Tayyar: Lice’de de aynı irade var
Abone olAK Parti Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar, “Büyük bir siyasi operasyonun parçası olarak bizim karşımıza çıkıyor. Gezi olaylarının, 17 Ara...
AK Parti Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar, “Büyük bir siyasi
operasyonun parçası olarak bizim karşımıza çıkıyor. Gezi
olaylarının, 17 Aralık’ın arkasında hangi irade varsa Lice’nin
arkasında da aynı irade var” dedi.
AK Parti Gaziantep Milletvekili Tayyar, TGRT haber ekranlarında
TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın gündeme ilişkin
sorularını yanıtladı. Programda soruları yanıtlayan Tayyar, gündeme
ilişkin de önemli açıklamalarda bulundu. Ağrı olmak üzere 14
noktada tekrarlanan yerel seçimlerle ilgili değerlendirmelerde
bulunan Tayyar, “Ağrı Belediye Başkanı Adayı ile alakalı bir şey
söylemedim. Ben bir durum tespiti yaptım, onu hedef almadım.
Seçimden önce konuşsaydım eleştirilebilirdi ama seçim bitmiş, artık
bir muhasebesini yapıyoruz. Biz seçim kaybettik orada, çünkü
Yalova’da kaybettik, orada kaybettik, niye kaybettik? Bizim bu
soruya cevap bulmamız gerekiyor. Aday yanlışı bunlardan birisi,
dedim ki biz aday değiştirseydik Ağrı’da seçim alabilirdik. Aday
tespitindeki yanlışında seçim yenilgisinde bir rolü olduğunu ifade
ettim. Biz bunları konuşamayacaksak neyi konuşacağız o zaman. Ama
arkasından adayın çok çirkin ifadeler içeren açıklamaları oldu.
Sonra baktım ne kadar Ergenekoncu, ulusalcı yayın kanalı varsa onu
ballandıra ballandıra kullandı. Açıklamanın içeriğine bakıldığı
zaman bile niye kaybettiğimiz çok daha iyi anlaşılıyor. Bunu
uzatmanın kimseye yararı yok” diye konuştu.
Açıklamalarının ardından çok sayıda kişiden telefon aldığını
belirten Tayyar, “Yaptığımız tespitin son derece doğru, yerinde ve
haklı olduğu söylendi. Bu bir patlamaydı aslında sadece Ağrı ile
ilgili değil, ülkenin değişik görev yerlerinde aday tespitine
ilişkin çokça telefon geldi. AK Parti bu muhasebesini yaptı.
Doğruyu buldu, daha sonra 2011-2012 yılında aday tespiti yapılırken
yanlışı asgari düzeye indirmeye çalıştı. Çünkü sıfır hata ile aday
tespiti yapmak mümkün değil, her yerde yanılabilirsiniz. Yüzde 49,9
çıktı oylarımız. AK Parti sürekli olarak kendini sorgulayan bir
parti. Burada belki ben yüksek sesle konuşan birisiyim. Bunu da
söylemek gerekiyor, zaman zaman kişisel kaygılarla Genel Merkezimi
ya da Sayın Başbakanımızı yanıltmaya çalışanlar oluyor. Onlara
karşı tedbir olarak da medya üzerinden mesaj vermek faydalı
olabiliyor” diye konuştu.
“BARIŞIN TEMİNATI OLARAK SADECE BDP’NİN GÖRÜLMÜŞ OLMASI DA ASLINDA
PERDE GERİSİNE ZİHNİYET KODLARININ NASIL ŞEKİLLENDİĞİNİ DE
GÖSTERİYOR”
Ağrı Belediye Başkanı seçilen Sırrı Sakık’ın açıklamalarına ilişkin
de konuşan Tayyar, “Sırrı Sakık’a hakikatten yakıştıramadım. Göreve
yeni başlamıştı, ayrıca seçim sonuçlarından hemen sonraki ilk
açıklamasında barış kazandı dedi. Kaybetseydi barış kaybetmiş mi
olacaktı. Barışın teminatı olarak sadece BDP’nin görülmüş olması da
aslında perde gerisine zihniyet kodlarının nasıl şekillendiğini de
gösteriyor. Sanki o bölge kendilerine ait ve orada sadece BDP’li
yöneticilerin görev yapması gerekirmiş gibi bir anlayışla
konuşuyorlar, bu doğru bir şey değil. AK Parti seçimi kazanmış
olsaydı, barış sürecine, çözüm sürecine gölge mi gelmiş olacaktı.
