Tatlıses'e batı müziği çevreleri tepkili
Abone olİbrahim Tatlıses'in, senfoni orkestrası ile Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda vereceği konsere klasik Batı müziği çevreleri tepkili.
Konseri ‘kültürel yozlaşmanın geldiği son nokta’ ve ‘kültüre
ihanet’ olarak değerlendiren klasik müzikçiler, Tatlıses’le aynı
sahneyi paylaşacak olan senfoni orkestrasının şefi Orhan Şanlıel’e
de baskı yapıyor. Batı müziği ile uğraşan bazı akademisyenleri
suçlayan Şanlıel, “Beni, bundan sonra konser yaptırmamakla,
programlara davet etmemekle tehdit ediyorlar.” dedi. Klasik müzik
çevrelerinin artık bu tutuculuğu bırakmasını isteyen Şanlıel,
dünyanın en prestijli salonlarında orkestra yönettiğini, en ünlü
solistlerle aynı sahneyi paylaştığını; ancak Tatlıses’ten daha iyi
bir ses görmediğini söyledi. Halen Bursa Devlet Senfoni
Orkestrası’nın (BDSO) şefliğini yapan, başta Cemal Reşit Rey
Senfoni Orkestrası olmak üzere birçok orkestrada ‘misafir şef’
olarak konserler veren Şanlıel, klasik Batı müzikçilerinin İbrahim
Tatlıses’e olan tepkilerinin nedenini anlayamadığını söylüyor.
Dünyanın en ünlü solistleriyle aynı sahneyi paylaştığını; ancak
İbrahim Tatlıses gibi bir solist görmediğini söyleyen Şanlıel,
“İbrahim Bey, çok güçlü bir sese sahip; ama bu gücü çok kontrollü
kullanıyor. Bana tepki gösterenler Tatlıses’i dinleseler aslında ne
kadar yanlış yaptıklarının farkına varacaklar. Daha konseri
dinlemeden, ne yapacağımızı görmeden eleştiri oklarını bana
yönelttiler.” dedi. Bir süre yurtdışında da çalışan Şanlıel,
Türkiye’ye çok sesli müzik kavgalarını bitirmek için geldiğini
söylüyor. Türkiye’nin snop bir dönemden geçtiğini, her alanda
dünyaya açılan ülkemizin klasik müzikte saygın bir isminin
olmadığını, yurtdışında tanındığını iddia eden birkaç ismin de
sadece reklamını iyi yaptığını savunan Şanlıel, klasik müzikçilerin
çoğunu, yetiştiği ve ekmeğini yediği ülkenin müziğini dinlememekle,
çalmamakla ve bilmemekle suçladı. Bir dönem TRT’nin zorla halka
klasik müzik dinlettiğini, bu uğurda, başta Orhan Gencebay olmak
üzere birçok isme kapılarını kapattığını belirten Şanlıel, “Halk o
dönemde TRT’yi dinlememek için komşu ülkelerin şarkılarını
dinlerdi. Çünkü onları kendine daha yakın bulurdu.” dedi. 50
kişilik senfoni orkestrası ve 20 kişilik kendi saz heyetiyle
çıkacağı konserde ‘Ayağında Kundura’, ‘Leylim Ley’, ‘Neden Saçların
Beyazlamış Arkadaş’ gibi türküleri yorumlanacak olan İbrahim
Tatlıses ile Orhan Şanlıel’i buluşturan ortak bir nokta daha var.
Tatlıses’in sevilen şarkıları arasında yer alan ‘Neden Saçların
Beyazlamış Arkadaş’ın bestecisi, Orhan Şanlıel’in babası Rıfat
Şanlıel. Doç. Dr. Hakan Şensoy - (İTÜ Öğretim Üyesi) ‘Para kazanmak
için verilen bir konser’ Tatlıses ile Şanlıel tamamen ticari bir
ortaklık kurarak daha fazla para kazanmak istiyorlar. Bu da onların
en doğal hakkıdır. Tatlıses kendi sahasında aslanlar gibi işini
yaparak son 25 yıldır adını yaşatmış ve hiçbirimizin hayal dahi
edemeyeceği bir servete kavuşmuştur. Toplumsal olarak da tamamen
kendi olabildiği ölçütte mesajlar vermiştir. Bu mesajları ben
sindiremezken pek çok kesim söz konusu yaklaşımı kendine bayrak
etmiştir. Türk kültürüne her hangi bir katkı sağlamış olduğunu ise
düşünmüyorum. Kendisinden tavrıyla arka arkaya bir Ege türküsü, ya
da Trakya, ya da Karadeniz türküsü dinlediğimi anımsamıyorum.
