"Tayyip Bey'le aramızı bozuyorlar"
Abone ol"Tayyip Bey'le aramızı bozuyorlar" diyen Gürtuna'nın en rahatsız olduğu konu asılsız dedikodular...
İşte Balçiçek Pamir ile Gürtuna'nın yaptığı söyleşi...
Büyükşehir Belediye Başkanı Gürtuna tartışılan konuya açıklık
getirdi: "Tayyip Bey'in mesajları bana ulaşmadı, ikimizin arasına
sürekli fitne sokanlar oldu.
***
Tayyip Bey ile aramızı bozuyorlar...
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna hakkında
çıkan dedikodulara çok üzüldüğünü söylüyor. Gürtuna'ya göre sorun
iletişimsizlik - TAYYİP Bey ile yanlış anlaşılmalar yaşadık. Bana
ulaşmayan mesajlar ve haberler yüzünden büyük kopukluk oldu.
Bazıları aramıza fitne sokmak için büyük uğraş verdi
Belediye seçimleri yaklaştıkça adaylar ortaya çıkmaya başladı.
Kuşkusuz en çok konuşulan konulardan bir tanesi halen Büyükşehir
Belediye Başkanlığı görevini yürüten Ali Müfit Gürtuna'nın tekrar
aday olup olmayacağı. Son bir haftadır CHP ile flört ettiği
söyleyen Gürtuna'ya "Niye AK Parti olmadı?" diye sordum.
Dedikodular doğru muydu? Gerçekten de Tayyip Erdoğan ile araları
açık mıydı? Gürtuna neyi yanlış yapmıştı ki cezalandırılıyordu?
Şöyle bir dönüp baktığınızda kendinizi ''Başarılı bir
Belediye Başkanı" olarak tanımlayabilir misiniz?
Tabii kesinlikle. Aslında herkes kendi yaptığı işleri beğenir ama
hakikaten çok gayret ettik. Çok çalıştık ve çok proje ürettik.
İstanbul'u çağın ilerisine taşımak için büyük çaba harcadık. Bunun
neticesinde İstanbul halkıyla bir bütünleşme sağladık. Şöyle bir
geriye baktığım zaman o anlamda bütün herşey olumlu diye görüyorum
ben.
ÜVEY EVLAT OLDUM
Peki hiç hatanız yok mu?
-Şunu söyleyeyim. Olabilir tabii. Çok iş yaptık, çok iş ürettik,
çok çaba gösterdik. Bunun içinde şüphesiz hatalarımız da olmuştur.
Ama somut olarak nedir diye sorarsanız açıkcası aklıma gelmiyor.
Yani öyle bariz bir hatam yok. Büyük, etkileyici bir yanlış da yok.
Belki bazı işlerin önceliklerinde küçük hatalar yaşanmıştır o
kadar.
Başkanlığınız döneminde sizin canınızı sıkan olaylar oldu
mu? Örneğin bağımsız bir başkan olarak hükümetten yana bir takım
sorunlar yaşadığınızı biliyorum.
Şöyle, iktidarda ve muhalefette olan partiler var. Bağımsız
kaldığınız zaman bazen ister istemez bu partilerin farklı
yerlerinde yer alabiliyorsunuz. Türkiye'de maalesef değişmeyen bir
düşünce yapısı var. Bizden olanlar ve bizden olmayanlar ayrımı
yapılıyor. Tabii bu düşüncenin getirdiği zorlukları yaşamamak
mümkün değil.
Üvey evlat muamelesi mi gördünüz?
Evet onu yaşadım. Tabii ben bunu İstanbul'a yaşatmamak için çok
çaba gösterdim. Örneğin değişik partilerden ilçe belediye
başkanları var. Hiçbirine ayrım yapmaksızın destek verdim.
Kendileri başarılı olsun istedim çünkü neticede seçilerek gelmişler
ve görevlerini iyi yapmaya çalışıyorlar. Ben hiçbir zaman ilçe
belediye başkanları kendi yerlerinde başarılı olacaklar da benim
yerime talip olacaklar diye düşünmedim. Ama biraz önce söylediğim
anlayışın yaygın olması sıkıntıları doğurdu.
Beyoğlu Belediye Başkanı Kadir Topbaş size ulaşamadığını
söylemişti bundan 3-4 ay önce yaptığımız bir röportajda. Onda özel
telefonunuzun numarası yokmuş.
Nasıl ulaşamıyor ben de bunu anlayamıyorum. Bir kere ben
"Ulaşamıyorum" tabirine hiç katılmıyorum. Arkadaşlarımızla zaman
zaman toplantılar şeklinde belediyede biraraya geliyoruz. İsteyen
istediğini bulur, derdini iletir. Ayrıca öyle üzerimde taşıdığım
bazı şahıslara verdiğim özel bir numaram yok ki benim. Genelde
herkese açık telefonlarım var. Herkes arayabilir.
ÖDENEKLERİMİZ KESİLDİ
Sizi eleştirdikleri zaman kızıyor musunuz?
Hayır ne münasebet ama doğru eleştirsinler. Bu söylediklerine
katılmam mümkün değil. Sade vatandaş bile bize ulaşıyor. Ayrıca
size söylediği o cümleden sonra araştırmıştım. Benden bir randevu
talebi olmamış, aramamış bile. Kadir Topbaş ile şahsi bir meselem
yok. Biz kendisine her zaman destek verdik.
Demin "Bağımsız başkan olarak birçok sıkıntı yaşadım" dediniz. Ne
sıkıntılar yaşadınız? Ödeneklerle ilgili problemler yaşandığını
duymuştum.