Yani sabote mi edilmiş olacaktı. Barışın teminatı sadece BDP mi,
böyle bir anlayışla soruna yaklaşıyorsanız, orada siz de sorunun
bir parçası haline gelmişsiniz demektir. Orada yaklaşımda,
zihniyette bir problem var. Önce onun düzeltilmesi gerekir. Kazım
Karabekir bir dönem bölgenin en kudretli paşalarından bir tanesi
idi. Kazım Karabekir ile ilgili böyle bir düşüncenin ifade edilmiş
olmasını diaspora dile getirmiş olsa bunu anlarım ama yani
Kürtlerin de hamisi bir paşa ile alakalı Sırrı Sakık’ın bunu
söylemiş olmasını açıkçası yadırgadım. Devam eden bir çözüm süreci
var, bu çözüm sürecinde de gerçekten zarar verebilecek bir
açıklamaydı. Sayın Başbakanımız gereken cevabı verdi. Siz onu
kaldırsanız da bu millet daha büyüğünü, daha iyisini yapar dedi.
Kazım Karabekir ismini kimse bu milletin yüreğinden hiç kimsenin
sökmeye gücü yetmez. Meydanlarda daha iyisi inşa edilir, hem fiziki
olarak, ruh olarak sökmeye güçleri yetmez” dedi.
“TEMEL HAKLAR REFERANDUMA GİTMEZ, OYLAMAYA SUNULMAZ”
Temel haklar ve özgürlükler için referandum yapılmaması gerektiğini
belirten Tayyar, “Temel hak ve özgürlüklerin referandum konusu
yapılmasını çok doğru bulmam. Falancayı asalım mı, öldürelim mi?
Olmaz. Temel haklar referanduma gitmez, oylamaya sunulmaz yani
burada demokrasi kavramına yüklediğimiz anlamı da bir tarih etmemiz
gerekir diye düşünüyorum. Yarın şartlar değişti, konjonktür değişti
ne yapacağız, Mustafa Kemal’i referanduma mı götüreceğiz, bu çok
doğru bir şey değil elbette. Daha iyisini yapmak adına bir toplumla
istişare olabilir” şeklinde konuştu.
“GEZİ OLAYLARININ, 17 ARALIK’IN ARKASINDA HANGİ İRADE VARSA
LİCE’NİN ARKASINDA DA AYNI İRADE VAR”
Diyarbakır Lice’de yaşananları değerlendiren Tayyar, Diyarbakır
olaylarının birkaç sebebi olduğuna dikkat çekerek şöyle devam
etti:
“Diyarbakır ve Bingöl arasında geniş bir alanda kenevir ekiliyor.
Bölge uyuşturucu üretimin ve pazarlamasının yapıldığı önemli bir
güzergahtan birisi. Çözüm süreci ile o bölgede ciddi operasyonlar
yapıldı. Binlerce ton kenevir oradan söküldü ve uyuşturucu
kaçakçılığı ile ilgili olanlara karşı ciddi operasyonlar yapıldı.
