TAVİZ VERMEMİZ ASLA SÖZ KONUSU DEĞİLDİR
Abone olAvrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, "AP’nin Türkiye’de gerçekleştirilen reformlara ve yakın dönemde başlayan çözüm sü...
Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış,
"AP’nin Türkiye’de gerçekleştirilen reformlara ve yakın dönemde
başlayan çözüm sürecine destek mesajı verip sürecin başarıyla
neticelenmesi çağrısında bulunması ve PKK’nın terörist eylemlerini
güçlü biçimde kınaması memnuniyet vericidir" dedi.
Bakan Bağış, AB üyelik sürecinde Türkiye’de kaydedilen gelişmelerin
değerlendirildiği 2012 Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye Raporu’nun
AP Genel Kurulu’nda yapılan oylamanın ardından bugün kabul
edildiğini hatırlattı. Raporun bugüne kadar AP Genel Kurulu
tarafından kabul edilen 6. rapor olduğunu belirten Bakan Bağış,
AP’nin Türkiye Raportörü Hollandalı Hristiyan Demokrat Ria
Oomen-Ruijten tarafından kaleme alınan raporun AP Dış İlişkiler
Komitesi’nde (AFET) iki kez görüşüldükten ve AP üyeleri tarafından
verilen 415 değişiklik önergesinin görüşülmesinden sonra genel
kurula sunulduğunu kaydetti. Genel kuruldaki oylama öncesinde
AP’deki siyasi grupların toplam 40 değişiklik önergesi sunduğunu
belirten Bağış, bu önergelerin dün görüşüldüğünü anımsattı.
Raportör Ria Oomen-Ruijten’in çabaları, AP siyasi gruplarının ve AP
milletvekillerinin çoğunluğunun sağduyulu yaklaşımı neticesinde
Türkiye’de gerçekleştirilen siyasi reformlara ve önemli dönüşüme
raporda yer verildiğinin görüldüğüne dikkat çeken Bağış, "Raporun
lafzı ve ruhunun genel anlamda hükümetimizin reform kararlılığını
teyit ve takdir ettiği anlaşılmaktadır. Bu çerçevede Bakanlık
olarak Türkiye’nin kendi İlerleme Raporu’nu hazırlaması yönünde
aldığımız kararın ve hazırladığımız İlerleme Raporu’nun isabetli
olduğu da değerlendirilmektedir. Bu vesile ile başta AB’nin
Genişlemeden Sorumlu Komiseri Sayın Füle ve Raportör Ruijten olmak
üzere AP Türkiye Raporu’nun müzakereleri sırasında Türkiye’nin AB
üyeliğine ilişkin yapıcı, sağduyulu konuşmalar yapan dostlarımıza
teşekkür ediyoruz. Ekim ayında görevi sona erecek olan Avrupa
Ombudsmanlığı’na Avrupa Halkları Partisi (EPP) tarafından aday
gösterilmesinden dolayı Raportör Ruijten’i de tebrik ediyoruz"
dedi.
"2012 YILI RAPORUNUN 2011 YILI RAPORUNA GÖRE DAHA OBJEKTİF OLDUĞUNU
SÖYLEMEK MÜMKÜN"
Bağış, bu kapsamda yakın zamanda yürürlüğe giren Kamu Denetçiliği
Kurumu Kanunu, Türkiye İnsan Hakları Kurumu Kanunu, 4. Yargı
Reformu Paketi ve Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu ile
kadın hakları alanında Türkiye’nin katettiği mesafeden raporda
memnuniyetle bahsedildiğini vurguladı. AP’de bulunan aşırı sağ ve
sol siyasi gruplar ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) temsilcisi
AP üyelerinin verdikleri değişiklik önergeleriyle raporun dengesini
bozma girişimlerinin raportörün ve AP siyasi grup temsilcilerinin
uzlaşısıyla büyük ölçüde giderildiğinin altını çizen Bağış, 2012
yılı raporunun 2011 yılı raporuna göre daha objektif olduğunu
kaydetti. Bağış, böylelikle Avrupa Komisyonu tarafından yayımlanan
2012 Türkiye İlerleme Raporu’nda Türkiye’deki gelişmeleri büyük
ölçüde gözardı eden yaklaşımın AB halkını temsil eden AP üyesi
parlamenterlerin hazırladığı bu raporla kısmen de olsa telafi
edildiğine işaret etti.
