Tayyip Erdoğan'ı bekleyen kriz
Abone olAvusturya ürünü Red Bull, 4 yıldır Türkiye'ye giremiyor. Ancak Erdoğan'ın önünde Avusturya ziyareti var ve..
Aksiyon Dergisi'nin haberine göre, Avusturya’nın Amerikan
kolasına karşı alternatif olarak ürettiği ve 86 ülkede satılan Red
Bull, Türkiye’ye giremiyor. Red Bull yetkililerinin dört yıldan bu
yana Ankara önlerindeki bekleyişi sonuç vermedi, elleri boş döndü.
Bu içeceğin fikir babası Avusturya’nın en zengin adamı olan
Dieterich Mateschitz. Fakat dünyada 1 milyar kutu satan içecek,
Amerikan ürünleri karşısında elde ettiği başarı nedeniyle
Avusturya’nın, dolayısıyla Avrupa’nın stratejik ürünü haline geldi.
Bu nedenle Avusturya hükümeti olaya el atmaya hazırlanıyor.
Avusturya, işler normal yoldan çözülmezse, Avrupa Birliği’ni de
arkasına alarak bir ‘Ankara seferi’ düzenlemeyi planlıyor. Avrupa,
Türkiye’den sağlam deliller istiyor Türkiye’yi Avusturya ile
‘kafein krizi’nin eşiğine getiren süreç, 2001 yılında üç
İsveçli’nin şüpheli ölümüyle başladı. Avrupa’nın Red Bull’u yakın
takibe almasının ardından MHP’li Tarım Bakanı Prof. Hüsnü Ziya
Gökalp, “Türk gençliğini kafeine karşı korumak” için bu içeceğin
Türkiye’ye girişini yasakladı. Aslında Red Bull Türkiye’ye AB’den
aldığı serbest dolaşım ve kontrol belgesiyle girmişti. Yani AB
standartlarına uygun bir ürün olduğu için Türkiye’de de serbestçe
satılabilirdi. Bugüne kadar Türkiye’deki meşrubat pazarında ‘enerji
içecekleri’ olmadığı için yasal bir düzenlemesi de yoktu. Sadece
kolalı içeceklere ilişkin Alkolsüz İçecekler Yönetmeliği vardı.
Tarım Bakanlığı bir tebliğ yayınlayarak, enerji içeceklerine yasal
bir çerçeve getirdi. Bu tebliğde kafein sınırı 150 miligram olarak
belirlendi. Oysa Dünya Ticaret Örgütü’nün bile tavsiye ettiği üst
limit 350 miligram. Böylece 320 miligram kafein ihtiva eden Red
Bull ile tebliğ arasında 170 miligramlık fark oluştu. Red Bull’un
Türkiye’ye girişi engellenmiş oldu. Tarım Bakanlığı’nın bu kararı
aralarında Hacattepe Üniversitesi’nden uzmanların da bulunduğu bir
raporla destekleniyor. Rapora göre, Red Bull’daki 320 miligramlık
kafein oranı sağlığa zararlıydı. Buna karşılık Red Bull Türkiye
yetkilileri, Hıfzısıhha ve Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi
Gıda Bölümü’nün yolunu tuttu. İlginçtir, bu iki güvenilir kurumdan
Red Bull için ‘insan sağlığı açısından sakıncası olmadığı’ yönünde
rapor verildi. Yani bu olayda da şu bizim meşhur “bilirkişi
vakası”yla karşı karşıya kaldık. Türkiye’de bütün bürokratik
kanalların kilitlenmesi üzerine Red Bull genel merkezi devreye
girdi. Red Bull, ilk önce Türkiye’ye benzer gerekçelerle
ürünlerinin satışını yasaklayan Fransa’yı mahkemeye verdi. Avrupa
mahkemeleri Fransa’yı haksız buldu. Türk makamlarıyla yapılan
yazışmalardan sonuç alınamayınca Red Bull, konuyu AB’nin ilgili
birimlerine bildirdi. Gümrük Birliği (GB), AB Türkiye Ortak
Komisyonu detaylı bir inceleme başlattı. Geçtiğimiz aralık ayında
tamamlanan incelemenin ardından bir de rapor hazırlandı. Komisyonun
raporunda şöyle deniliyor: “Avrupa Birliği ürünlerine dair
kısıtlamaların ilmi deliller ile desteklenmesi gerekmektedir.