PKK’nın kontrolünde ekimler yapılıyordu. Çözüm süreci ile PKK bu
kontrolünü kaybetmeye başladı. Buda ciddi bir gelir kaynağı bölge
de hem Kandil’de hem Suriye’de. Oraya çomak sokulduğunu
düşünüyorlar, orada ciddi operasyonlar oldu, bir lokal bağlamda
böyle bir sebebi var. Temel nedeni ise çözüm sürecinden rahatsız
olan odakların Cumhurbaşkanlığı seçimine doğru gezi olaylarını ve
17 Aralık da ortaya çıktığı gibi bu meseleyi de kaşıyarak büyütme
çabasının ön planda olduğunu düşünüyorum. Bu işi büyütmek isteyen
irade ağırlıklı olarak Cumhurbaşkanlığı seçimini etkilemeye
çalışıyor. Büyük bir siyasi operasyonun parçası olarak bizim
karşımıza çıkıyor. Gezi olaylarının, 17 Aralık’ın arkasında hangi
irade varsa Lice’nin arkasında da aynı irade var:”
“CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİNE TESİR ETMEK İSTEYENLER NASIL GEZİ VE 17
ARALIK’I KULLANDIYSALAR, LİCE OLAYLARINI DA KULLANMAYA
ÇALIŞIYORLAR”
Ulusalcı Türk milliyetçileri ve ulusalcı Kürt milliyetçilerinin bir
araya geldiği iddialarını da yanıtlayan Tayyar, “Okmeydanı’nda
sabah olaylar oldu. Okmeydanı daha önce DHKPC’nin cirit attığı
yerdi. 2 gündür de PKK cirit atıyor. Bu birbirinden bağımsız gibi
gözükmüyor. Temel düşmen belli ise o düşmana karşı ortaklık
yapılabiliyor. Burada PKK’ın da, DHKPC’nin de işbirliği
yapabildiğini Ergenekon iddianamesi eklerinde de biz görmüştük.
İşte Türkiye’yi karıştırmak isteyen, Türkiye’yi etkisiz hale
getirmek isteyen, Erdoğansız Türkiye düşüncesi üretenler,
Cumhurbaşkanlığı seçimine tesir etmek isteyenler nasıl gezi ve 17
Aralık’ı kullandıysalar, Lice olaylarını da kullanmaya
çalışıyorlar. Erdoğansız bir Türkiye’nin daha iyi olacağına
inanıyorlar. Yeni Türkiye’nin mucidi olarak bugün Recep Tayyip
Erdoğan bizim karşımızda, bu insan artık gücü kudreti Türkiye
sınırları ile ölçümlenen biri değil, hem bölgede etkili söz sahibi
hem dünya da etkili ve söz sahibi. Bu bir güçtür, siz eğer
Türkiye’yi tekrar eski haline dönüştürmek istiyorsanız iddiasız
ensesine vurulduğu zaman lokması alınan, gündemi tepeden tayin
edilen bir ülke haline getirmek istiyorsanız Recep Tayyip Erdoğan’ı
siyasetin dışında tutabilirseniz bunları daha kolay
başarabilirsiniz diye düşünülüyor. Burada temel eski Türkiye için
Recep Tayyip Erdoğan’ın silinmesi gerekir. Bunun içinde bir
Cumhurbaşkanı adayı olmaması gerekiyor iki aday olmadıktan sonra da
3 dönem sınırlaması ile sınırlamaya uysun ve bir daha genel
başkanlık da yapmasın. Siyasetin dışında kalsın ama buda çok mümkün
gözükmüyor, onların hesabı bu Mısır’da Suriye’de olduğu gibi
Ukrayna’da olduğu gibi kendileri ile uyumlu çalışabilecek isimleri
gerekirse darbe yapabilecek, gerekirse ülkeyi bölerek getirmek
istiyorlar” dedi.
Gezi türü olaylar Türkiye’de başarılı olsaydı Türkiye’nin
Ukrayna’dan daha beter olacağını ve bölüneceğini ifade eden Tayyar,
“Türkiye’nin gücünü sınırlamak bölünmesinden geçiyorsa o bölmeyi de
başarabilecek her türlü provokasyonu tetikleyebilirler. Onlar böyle
bir hedef içinde olabilirler ama benim üzüldüğüm onların bu
hesabına karşı içeride kendilerini ulusalcı, milliyetçi,
vatansever, yurtsever olarak gören insanların bu bölücü ayrılıkçı
operasyonlara destek veriyor olmaları, insanların onlara destek
vermesi için hakikatten kuş beyinli olması gerekir ya da hain
olması gerekir” diye konuştu.
