Taşların arasından süzülen hayatlar
Abone olKamouyunda taş atan çocuklar olarak bilinen çocuklar yaşam öykülerini anlattı...
Nergis DEMİRKAYA
İNTERNETHABER
DİYARBAKIR/
"Daha ben 15 yaşındayım... burada hep ağlıyorum ... canım çok acıyor, ailemi çok özledim... yapmadığım suçtan buradayım... çıkıp okumak istiyorum..."
Bu sözler polise taş ve slogan attığı gerekçesiyle tutuklanıp cezaevine konulan ve hakkında 8 yıl ceza istenen Batmanlı Berivan'ın, "Özgür olmak istiyorum" çığlığıydı.
Berivan'ın bu çığlığı ile kamuoyunun "Taş atan çocuklar" olarak isimlendirdiği 300'ün üzerinde çocuk, yapılan yasa değişikliğinin ardından artık özgürler. Hepsi yaşlarından fazla cezalarla yargılandıkları davaların ardından özledikleri ailelerinin, arkadaşlarının, sevdiklerinin yanına döndü. Aradan 8 ay geçti. Peki şimdi ne yapıyorlar? Çıktıktan sonra neler yaşadılar. Okula dönebildiler mi? Arkadaşları nasıl karşıladı? Yaşadıkları travmayı atlatabildiler mi?..
İşte bu soruların yanıtını aramak için Mimarlar Odası Ankara ve
Diyarbakır şubelerinin hazırladığı "Taş üstüne taş
koymak" projesi kapsamında Diyarbakır'a gittim.
"Çocuklara ve gençlere olanak sağlandığında ve ortam
yaratıldığında neler yapabildiklerini gösterme" amacını
taşıyan projeye katılanlar arasında Berivan'ı
aradım. Onu bulamadım ama onunla benzer sıkıntıları
yaşamış 28 Berivan ile 2 gün zaman geçirdim.
Artık onlar "taş atan çocuklar" tanımında olduğu gibi çocuk değiller. Çocukluklarının en az bir yılını "içeri"de bırakan 18 yaşının üzerinde gençler artık onlar. Her biri birer delikanlı, genç kız olmuş.
Saçlarında jöleleri, son moda düşük bel pantolonları, topuklu ayakkabıları, kıyafetlerini süsleyen takıları ile yaşıtlarından farkları yok. Her birinin facebook'da hesabı var, kimisi internet başında saatlerini geçiriyor. Oradan birbirlerine fotoğraf gönderiyor, sevdikleri videoları paylaşıyorlar. Okula dönenlerin gündeminde 1 milyon 700 bin genç gibi YGS'nin sonucu var. Maddi sıkıntıların da etkisiyle okulu bırakıp erken yaşta çalışmak zorunda kalanlar ise iyi bir iş bulma çabasında.
Ama onları farklı kılan daha çok yaşadıkları coğrafya... Hala çok çocuklu olmanın güç gösterisi olduğu bu coğrafyada her birinin en az 7-8 kardeşi var. 4 kardeşi olduğunu söyleyen 19 yaşındaki gencin 9 kız kardeşini saymaması ise bölgenin bir başka gerçeği. Politik bir eyleme katılıp demokrasi isteyen genç kızın eylemini savunan babanın, "beşik kertmesi" dayatması ise üzerinde sosyolojik inceleme yapılmasını gerektirecek kadar vahim.
Bu ülkede belki de en çok Kürt sorunu konuşulmuştur. 2 gün zaman geçirdiğim, sohbet ettiğim gençlerle de en çok bu sorundan bahsettik. Anadillerinde eğitim görmek istediklerini anlattılar, uzun uzun geçmiş ve bugün yaşanan acılardan bahsettiler. Onları tanımak, anlamak için can kulağıyla dinledim, küçük notlar aldım.
Hassasiyetlerini paylaştığım için bu gençlerin isimlerini vermeyeceğim ama anlattıklarını mümkün olduğunca aktarmaya çalışacağım.