Konuya dahil olan orkestra isimleri, projede sadece para kazanmak
için yer alan çalgı emekçileri, diğer devlet orkestraları, müzik
direktörleri, izin alındığı iddia edilen Güzel Sanatlar Genel
Müdürlüğü bu projenin tartışma ortamında dolaylı olarak yerini
almışlardır. Anjelika Akbar - (Kompozitör-Piyanist) ‘Batı
müziğindeki fanatizme karşıyım’ İbrahim Tatlıses çok büyük bir
potansiyel. Türkiye’de değil de mesala Rusya ya da Avrupa’nın
herhangi bir ülkesinde doğmuş olsaydı, çok önemli bir opera
sanatçısı olurdu. Onun kişiliği ile ilgili birtakım tartışmalar
beni ilgilendirmez. Senfoni orkestrası ile vereceği konserde türkü
ya da halk müziği söyleme meselesine gelince, neden olmasın? Çünkü
bu müzik halkın duygularını ifade ediyor. İnsanlığın tarihi kadar
geçmişi olan bu müziği, belli kalıplara, belli bir bakış açısına
hapsetmek son derece yanlış olur. Ben de klasik müzikçiyim, çok
tutucu bir çevrede yetiştim; ama Batı müziği içindeki kısıtlamalara
ve fanatizme karşıyım. Bence bu konsere önyargısız bakmak lazım,
belki iyi şeyler ortaya çıkacak. Kim bilir? Serhan Bali - (Andante
Dergisi Genel Yayın Yönetmeni) ‘Tepkinin asıl nedeni İbrahim
Tatlıses’ Söz konusu, toplama bir orkestraysa -ki öyle olduğu
anlaşıldı- o zaman İbrahim Tatlıses’in böyle bir orkestra eşliğinde
sahneye çıkması bence yadırganmamalı. Tatlıses bu anlamda ilk örnek
değil, son örnek de olmayacak. Kim hangi toplama orkestrayla
çıkarsa çıksın sahneye, ne karışılır? Konser, televizyonlarda BDSO
adı verilerek duyurulduğu için klasik müzik camiasında gürültü
koptu. Klasik müzik camiasının bu tip tavırlarını, asla burnu
havadalık, halkı küçük görme olarak algılamamalı. İnanıyorum ki,
adı bilinen bir senfoni Sertab Erener, Sezen Aksu veya Candan
Erçetin’e eşlik etmiş olsaydı, camiadan bu tür bir tepki çıkmazdı.
Nitekim Borusan Filarmoni de geçen sezon Ömer Faruk Tekbilek’e
eşlik etti. Dolayısıyla “senfoni orkestraları popüler müzik
yapanlara eşlik edemez” diye bir kural yok elbette. Burada tartışma
konusu, sadece eşlik edilen müzisyenin kimliğidir. Cihat Aşkın -
(İTÜ Öğretim Üyesi, Keman Virtüozu) ‘Bu tür konserler kültüre
ihanettir’ Şanlıel’in çalışması ile meydana getirilen toplama
senfonik orkestranın, sanat ve sanatçılık açısından belli bir
ölçeğe göre değerlendirilmesi mümkün olmayan ve sanatçı vasfından
çok ‘eğlendirici’ vasfı ile meşhur olmuş bir kişiliğin arkasında
durması, bu alanda da yozlaşmanın hızlandığını açık ve seçik
şekilde ortaya koymaktadır. Popülerlik ve ticari kaygılar adına
mesleki ahlakın ayaklar altına alındığı bir devirde, namuslu sanat
insanlarının ortaya çıkıp bu gidişe ‘dur’ demesi lazımdır. Birtakım
makamlara ‘sanatçı’ ile ‘eğlendirici’ sıfatlarının karşılığını
bilemeyip de getirilen bazı şahsiyetler yüzünden, ülkemizin kültür
politikası ‘şehriye çorbasına’ dönüşmüştür. Eğlendirici vasıflı
kişilikleri sanatçı olarak lanse etmek/ettirmek, içinde yaşadığınız
topluma ve kültüre ihanettir. Haber: Abdullah Kılıç Kaynak:
www.zaman.com.tr