"RAPORDA TÜRKİYE’NİN STRATEJİK KONUMU VE ÖNEMLİ BÖLGESEL BİR GÜÇ
OLDUĞU KONUSUNA DA VURGU YAPILMIŞTIR"
Geçen yıl raporda AP üyesi parlamenterlerin Türkiye’nin AB’ye
üyelik müzakerelerinde 23. ve 24. fasılların açılması yönünde yer
alan çağrılarının bu yıl da tekrarlandığını kaydeden Bağış, "Ayrıca
enerji başlıklı 15. faslın, sosyal politika ve istihdam başlıklı
19. faslın, bölgesel kalkınma başlıklı 22. faslın müzakerelere
açılması yönünde çağrıda bulunulmuştur. Bazı AB üyesi ülkelerin
Türkiye’nin müzakere sürecini siyasi mülahazalarla engellemeye
devam ettikleri bir dönemde AP’nin Türkiye’de gerçekleştirilen
reformlara ve yakın dönemde başlayan çözüm sürecine destek mesajı
verip sürecin başarıyla neticelenmesi çağrısında bulunması ve
PKK’nın terörist eylemlerini güçlü biçimde kınaması memnuniyet
vericidir. Bununla birlikte AB’nin terörist örgütler listesinde
olan PKK’nın faaliyetlerinin ’çatışma’ olarak nitelendirilmesi,
AB’nin konuyla ilgili algı ve değerlendirmesinin yanlışlığını
göstermektedir. Raporda, Türkiye’nin stratejik konumu ve önemli
bölgesel bir güç olduğu konusuna da vurgu yapılmıştır. Bu kapsamda
ülkemize sığınan Suriyelilere sağladığımız insani yardıma dikkat
çekilerek, Suriye’deki duruma ilişkin AB ve Türkiye arasında ortak
stratejik bir vizyon oluşturulması çağrısında bulunulmuştur"
değerlendirmesinde bulundu.
"ULUDERE OLAYININ YANSITILMA ŞEKLİ TÜRKİYE İÇİN KABUL EDİLEMEZ
NİTELİKTE"
Bağış, raporda Türkiye’deki bazı gelişmeleri göz ardı eden haksız
eleştirilere de yer verildiğine dikkat çekerek, şunları
kaydetti:
"AB’nin 2005 yılından beri KKTC ile ilgili yükümlülüklerini yerine
getirmemesine rağmen raporda GKRY Dönem Başkanlığı sürecindeki
haklı tutumumuzun eleştiri konusu yapılması ve Kıbrıslı Türklerin
egemenlik haklarının gözardı edilmesi raporun yansızlığını bozan
unsurlar olarak ortaya çıkmaktadır. Ayrıca, KKTC’ye uygulanan
siyasi ve ekonomik izolasyonun kaldırılması ve bu kapsamda başta AB
Genel İşler Konseyi’nin Doğrudan Ticaret Tüzüğü’ne ilişkin 26 Nisan
2004 tarihli kararının uygulanması olmak üzere bu konuda verilen
değişiklik önergeleri GKRY’yi temsil eden AP üyelerinin çabaları
sonucunda raporun yazım aşamasında reddedilmiştir. Öte yandan,
Uludere olayının yansıtılma şekli Türkiye için kabul edilemez
niteliktedir. Raporda Geri Kabul Anlaşması’nın imzalanmasına önem
atfedilmektir. Ancak bu konuda Türkiye’nin hassasiyetlerini içeren
bir yol haritasının hazırlanması gerektiği konusundaki yaklaşımımız
unutulmamalıdır. Müzakere eden aday ülke statüsüyle Türkiye, Avrupa
halklarının temsilcisi ve AB kamuoyunun sesi olan AP’den adil ve
objektif olmasını beklemektedir ve bu beklentisi karşılandığı
ölçüde bu rapora değer verecek ve dikkate alacaktır. Hükümet olarak
reform kararlılığından taviz vermemiz asla söz konusu değildir. Son
dönemde bu kararlılığımızın Avrupa Birliği nezdinde de karşılık
bulmaya başlaması, sürecin yeni bir ivme kazanmasına yönelik
karşılıklı mesajların verilmesi yeterli olmamakla birlikte
önemlidir. Bilhassa Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne yapacağı
katkıların anlaşılmaya başlanması ve daha açık bir şekilde ifade
edilmeye başlanması dikkat çekicidir. Türkiye karşıtı, ayrılıkçı
çevrelerin istismar çabaları dahi bu gerçeklerin üzerini artık
örtememektedir. Biz Avrupalı dostlarımıza şunu bir kez daha
hatırlatmak isteriz ki ’Gece hırsızın, ışık hakikatin dostudur.’
Türkiye’nin Avrupa Birliği sürecini gecenin karanlığından çıkarıp
hakikatin ışığı altında devam ettirmek herkes için en iyi
seçenektir."