Evet ödeneklerimiz kesildi. Çok büyük ölçüde ödeneklerimizi
alamadık. Ayrıca personel atamalarında öyle zorluklar yaşadık ki
anlatamam. Hükümetle ilgili işlerde işlerimiz çok da iyi gitmedi.
Ya bürokrasinin ağırlığından ya da siyasetin getirdiği
farklılaşmadan dolayı olsa gerek bir çok tıkanma yaşadık. Örneğin
Harem'den Tuzla'ya kadar E5 metro sistemini yıllarca yapamadık.
BÜYÜK SIKINTI YAŞADIK
Bütün bu yaşananlara rağmen sizin ağzınızdan "Hükümet
tarafından dışlanıyorum" diye bir cümle duymuyoruz. Niye
söylemiyorsunuz?
Dışlandığımı düşünmüyorum. Her zaman olumlu ilişkilerim
olmuştur.
Peki madem AK Parti ile gönül bağınız var, madem her zaman
dediğiniz gibi Tayyip Erdoğan ile beraberce bu yola çıktınız. İşin
en başından partiye katılmak yerine niye bağımsız kalmayı tercih
ettiniz? Daha kolay değil miydi partiye katılmak?
AK Parti'nin kuruluş aşamasında birçok iletişimsizlik yaşadık.
Tayyip Bey ile bir mesaj eksikliği yaşadık. O eksiklik sonradan
tespit edildi.
Ne mesajı bu?
Yani aramızda yanlış anlaşmalar olmuş. Aramızda laf getirip götüren
insanlar olayları kendi yorumlarına göre anlatmışlar ve öyle
yönlendirmişler. Dolayısıyla bana zamanında ulaşmayan haberler ve
mesajlar oluncu başlangıçta büyük bir kopukluk yaşadık.
Size "Hadi partiye gel" mesajı gönderdiler de siz mesajı
almayınca geri mi çevirmiş oldunuz?
Evet benzer konular. Daha sonra başka şeyler de var tabii. O
dönemde biz çok büyük baskılar yaşadık. Teftişe uğradık.
Arkadaşlarımız adliyeye götürüldüler. Emineyette günlerce
sorgulandılar. Yani herkesin zannettiğinin aksine çok rahat, güle
oynaya yaşadığımız bir süreç değildi. Yani bence olayları
yaşananları gözönüne alarak değerlendirmek lazım.
Tayyip Erdoğan ile aranız neden açıldı?
Şüphesiz her dönemde insanların arasına zorluk ve fitne sokma
gayretleri olanlar olacaktır. Bugün de diyelim bazı eksiklikler
sebebiyle araya soğukluk sokma gayreti içinde oldular.
Ser verip sır vermiyorsunuz, ben bari bu konuda
söylenenleri size bir bir sorayım. Öncelikle Tayyip Erdoğan hapse
girdiği zaman sizin onun ekibini tasfiye ettiğiniz
söyleniyor.
Hayır bu hiç doğru değil. Biz önceki dönemde de beraberdik hepsi
zaten bizim arkadaşlarımızdı. Münferit olarak değişmeler oldu ama
tasfiye kelimesi çok yanlış. Kimseyi zor durumda bırakmadık. Yer
değiştirmelerin olduğunu kabul ediyorum ama bu değişiklik Tayyip
Bey'in ekibinde değildi. Hiçbir arkadaşımızı mağdur etmedik.
"Erdoğan'ın bir milyar doları var, bu parayla cihat
hazırlığı yapıyor" diye ifade veren belediyenin eski Genel
Sekreteri Mahmut Kuş'u ödüllendirdiğiniz hatta belediyede görevi
bitmesine rağmen lojman verdiğiniz söyleniyor.
Hayır bu da kesinlikle yanlış. Böyle bir şey olmadı. Kendisinin
belediye ile ilişkisi kesildikten sonra lojmanından da çıkarıldı.
Böyle uydurma haberlerle aramızı bozmaya çalışıyorlar.
EŞLERİMİZ İYİ ANLAŞIR
Eşiniz ile Emine Erdoğan'ın da iyi anlaşamadığını duydum.
Hatırlarsanız Eşiniz "Ben olsam resepsiyonlara gitmezdim, hatta
türban değil şapka takardım" diye bir açıklamada bulunmuş, Emine
Erdoğan ve Hayrünnisa Gül'ü eleştirmişti. Reyhan Hanım'la Emine
Hanım arasında bir soğukluk var mı?
Onu bilmiyorum. Böyle bir şeyi hiç duymadım. Eşimin o
açıklamalarına gelince o sanırım o dönemde Münevver Arınç
Hanımefendi'yi kastetmişti diğerlerini değil. Ayrıca şapka ifadesi
yanlış anlaşılmıştı. Eşimin öyle bir beyanı yok.
Nasıl yok? Biz gazeteye manşet yaptık.
Onu öyle söylememiş, bir mizah olarak söylemiştir tenkit
etmemiştir. Ben olsaydım diye bir şey söylemiştir. Emine Hanım ile
eşim arasında bir problem yoktur, her zaman sıcak ilişkileri
vardır.
Peki sizce bu kadar detaylı dedikodular nasıl
çıkıyor?
Aslı astarı olmadık iftiralar atıyorlar. Mesela geçenlerde güya ben
Rize'de sayın Başbakan'ın evine silah atmışım. Böyle bir dedikodu
çıktı. Olacak şey mi allahaşkına? Hep arayı bozmak için.