
hakimiyetinden kaynaklı okutup oylatıp geçmeye çalışırlarsa TBMM'de
çıkacak olumsuzluklardan birinci derece kendileri sorumlu olacak"
değerledirmesinde bulundu.
GÜNAHA ORTAK
OLMAYIZ
Bir gazetecinin "Dün iktidar grup başkanvekillerince bir temas gerçekleşti. Size de öner getirdiler mi? Paketin ikiye bölünüp geçirileceği iddiası var. Bugün yeni bir görüşme olur mu?" sorusuna Altay, "Bugün yeni görüşme olmaz. Bu haliyle paketle ilgili teknik bir çalışma iktidar partisiyle oturmamız mümkün değildir. Biz paketin komisyona geri çekilmesini, kamu vicdanını tatmin edici hale getirip bir günde geçirelim. Onların teklifi 'bir gün ara verelim, 4 partiden birer kişi oturalım, üzerinde biraz çalışalım, sonra görüşmeye devam edelim.' Biz bu şekliyle bu günaha ortak olmayız. Demokrasi tepki ve protesto rejimidir. Bu hakkınız yoksa, orada demokrasi yoktur. Demokrasinin daha fazla tahrip olmasına CHP izin vermeyecek" karşılığını verdi.
ÖSYM'nin yaşanan olaylardan dolayı Cizre'yi merkezi sınavdan çıkarmasını nasıl değerlendirdiği sorusuna Altay, "Çok vahim bir durum. Bu ülkenin 780 bin 500 kilometre karelik ülke topraklarının bir noktasında devletin sıfırlandığını biliyoruz. ÖSYM, devlet hakimiyetinin olmadığı yerde sınav yapamaz. Nasıl Süleyman Şah Türbesi ile ilgili bayrak direklerini sırtlarına alıp sınıra geldiyse bu hükümet, Cizre'de devleti toparlayıp Ankara'ya taşımıştır. Türkiye için üzücü durum. Kürt sorunu çözülmelidir. Bu işler eşkıyalıkla, zorbalıkla olmaz. Devlet Cizre'deki varlığını, hakimiyetini ortaya koyabilmelidir" dedi.