Tayyip Erdoğan'ın odası ile Kemal Kılıçdaroğlu'nun odası

Anlamaya çalışıyordum genç arkadaşı. Kılıçdaroğlu cephesinde miydi, yoksa muhafet safında mı? Genç olsa da, politikayı sökmüş belli ki...

Hadi ÖZIŞIK hadi.ozisik@internethaber.com

CHP'nin etkin gençlerinden biri ziyarete geldi. O konuşurken, Erdal İnönü'yü gördüm sanki. Mimikleri, el hareketleri, diksiyonu, rahmetliyi andırıyordu çünkü... 

"Nasıl gidiyor?" soruma cevap vermek yerine güldü!

- Niye gülüyorsun?

- Sohbetimizin gidişatı belli olduğu için güldüm.

                 ***

Anlamaya çalışıyordum genç arkadaşı. Kılıçdaroğlu cephesinde miydi, yoksa muhalefet safında mı? Genç olsa da, politikayı sökmüş belli ki...

Ser verdi, sır vermedi...

Ancak ağzından çıkan doğrular, onun bulunduğu yer hakkında yeteri kadar fikir verdi bana.

Dedim ki:

- Kemal Kılıçdaroğlu niye bağırıyor?

Dedi ki:

- Tayyip Erdoğan da bağırıyor!

               ***

Bunda mutabıkız...

Ancak...

Erdoğan bağırsa da, gelecekle ilgili bir planı var...

Genç arkadaş başını salladı...

- Doğru mu?

- Doğru!

Peki...

Kemal Bey'in geleceğe dair bir planı yok mu?

- Keşke olsa!

Ben sustum, o konuştu:

- Tayyip Erdoğan'ın odasında hayalini kurduğu Türkiye var. Kemal Bey'in odasında ise, geleceğini kurtarmak isteyen çok sayıda eskimiş politikacı var. Biri Türkiye'nin geleceğini dizayn ediyor, biri CHP'nin geleceğini.

- Vovvv.

- Gerçekçi olmamı istediniz. Ben de gerçekleri anlatıyorum.

- Devamı var mı?

- Olmaz mı? Gelin siyaseti bir kenara bırakalım. Şirketimizi nasıl geleceğe hazırlayacağımız üzerinde kafa yoralım. Sen Hadi Bey, nasıl bir hazırlık yapıyorsun bu konuda. Geleceğin medyasını oluşturmaya mı çalışıyorsun, yoksa bugünü atlatmanın uğraşını mı veriyorsun?

- Geleceğe hazırlanıyorum!

- İşte bu. Kemal Bey iyi insan, çok değerli. Ancak etrafına bakıyorsunuz, başarı adına bir şey yok.  Bir yerde çalışıyor olsalar, yarısı işten atılır. Kemal Bey, yalnız olduğu için, vaziyeti kurtarma eğiliminde. Üzülerek belirtiyorum ki, uzak hedefi göremiyor. Böyle bir planı da yok. Yarın ne konuşacağını da hesaplamıyor. Günlük konuşmalar. Bağırmalar, ve iktidarın gündeminin peşine takılmalar..

Dahası da var...

Genç arkadaşın geleceği kararmasın diye, o "yazabilirsin" demesine rağmen adını yazmıyorum. Söylediği her şeyin altına ben de imzamı atıyorum. "Tayyip Bey'in odası" ile "Kemal Kılıçdaroğlu'nun odası"na baktığımızda, hakikaten Türkiye'nin geleceği ile ilgili çok farklı bir görüntü çıkıyor ortaya.

Ben, her iki odaya ayrı ayrı bakmayı bugüne kadar akıl edememiştim.

CHP'li arkadaş uyarınca, daha bir dikkatli baktım.

Görünen manzara CHP için vahim!

Elçiye zeval olmaz!

Uyarayım istedim!