Tatlı dil ve güler yüzle neler yaptı neler
Abone olMark Twain, “Alışkanlık alışkanlıktır, alıp pencereden aşağı atamazsınız ama; tatlı dille adım adım aşağı indirebilirsiniz” demişti. Ali Sabancı da aynen öyle...
Küresel Ekonominin temel ilkelerinden biri
“Şeffaflık”…
Buna “öngörülebilirlik” de
diyebilirsiniz.
Bir devlet insanı veya işadamının “öngörü”
yeteneği nasıl ki başarılı olmasının “itici
güçlerinden” biriyse; günümüz dünyasında bir şirketin
(işadamının) “öngörülebilir” olması da küresel
piyasalarda itibarının temel taşıdır…
Uluslar arası hukuk “öngörülebilir” olma şartı
arar küresel şirketlerde…
Yatırımcılar; şirketlerin “öngörülebilirlik”
derecelerinin yüksekliğine göre yaparlar tercihlerini…
Spekülasyonun değil ama maniplasyonun “yasal suç”
oluşu “öngörülebilirliğin kirli çirkin engel”
oluşundandır…
Sözü; yaptığı işlerin altına
attığı şahsi imzası ve yüksek
öngörülebilirliğiyle yeni kuşak işadamlarımızdan
Ali Sabancı’ya getireceğim.
Pegasus’un reklamlarında hiç yüksünmeden,
“ben patronum, zor ulaşılırım” eski kafalılığına
sapmadan; hiç gocunmadan hem de öyle bir oynuyor ki değme aktörleri
çatlatır kıskançlıktan…
“Çok mu önemli?”
Evet efendim…
Çok önemli…
Çünkü…
Bir işadamının kendi ürününün tanıtımında oynaması hem
“akıl” hem de “yürek”
işi…
Bu cesareti gösterebilmek az şey değil...
Bir işadamının kendi ürününün tanıtım filminde oynaması demek;
"Bu Benim!.. Ben de Bu'yum!" demek...
İşin kolayına kaçarak ünlenmiş veya "oynama
yeteneği" olan birilerine yüklemeden; “kişisel
sorumluluk” alarak…
“Ey tüketici!.. İşte ben bu işi yapıyorum her türlü
sorumluluğu da alıyorum” diyerek…
Çok daha “İnandırıcı” olarak...
"Garantiniz falanca aktör ya da aktris değil;
Ben'im!" taahhüdünde bulunarak...
Yani…
“Öngörülebilirlik”te zirve yaparak…
Değerli dostlar…
Bu sütunlarda size Ali Sabancı’nın başarı
öykülerini ve grafiğindeki sürekli yükselişin “ruhsal,
bedensel ve bilgi” kaynaklı enerji depolarının arka
planlarını anlatacak değilim…
Denesem de başaramam…
Ama…
Güncele baktığımda ilk olarak Ali Sabancı geldi
aklıma “yazmam gereken”…
Piyasa
ekonomisinin kurallarını benimsemiş, kabul etmiş ve harfiyen
uygulayan “Küresel Şirket” fotoğraflarına
baktığımda ilk sıralarda onu görüyorum…
Rekabeti bilen…
Yönettiği şirketlere "rakip" olabilecek kurumlar
veya kişilerle yarışmaktan çekinmeyen…
“Küresel İşadamı” tipi…
Mark Twain, “Alışkanlık alışkanlıktır, alıp pencereden
aşağı atamazsınız ama; tatlı dille adım adım aşağı
indirebilirsiniz” demişti…
Ali Sabancı Türk iş dünyasında yıllardır yerleşmiş
bir alışkanlığı (rakibi, düşman görme) tatlı dil güler yüzle adım
adım aşağı indiren bir genç adamdır…
Ali Sabancı; rakibin büyüklüğünden onur duyan,
rakibinin büyüklüğünü ve büyüme istidadını, kendi başarısının
yükselmesi için bir hedef olarak gören işadamı tipinin “ilk
kuşak” önderlerinden biri ve belki de
birincisidir…
Ali Sabancı; “öngörülebilir” olmanın bir şirkete
çok genç yaşında uluslar arası “itibar”
kazandırdığının canlı örneğidir…
Ali Sabancı, “fonksiyonel” düşünen, asıl olanın
kişisel tatmin değil; ekip halindeki başarının onurunu yaşamanın
haz veren keyfi olduğunu yaşayarak öğrenmiş bir
işadamıdır…
Bizzat oynadığı reklâm filminde üstüne basılan, dikkat çekilmek
istenen unsur “Değişim”…
Yani o “sihirli” kelime…
Barak Obama’yı Birleşik
Devletlere Başkan yapan mucize…
Ne geçmiş var dilinde Ali Sabancı’nın…
Ne yaşadığı o an…
Sadece geleceğe endeksli bütün her şey…
Çünkü “geçmiş, geçmiş” ve yapabileceği bir şey
olmadığı gibi yapması gerekenlerin hepsini yaptığına
inanıyor…
Yapamadıkları için ise hazırlıklı…
İçinde bulunduğu anı herkes görüyor, herkes
biliyor…
Bilinmeyen ise “Gelecek”…
Çünkü “her şey gelecek için…”
İşte onun
için “Yüksek öngörülebilirlik” ilke edinilmiş
ya…
Geleceğin daha net görülebilmesi için…
Yatırımcının ve yolcunun huzur bulabilmesi için…
Başarıların ve öngörülebilirliğin daim olsun Ali
kardeş…
Aslı Saygıner