Tayyar, sözlerini şöyle sürdürdü:
Mısır’da demokrasimi var ki Mısır rejimiyle herkes uzlaşır hale
geldiler. Peki Mısır’da bugün sistemi kuranlar, demokratik yöntemle
mi geldiler ki bugün bizim gelişmiş demokratik ülkeler sözde Mısır
ile işbirliğine girer hale geldiler. Bugün düşünün ki Türkiye’de
basın özgürlüğü yoktur diyen Freedom House İsrail’i Türkiye’den
daha özgür ülke olarak tanımladılar. Siz orada bir Filistin’in
adını geçirin bakalım sizi ne hale getiriyorlar. Meseleye yaklaşım
özgürlük sınırlaması ile alakalı değil.”
“Gezi olaylarının yıl dönümünde yerde bir fotoğraf karesi vardı. 4
veya 5 genç baygın vaziyette yatırıyordu. Daha sonra bunun mizansen
olduğu açıklandı, tartışıldı. Dün Lice’de meydana gelen olaylarda
bayrağın indirilişi sembol fotoğraf oldu. Her olaya bir sembol
fotoğrafçılık mı başladı?” sorusuna Tayyar, “Yapılan her eylemin
kitlesel bir destek bulabilmesi için onun anında kitlelere
ulaştırılması gerekiyor. Twitter da bir kitle iletişim aracı
önemli. AK Parti henüz soysal medyanın kitleler üzerindeki etkisini
çok kavrayabilmiş değil. Samimi eleştiri yapmak gerekirse ama
maalesef rejim karşıtı tüm odaklar sosyal medyayı alabildiğince
kullanabiliyor. AK Parti henüz bunu kavrayabilmiş değil. Gezi
olaylarından sonra biraz dank etti. Biraz hafiften tedbir alınır
gibi oldu ama sonra tekrar eski haline döndü. Sosyal medyayı etkin
bir şekilde maalesef kullanamıyoruz. Gücüne inanmıyoruz. Gezi’de
biraz fark eder gibi olduk. Burada da sosyal medyayı çok etkin bir
şekilde kullanmaya başladılar. Yollar kesiliyor, daha ne olduğu
bile anlaşılmadan bakıyorsunuz sosyal medyada fotoğrafları
paylaşılıyor. Sonra 1 kişi ölmüş Lice’de katliam var diye kıyamet
kopartılıyor Türkiye’de. Katliam var diyenlerde yine Geziciler”
yanıtını verdi.
PKK’nın yayın organı gibi tanımladığı bir gazetenin manşetlerine
dikkati çeken Tayyar, “İŞİD’i AK Parti’nin Suriye’deki terör kolu
diyor. Suç çok açık bir şekilde. Bundan dolayı yargıda hesap
vermesi gerekiyor. Bizim hukukçularımız dava açtılar mı bilmiyorum.
Açmadılarsa buradan uyarmak istiyorum. Böyle yayınlar yapılıyor ve
böyle yayınların yapıldığı ülkede diktatörlük var. Bazen içimden
geçmiyor değil, keşke olsa bir 48 saatliğine. Bakalım sen o
yayınları yapabilecek misin, yapamayacak mısın?” diye konuştu.
Lice’de Türk bayrağının indirilmesine ilişkin soru üzerine Tayyar,
“Türk bayrağının indirilmesini kabul etmek asla mümkün değil ama
görüyoruz ki provokatörler toplumun sinir uçlarına dokunacak ve
çatışmayı körükleyecek, derinleştirecek ne kadar değer varsa onlar
üzerinden vurmaya çalışıyor. Müthiş bir provokasyon. Üstelikte kare
kare çekiliyor. Aynı anda sosyal medya da paylaşılıyor. İlk
paylaşanlardan bir tanesi de maalesef bizim cemaat medyası.