21 ADIM SAYMADAN ÖZGÜRCE YÜRÜDÜ
İlk sözü 10 ay cezaevinde kalan Diyarbakırlı gence verelim. Hakkında 30 yıl ceza istenen bu genç 10 ayını cezaevinde geçirdi. Kendisini ziyaret eden babasının moral vermek için yaptığı zafer işareti nedeniyle getirilen 8 aylık görüş yasağına en az hakkında istenen ceza kadar üzüldü. "30 yıl istenirken çıkacağıma hiç inanmıyordum" diyen genç hala dışarıda olmanın şaşkınlığını yaşıyor. Belki de dışarıda olduğuna kendini inandırmak için cezaevinden çıktıktan sonra yaptığı ilk şey saatlerce uzun yürüyüşler yapmak olmuş. 21 adımda biten cezaevindeki küçük avlu olmadan günlerce adımlarını saymadan özgürce yürümenin keyfini çıkarmış.
Cezaevinden çıktıktan sonra bir süre psikolojik danışmanlık hizmeti aldığını anlatan genç, yeniden okuluna dönmüş. Yeterince çalışamadığını düşünüyor ama yine de merakla şansını denediği üniversite sınavının sonucunu bekliyor. Kendisiyle birlikte tahliye edilenlerin içinde yaşadıklarına duydukları öfke nedeniyle dağa çıkanlar da olduğunu anlatan bu gencin hedefi okumak... Örnek modeli ise kendisinin tahliyesini sağlayan, kampanyanın aktif üyelerinden Avukat Mehmet Uçum... Çünkü Uçum da 15 yaşında cezaevine girmiş ve orada avukat olmaya karar vermiş. O da avukat Uçum gibi hukuk okuyup belki de zedelenen adalet duygusunu tamir etmeye çalışmayı planlıyor.
LİSE BİRİNCİ SINIFI 5 YILDA BİTİREN
GENÇ
Tahliye edilenlerin içinde beni en çok şaşırtan Cizreli bir genç
oldu. Şiirler yazan, 15 dakikada ortaya şaşırtıcı edebi metinler
çıkartan genç delikanlı istendiğinde nelerin başarılabileceğinin
kanıtı gibi. Onun da hikayesi diğerlerinden farklı başlamıyor
aslında. 16 yaşında cezaevine girmiş, 10 yılla yargılanmış, 10 ay
yattıktan sonra tahliye edilmiş... İçeriden "okuma"
kararıyla çıkan gencin ilk işi yeniden kaydını yaptırmak
için okulunun kapısını çalmak olmuş. Ama okul müdürü,
"Cezaevinden çıktınız, gerçekleri kabul edin artık. Sizin
okul hayatınız bitti, okuyamazsınız" diyerek geri
çevirmiş. İl milli eğitim müdürünün baskısı sonuç verince daha önce
başarısızlık nedeniyle bir yıl sınıf tekrarına düştüğü lise birinci
sınıftan, eğitim hayatına yeniden başlama imkanı bulmuş. Cizreli
genç, yıl kaybı, cezaevi arası derken lise birinci sınıfı 5
yılda ancak tamamladığını söylüyor. Şimdi ise lise 2.
sınıfta.
"Siz artık okuyamazsınız" diyen okul müdürü nasıl karşıladı bilinmez ama geçtiğimiz dönemi takdir belgesi alarak kapatmış. Aynı zamanda okulunu ilçede sayısal yarışmada temsil edecek öğrenci de seçilmiş...
Bu gencin hayali de hukuk okumak. Ama "Hukuk Fakültesine girmek istiyorum" demiyor. Ne avukatlıkta gözü var ne de hakimlikte... "Ben savcı olacağım" diyor iddialı bir şekilde. O da Diyarbakırlı yaşıtı gibi belki de hakkında 10 yıl ceza isteyen savcının inadına savcı olacak. Sonrası için de planı hazır... Milletvekili olmak...
KIZLAR KARDEŞTEN SAYILMIYOR
Hayatında yeni bir sayfa açan aynı Cizreli genç "Kaç kardeşsiniz?" sorusuna 9 kız kardeşini atlayarak "4 kardeşiz" yanıtı vererek bir yandan da kız çocuklarının sayılmadığı, görmezlikten gelindiği bu coğrafyada hala büyüklerinin taşıdığı bakış açısını sürdürdüğünü belli ederek şaşırtıyor.