Türkiye tarafından kamu sağlığının tehlikede olduğuna dair halen
yeterli delil sunulmamıştır.” Raporun devamında, aksi halde
‘Türkiye’deki uygulamalarının Gümrük Birliği Anlaşması’na (ARB
1/95) aykırı olacağı kararına varılacağı’ uyarısında bulunularak,
bu durumun da Türk yetkililerine bildirildiği belirtiliyor. Eğer
Türkiye gerekli düzenlemeleri yapmazsa, Avrupa Birliği Türkiye
Ortak Komisyonu, Avrupa mahkemeleri üzerinden Türkiye aleyhine,
malların serbest dolaşımıyla ilgili anlaşmaları ihlal etmekten
tazminat davası açacak. Red Bull Türkiye Genel Müdürü Aykut Ferah,
dava kaybedilirse, Türkiye’nin Red Bull’un her yıl uğradığı 5—6
milyon dolarlık zararı karşılamak zorrunda kalacağını söylüyor.
“Red Bull yerine dut pekmezi içiyorum!” Red Bull’la ilgili
düzenlemelerin altında imzası bulunan eski Tarım Bakanı Hüsnü Ziya
Gökalp’i arayıp, gelinen noktayı sorduk. Eski Bakan Gökalp, yüksek
kafeinli Red Bull’un Türk gençliğine zararlı olduğu konusundaki
ısrarını sürdürüyor. Dünya Ticaret Örgütü’nün tavsiyesinin 350
miligram olduğunu hatırlattığımızda Gökalp, “Türk halkı, Dünya
Ticaret Örgütü’ndeki hı...ların kobayı değildir” diye tepki
gösteriyor. Tartışılan tebliğin ‘bilimsel heyet raporu’
doğrultusunda yayınlandığının altını çizen Gökalp şunları söylüyor:
“Ben altı aydır bakanlık koltuğunda oturmuyorum. Vicdanları rahat
ediyorsa alsınlar içeriye. Yapılan işlemleri incelesinler, bilimsel
heyeti de çağırsınlar hata varsa bulup yüzümüze vursunlar.
Bildiğiniz gibi şüpheli ölümlerden sonra konu 2001 yılında yapılan
Uluslararası Kodeks Konferansı’nda masaya yatırıldı. Yapılan
tartışmalar sonucunda ülkelerin alacakları kararda serbest
bırakılması benimsendi. Ayrıca illa Red Bull içmek zorunda değiliz
ki. Ben şu anda sulandırıp dut pekmezi içiyorum.” Peki Avrupa bu
sorunu nasıl çözdü? Avrupa Birliği, 18 Temmuz 2002 tarihinde
yayınladığı etiket yönetmeliğine ilişkin tebliğle tartışmaya son
noktayı koydu. Tebliğde, kafein limitlerine hiç değinilmeden enerji
içecekleri kutularının üzerinde “kafeine duyarlı kişiler,
diabetikler ve çocuklar kullanmamalıdır” şeklinde bir ifadeye yer
verilmesi karara bağlandı. Kanada’da ise Red Bull kutularının
üzerinde kafein miktarı kırmızı renkle gösterildi. Yani kafein
oranı yüksek olan ürünleri tüketmek kişilerin kendi tercihlerine
bırakıldı. Erdoğan’a Red Bull’u soracaklar Başbakan Tayyip Erdoğan,
resmi bir ziyaret için önümüzdeki günlerde Avusturya’ya gidecek. O
zamana kadar Red Bull ile ilgili bir gelişme kaydedilmezse
Avusturya Hükümeti devreye girecek. Edindiğimiz bilgiye göre,
Avusturya milli içeceklerine karşı yapılan işlemlerden duyduğu
rahatsızlığı en üst düzeyde dile getirecek. Ziyaret sırasında
Avusturya Ticaret Bakanı Dr. Martin Bartenstein, Başbakan
Erdoğan’a, stratejik ürünleri Red Bull’un akıbetini soracak. Sadece
sormakla yetinmeyip bir an önce sorunun çözümlenmesini talep
edecek. Konunun Avusturya hükümetinin gündemine girmiş olması şu
anda iki ülke arasında örtülü bir ‘kafein krizi’nin varlığını
gösteriyor. Türk tarafından bir kez daha olumsuz bir yanıt alınırsa
konu Avrupa mahkemelerine intikal edecek. Dolayısıyla Avusturya
üzerinden Avrupa’yla “Birinci Kafein Meydan Savaşı!” başlamış
olacak. Top Tarım Bakanı Sami Güçlü’de. Bilimadamları ve altına
imza attığımız uluslararası anlaşmalardan haberdar olan
bürokratlardan oluşan bir çalışma grubu bu bilmeceye son noktanın
konulmasında yardımcı olabilir. Türkiye’nin imajına da zarar veren
bu konunun bir an önce sonuca bağlanmasında yarar var. Aksi
takdirde yanlış hesap Brüksel ya da Viyana önlerinden geri
dönebilir.