Üzülerek şunu görüyoruz; kan siyasetinden kandan beslenen siyasiler
ve onların yerel uzantıları maalesef bu provokasyonun içinde hızlı
bir şekilde yer aldılar. Biz bunların son 1 buçuk yıldır 2 yıldır
akıllandıklarını falan zannediyorduk ama görüyoruz ki Erdoğan
düşmanlığı bunların aklını da esir almış gibi gözüküyor. Erdoğan
gitsin de ne olursa olsun, hatta ülke bölünebilir diye düşünen bir
güruh var bu ülkede. Erdoğan’ın gitmesini ülkenin bölünmesine
tercih edecek maalesef hainler var bu ülkede. İşte 1 buçuk yıldır
kan akmıyor diyoruz. Kan akmıyor diyorsunuz ama bakın bayrağın
indiriyorlar, yolları kesiyorlar. Bunlar olduğu zamanda devlet yok
kardeşim PKK’ya bölgeyi teslim ettiniz diyenler orada operasyon
yapıldığı zamanda katliam var diye bağırıyorlar. Peki siz neyin
peşindesiniz kardeşim? Bir taraftan devlet otoritesi yok diye
bağıracaksınız, devlet otoritesini tesis etmeye çalıştığı zamanda
katliam var diye bağıracaksınız. Demek ki sizin derdinizin ülkenin
selameti, barışı, istikrarı, huzuruyla hiçbir derdiniz yok yani.
Düşmanlık. Burada ya adam hain ya da kuş beyinli. Ben bunun başka
izahını bulamıyorum. Eğer 1 buçuk yıldır bu ülkede kan akmıyorsa,
ocaklara ateş düşmüyorsa ve bu seni mutlu etmiyorsa bir problem var
demektir” ifadelerini kullandı.
“30 SENE KAN EMİLDİ BU MEMLEKETTE DOYMADIK MI HALA?”
Barış süreciyle ilgili ise Tayyar, “1 sene olacak bitti. 30 sene
kan emildi bu memlekette doymadık mı hala? Yani 50 bin insan
hayatını kaybetti bu memlekette. Kaşıyanlara diyorum; kan emmeye
doymadınız mı? Bu memlekette 50 binin üzerinde insan öldü. 300
milyar dolar, 400 milyar dolar, 500 milyar dolar Türkiye’nin kaybı
oldu. Bu ekonomik kaybı saymıyorum. Para bir şekilde sağlanabilir.
Giden can gidiyor ve bunun geri dönmesi mümkün değil. Bu memlekette
ne kadar insan ölmeli ki siz bundan mutluluk duyacaksınız, huzura
ereceksiniz. Ne kadar insan ölürse siz huzura erersiniz. Bunu
anlamakta zorlanıyorum. Herkes için söylüyorum bunu. Eğer bu ülkede
çözüm süreci bitmek üzeredir diyen insanlar böyle davul zurna
eşliğinde neredeyse bayram yapıyorlarsa ve bu bayramı yapanlar kol
kola girdiklerinde saflara baktığınızda Sözcüyü, Yeniçağı ve Özgür
gündem gazetesini buluyorsanız, gerçekten üzerinde düşünmemiz
gereken vakayla karşı karşıyayız. Böyle bir şey olabilir mi yani.
Herkes bir akıllansın” değerlendirmesinde bulundu.
IŞİD’in 22 civarında militanının Türkiye’de cezaevinde olduğunu
belirten Tayyar, “Çok önemli operasyonlar yapıldı ve Türkiye’den de
kadro devşiriyorlar. Tıpkı PKK’lılar gibi IŞİD militanlarının da
cenazelerini göreceksiniz Türkiye’de yakın zamanda. Geçtiğimiz
günlerde Batman’da bir tanesini defnettiler ve hızlı bir şekilde de
Türkiye’den kadro değiştiriyorlar. Batman’dan, Mardin’den,
Gaziantep’ten sınır şehirlerinden IŞİD’e kadro değiştiriliyor” diye
konuştu.
“TÜRKİYE’DEN KAÇIRILAN ÇOCUKLAR PYD ORDUSUNA KATILIYOR, ORADA
EĞİTİLİYOR”
Kaçırılan çocukların Suriye’ye taşındığı iddialarına ilişkin ise
Tayyar şunları söyledi:
“O doğru bir tespit. Kandil’e falan gittikleri yok. PYD kontrolünde
Suriye’de yeni bir ordu kuruluyor ve Türkiye’den kaçırılan çocuklar
PYD ordusuna katılıyor. Orada eğitiliyor. PYD diye bir şey yok
aslında. O PKK’nın bir kolu. PKK Suriye’de devletleşmeye çalışıyor.