CEZAEVİ OLMAYAN BİR DÜNYA
Ne kadar süre yatarlarsa yatsınlar cezaevine giren çocukların
tamamı yaşadıkları travmanın etkisi altında. 7 yılla yargılanırken
bu süreci 75 günlük tutukluluk ile şimdilik geride bırakan genç kız
şimdi Lise 3'e devam ediyor. Sıkı bir şekilde sınava hazırlanan
genç kızın en büyük hayali, cezaevi olmayan bir dünya.
Başka istekleri de var. "Silahlar sussun özgür olalım" diyor, barış
istiyor, herkes kendi dilinde konuşabilsin çağrısı
yapıyor. Beden eğitimi öğretmenliği okumak isteyen genç
kız, geçmişinden ise pişman değil. Cevabı net: "Pişman olunacak bir
şey yapmadım ki pişman olayım."
Kızını yalnız bırakmayan baba ise şaşkın... 10 yıl önceye kadar
"Ben Kürdüm" diyemediğini anlatan baba
"bugün rahatlıkla söylüyorum" derken şuna da anlam
veremiyor:
"Bir şeyler iyiye gidiyor ama bir yandan da seçilmişleri
tutukluyorlar, kadınları tutukluyorlar, çocukları tutukluyorlar.
Gerçekten iyiye mi gidiyoruz bilemiyorum."
BEŞİK KERTMESİ KISKACINDA GENÇ
KIZ
50 YIL CEZA İSTENEN GENCİN İŞ BULMA
KAVGASI
'OGÜN VE CEM İÇİN KULLANILDIK'
ŞÜPHESİ
DİĞER SAYFADA...
[PAGE]
ÇIKMAM BİLE KURTULUŞ DEĞİLDİ
Berivanlar arasından bir hikaye de panzer altında hayatını kaybeden
16 yaşındaki Yahya Menekşe'nin cenaze töreninde taş attığı
iddiasıyla 15 yaşında cezaevine giren başka bir genç kızın
hikayesi. "16 yaşımı içeride geçirdim. Gönül isterdi ki o
yaşımı arkadaşlarımla dışarıda geçireyim" diyen ve 7 yılla
yargılandığını söyleyen bu genç kız, çıktıktan sonra intihara
teşebbüs etmiş. Kendi ifadesiyle "Hap yemiş" ama
tıbbi müdahale sayesinde kurtarılmış. Gözaltı ve cezaevi sürecinde
arkadaşlarını "ispiyonlaması" için yapılan baskıyı unutamadığını
söyleyen genç yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
"Benden, benim arkadaşlarımın kim olduğunu söylememi istiyorlardı.
Kamera ile izledikleri bir odada tam uyumak üzere olduğumu fark
edip, gelip götürüyor ve açıp bilgisayarı 'bu kim, bu kim' diye
soruyorlardı. Kendimi sürekli baskı altında hissediyordum. Çıkmam
bile bir kurtuluş değildi. Yaptığımdan pişman değilim ama ailemin
üzülmesi beni de çok üzdü. Annemin gelip ağladığı zamanı hala
unutamıyorum."
BEŞİK KERTMESİ KISKACINDA...
10 kardeşi bulunan bu gencin yaşadığı sıkıntılar bununla sınırlı değil. 7'inci sınıftayken okuldan alınmış. Nedeni ise "beşik kertmesi" olması Aileler, "Başkası sever de şimdi sorun çıkar" diye genç kızın okul hayatını el birliği ile bitirmiş. "Ben okuyordum artık ve buna karşı çıktım. İstemediğimi söyledim" diyen genç kız okuldan alınmasına engel olamamış ama evliliğe karşı oldukça direnmiş. Önce ailesini, sonra evlenmesi istenen genci ikna etmeye çalışmış. Beşik kertmesi olduğu genç "tamam bu işi bitirelim" demiş ama, onun çabaları da sonuç vermemiş. "Çevre ne der" baskısı nedeniyle töre bozulmamış. Çocuk çareyi dağa gitmekte bulmuş... Çocuğun dağa çıkması da töreyi bozamamış. Çünkü bu topraklar nişanlısı dağa gidenin başkasıyla evlenemediği topraklar...
Yaşanılanlarının bir başka tarafı daha var...Töre bozulsa bile genç
kızın gönlünün yolu yine kapalı. Kendi sözleriyle,
"Cezaevine girmiş bir kızı istemiyorlar. Cezaevine mi
girdi, olmaz... Hem de mahkemesi var... bir de ceza alır giderse ne
olacak bu işin sonu?"