İlk devletini orda kuracak ama bunu kurarken de güçlü bir şekilde
bu yapıyı güçlü oluşturmaya çalışıyor. Kuzey Irak’ta da Barzani ile
kavgalılar. Bu son dönemde Lice olaylarının tırmanmasının lokal
sebepleri olduğunu söyledi. Uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele
önemli ama şu gözden kaçmasın; bu çözüm sürecini akamete uğratmaya
yönelik operasyonların son dönemde artması ve dışarıdan destek
görmesinin en önemli sebeplerinden bir tanesi cumhurbaşkanlığı
seçimidir dedim. Cumhurbaşkanlığı seçimiyle beraber Kuzey Irak
petrolünün Türkiye üzerinden pazarlanmasıdır. Bunu yabana atmayın.
Bu başlayınca bir anda IŞİD Talabani’nin karargâhına saldırdı.
Onlarca insan hayatını kaybetti. Aynı zamanda bölge hareketlenmeye
başladı. Lice olayları giderek tırmanır oldu. Bugün IŞİD’in
arkasındaki yabancı istihbarat örgütü CSI’dir. Arkasındaki güçlü
irade CSI’dir. Amerika Irak’tan çekilirken bir Şii lideri
El-Maliki’ye Irak’ı teslim etti gitti. Kuzey Irak’ta da ayrı bir
yapı oluştu. Diğer taraftan da IŞİD’i Irak’ta ve Suriye’de
güçlendirerek, orayı bir bataklığa çeviriyorlar. Orayı bir
bataklığa çevirdikleri zaman İran’ı bir sopa olarak kullanma
fırsatı doğacak. Verilen mesajların birisi de Barzani’ye ‘Sen
diyor, Türkiye üzerinden hesap yapıyorsun’. Barzani’ye bir ayar
veriliyor burada, Talabani’ye ayar veriliyor. Bugün İran
Cumhurbaşkanı da Türkiye’de bütün bu meseleler Ruhani ile
konuşulacaktır diye düşünüyorum.”
“ÇÖZÜM SÜRECİ YOK MU? DAĞDAN İNECEK OLMANIZA RAĞMEN, DAĞDAKİ
KADROYU NİYE ARTTIRIYORSUNUZ”
Diyarbakır-Bitlis yolu, Bingöl yolu ve yollara açılan hendekler ile
kalekollara ilişkin ise Tayyar, “Bugün eylem yaptıkları ve tepki
gösterdikleri kale kollar yeniliyor. Buna bir tepti gösteriliyor. O
kale kollar yenileniyor. Türkiye’de çözüm süreci var. Barış süreci
var. Kale kola ihtiyaç mı var niye yapıyorsunuz deniyor. Çözüm
süreci varda, PKK’nın dağ kadrosuna 2 bin insanı niye gönderdiniz
sonradan. Çözüm süreci yok mu? Dağdan inecek olmanıza rağmen,
dağdaki kadroyu niye arttırıyorsunuz. Peti çözüm süreci varsa
yolları niye kesiyorsunuz, niye toplumun sinir uçlarına dokunan
açıklamalar yapıyorsunuz, niye toplumu ayrıştırmaya çalışıyorsunuz.
Bunları niye yapıyorsunuz o zaman? Kaldı ki burada yeni bir kalekol
yapılması söz konusu değil. Ben devlet olarak sınır güvenliğimi
sağlamak zorundayım. Bunu sağlarken de sana da sormam. Böyle bir
kolaycılık yok. Eğer bir haksızlık mağduriyet hali varsa, eğer
orada rutin dışına çıkan odaklar, gruplar varsa bunun hesabını hep
birlikte sorarız. Biz burada ileri demokrasiyi inşa etmeye
çalışırken, yeni Türkiye’yi yeni bir anlayışla inşa etmeye
çalışırken herkesi kucaklayan bir tavır sergiliyoruz burada. Sizin
de buna katkı sunmanız gerekir” ifadelerini kullandı.