BU TAŞ DA GENÇ KIZDAN ERKEKLERE
Peki ne yapacak? Bir yandan özgürlük ve demokrasi için taş atmayı
savunurken diğer yandan töre kıskacının altında, istediği bir yaşam
kuramamanın cenderesini yaşıyor. Sorunu güzel özetliyor aslında,
babası, diğer pek çok ana baba gibi, partide katıldığı
eylemlerde "daha fazla demokrasi" diye bağırıyor ama eve
geldiklerinde ayakkabılarını çıkarır gibi, "istediği demokrasiyi
kapının önünde bırakıyor"...
50 YILLA YARGILANDI
Gençlerin anlattıkları sıkıntılar, sağımızda solumuzda
yaşananlardan çok da farklı değil. Berivanların da geleceğe dair en
büyük tedirginliği ya da yaşadığı sıkıntı işsizlik ve ekonomik
sorunlar... 15 yaşında cezaevine giren, 11 ay kaldıktan sonra çıkan
gençlerden birinin vurgusu maddi nedenlerle okulu bırakmasıydı.
Lise 1'inci sınıftayken 50 yılla yargılanan genç, şimdi iş bulmak
için ailesinin göç ettiği Gaziantep'te yaşıyor. Düşük ücretli
işlerde 12 saat çalışan genç, eğer koşullar uygun olursa gelecek
yıl okula dönebilmenin hesabını yapıyor.
ÇIKABİLECEĞİNE HİÇ İNANMIYORDU
17 yaşında Lise 3. sınıf öğrencisi iken polisin okula gelip
öğrencilerin ve arkadaşlarının arasından alıp götürdüğü bir başka
genç ise cezaevinden çıkabileceğine hiç inanmamış. 14 ay kaldığı
cezaevinde kendileri için yapılan kampanyaları izlerken hep
gülümsediğini anlatan genç, bunun nedenini ise şöyle açıkladı:
"Mahkemeye çıkmamız bile 7-8 ayı buldu. Bir tarafta 'çıkacaksınız' diyorlar ama bir tarafta da savcı 30 yıl diyordu. Çıkabileceğime inanmak mümkün değildi."
YGS sonucunu bekleyen bu gencin de bir hayali var... Beden eğitimi öğretmenliği okumak...
"OGÜN VE CEM İÇİN BİZİ KULLANDILAR"
ŞÜPHESİ
Son söz çocukların cezaevinden çıkması için gecesini gündüze katan,
kendisi de "Taş atan çocuk" babası olan Arif
Akkaya'dan gelsin istedim. Çocukların çıkmasını sağlayan yasanın
fitilini ateşlediği için o, bütün taş atan çocukların da manevi
babası aslında. Her şeyden önce bir baba olan Akkaya, çocukları
için endişelenmeyi sürdürüyor. Çünkü yeni yasa 5 yılı 3 yıla
düşürdü, ertelemeye neden oldu ama gençlerin hayatları dava baskısı
altında devam ediyor. Akkaya'nın anlattıklarına göre davalar çok
uzuyor. Aylardır bekleyen dosyalar var. Taş atanların dışında diğer
eylemlerden yatan çocuklar da hala cezaevinde. Bu davalara çocuk
mahkemelerinin bakması gerek ama birçok yerde çocuk mahkemesi
olmadığı için davalar yerel mahkemelerde görülüyor.
Çıkan yasanın cezaevindeki pek çok çocuğu kurtarmadığını anlatan Akkaya bir şüphesini de üstüne basa basa vurguluyor. Yasadan Hrant Dink'in katili Ogün Samast ve sevgilisini hunharca öldüren Cem Garipoğlu'nun da yararlanmasının üzüntüsünü yaşadığını söyleyen Akkaya, "Onlar için bizi mi kullandılar diye düşünmüyor değilim. Bunun kuşkusunu taşıyorum. Biz bunu istemedik, ama en son aşamada artık yeter çocuklar çıksın diye bunu kabul etme noktasına geldik" diyor. Oğlu üniversite sınavına giren Akkaya, çocuklar için verdiği mücadeleyi kolay kolay bırakacak gibi görünmüyor.