Bayrağı indiren kişiye ateş açılmamasıyla ilgili Tayyar, “İnanılmaz
bir sabır, fedakarlıktır. Kolay bir şey değil. Bu memlekette o
kadar acılar yaşanmış o acılar bir daha tekrar etmesin, yaşanmasın
diye gösterilen fedakarlığı ve sabrı acziyet olarak algılarsanız
hata edersiniz. Yazıktır günahtır bu memlekete. Kandan beslenen
herkes için söylüyorum bunu. Ne kadar daha kan akmalı ki siz doyuma
ulaşmalısınız. Orada şehitlerimiz gelse, başka insanlarımız
hayatlarını kaybetse, bundan mutluluk mu duyacaksınız. Daha
doymadınız mı? Bunu anlamakta mümkün değil” dedi.
Kafatasçılık noktasında ırkçılığa götüren Kürt kelimesine tahammül
edemeyenlerin noktasında “Lice’de katliam var” sözlerinin manidar
olup olmadığına ilişkin Tayyar, “Büyük Türkiye düşmanlığı, Erdoğan
düşmanlığı, AK Parti düşmanlığı. Bunları ortadan kaldırmış gibi
gözüküyor. Akıllı izah edilecek bir durum değil bu. Millet iyice
zıvanadan çıkmış yoldan çıkmış” dedi.
Yolların hendekler halinde kazılıp, ulaşımın engellenmesine ilişkin
Tayyar, “Bunlar provokasyonun bir parçası olduğunu görüyoruz. İyi
niyetli olmadığı belli. Demek ki siz önceden planlamışsınız. Alt
yapıyı önceden oluşturmuşsunuz. Onları nasıl pazarlayacağınızı
planlamışsınız. Planlı bir kurgu var. Sağduyulu, aklı selim
herkesin iyi görmesi gerekir diye düşünüyorum” diye konuştu.
Görevden alınanların yerine daha onlardan üst düzey paralelcilerin
getirildiği iddialarının sorulması üzerine Tayyar, “Çetenin devlet
içinde temizlenmesi çok doğru ve yerinde bir karar. Bu konuda
kararlıyız. Nerede görev alırsa alsın. Bu hesabı herkes verecek.
Görevden alınanlardan sonra yerine getirilenlerde bir problem var.
Bir kısmında. Şöyle bir kolaycılığa kaçılıyor. Eğer biz paralel
yapıyı devlet içinde temizlerken kim olursa olsun onu getirelim
anlayışla hareket edersek bu doğru bir yaklaşım olmaz. Maalesef
yapılan yeniden görevlendirmelerde çok ciddi yanlışlar gözlüyorum.
Yanlışın içinde olduğu için sistemin dışında kalanlarda
paralelciler mahvetti deyip durumdan vazife çıkartırcasına
açıklamalar yapıp kendilerine pozisyon elde etmeye çalışıyorlar.
Buda doğru bir yaklaşım değil. Nitekim son Zonguldak’a yapılan
emniyet atamasını doğru bulmuyorum. Bir dönem telekulak skandalında
yargılanmış ve sonra beraat etmiş birisi. VIP dinlemeler son derece
önemli. Bunlar farklı isimlerle yapılan dinlemeler. Hukuk kılıfına
uydurulmuş dinlemeler bunlar. Hukuk dışı dinlemeler. TİB dışında
kayıt dışı dinlemeler var. Bunlarla ilgili henüz ortada bir şey
yok. Asıl vahim olan tarafı o. Onu da tespit etmek çok zor gibi
gözüküyor” şeklinde konuştu.
Tayyar, Fenerbahçe ile ilgili yargılama kararına ilişkin, “Savcı
müteala verdi. Eğer bu yol açılacaksa yeni bir delil olmadan
yeniden yargılamanın yolu açılacaksa bence Türkiye’de bütün davalar
yeni baştan yeniden görelim. Burada bir yaklaşımı doğru bulmuyorum.
O zaman tekrar görelim. Aziz Yıldırım Türkiye’de ayrıcalıklı bir
adam değil. Şahsa göre yargı olmaz. Bitmiş bir davada yeniden
yargılamanın yolunu açacaksınız. Neye göre açacaksınız. Adalet
duygusunu bu kadar da rencide etmemek gerekiyor diye düşünüyorum”
dedi.
(İHA)