TASLAK - OLGUN ŞİMŞEK ’ÇÖZÜM SÜRECİ’Nİ DEĞERLENDİRDİ
Abone olSinema ve tiyatro oyuncusu Olgun Şimşek, Bursa Gazeteciler Cemiyeti, Nilüfer Belediyesi ve Uludağ Üniversitesi’nin birlikte düzenlediği “Yüz...
Sinema ve tiyatro oyuncusu Olgun Şimşek, Bursa Gazeteciler
Cemiyeti, Nilüfer Belediyesi ve Uludağ Üniversitesi’nin birlikte
düzenlediği “Yüz Yüze Söyleşileri”nin konuğu oldu. Önceki ay kaza
geçiren Şimşek, söyleşiye koltuk değnekleriyle katıldı.
Olgun Şimşek, önceki ay geçirdiği kaza sebebiyle koltuk
değnekleriyle yürüyebilmesine rağmen Yüz Yüze Söyleşilerine
katıldı. Bursa Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nuri Kolaylı’nın
söyleşilere katkıda bulunan BGC çalışanlarına plaket vermesinin
ardından başlayan söyleşiyi, BUYAZ Başkanı şair ve yazar Şaban
Akbaba yönetti.
"KENDİMİZLE BARIŞIK DEĞİLİZ"
Olgun Şimşek, “barış süreci” ve “barış” konusunda görüşünün
sorulması üzerine şöyle devam etti:
“Ne diyebilirim ki? Barış, elbette iyidir. İnsanların veya
toplulukların çatışma halinde olmasını ve bunun ülkenin bütün
hayatını zehirlemesini onaylayacak biri çıkar mı? Şu bir gerçek:
Kendimizle barışık değiliz. Birbirimizi dinlemeyi ve anlamayı
bildiğimiz de söylenemez. İnsanı insan yapan en önemli
özelliklerinden biri vicdan sahibi olmasıdır. Olup biteni vicdanın
terazisinde, öfke ve nefretle gördüğünüzden çok başka, çok farklı
görürsünüz. Buna empati de diyorlar. Bir insanın, kendini
başkasının yerine koymasıdır empati. Kendini, karşındakinin yerine
koyarak olaylara bir de oradan bakmak gerekiyor. Her insan özgün
bir varlıktır. Dünyaya ve olaylara bu kişiselliği içinden bakar.
Benim, kendimi başkasının yerine koymam, onu anlamanın yoludur.
Niçin böyle yapıyor? Niçin farklı düşünüyor? Niçin barışı istemiyor
veya istiyor? Mesela Almanlar ve öteki Avrupalılar tartışmak için
tartışmıyor. Birbirini anlamak, birbiriyle uzlaşmak, ortak
tarafları bulup çıkarmak için tartışıyor. Biz ise, hepimiz
biliyoruz ki çoğunlukla birbirimizi dinlemiyoruz. Dinliyor
göründüğümüz zamanlarda bile, içimizden, ‘Hele bir bitirsin sözünü,
nasıl da okkalı bir şamar indireceğim! Feleğini şaşıracak!’ diyerek
dinliyoruz. O zaman, olmuyor tabii. Sokakta da evde de işte de
trafikte de olmuyor. Herkes bizim gibi olsun istiyoruz ama bu
imkansız. Herkes bizim gibi olmayacak. İyi ki de olmayacak. Yoksa
yaşadığımız hayat çekilmez bir şey olurdu. Doğada da yok böyle bir
şey. Çam ağacı, yanı başındaki kayın ağacına, ‘Senin kozalakların
yok, git öteye’ demiyor. Kırmızı gelincik, sarı papatyaya, ‘Niçin
sarısın? Ya kızar ya da git buradan’ demiyor. Kardeş kardeş yaşayıp
gidiyorlar. Bir ceylanın, aslanın varlığına itiraz ettiğini hiç
duydunuz mu? Verili durum budur onlar için. Aslan, aslan doğasıyla,
ceylan da ceylan doğasıyla yaşayıp gidecek. Bizim ülkemizden çok
daha yoksul, bizim ülkemizden çok daha ağır sorunları bulunan
ülkeler gördüm. İnsanlarla konuştum. Yorumlarını, eleştirilerini
dinledim. Bizim kadar öfkeli, bizim kadar dediğim dedikçisini,
bizim kadar asar kesercisini görmedim. Yalnızca barış sorununda,
Kürt sorununda değil, akla gelen ve gelebilecek her sorunumuzda,
çözümü getirecek veya çözüm yolunu gösterecek bir tek, ama bir tek
altın anahtarımız, bir tek sihirli formülümüz var: Kendimizle
barışık olmak! Kendimizle barışık olursak dünya ile de barışık
oluruz; sorunlarımızın çözmek için kavgaya, çatışmaya yer kalmaz,
gerek de kalmaz. Unutmamalı ki sorunlar yalnız bizde yok, her yerde
var” dedi.
Olgun şimşek, başka bir soru üzerine de “sanatçı toplum” ilişkisine
değinerek şöyle konuştu:
“Sanatçının toplumun önünde olmak, topluma örnek oluşturmak, yol
göstermek gibi bir görevinin, misyonunun olduğunu düşünmüyorum.
Sanatçı değilim, aydın da değilim. Nazım Hikmet’e de sanatçı
diyorlar, bana da sanatçı diyorlar. Bir ölçüsüzlük görüyorum bu
adlandırmada. Belki ileride bu sıfatı hak edeceğim, sanatçı olarak
kabul edileceğim işlere imza atabilirim. Bunu bilmiyorum, şimdilik
yalnızca bir oyuncuyum. Yapabileceğim en iyi şey, oyuncu olarak
rolümü ciddiye almak ve en iyi şekilde oynamak. Bu bakımdan sanatçı
da aydın da değilim. Öyle kabul etsem bile topluma önderlik etmek
gibi bir görevimin olduğunu düşünemem. İşimi gereği gibi yaparsam
toplumun bir üyesi olarak topluma karşı görevimi de insan olarak
yükümlülüğümü de yerine getirmiş olurum.”
Bursa Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nuri Kolaylı, söyleşinin sonunda
Olgun Şimşek’e plaket sunarak teşekkür etti. Şimşek, koltuk
değneklerine dayanarak dinleyicileri ayakta selamladı.
(İHA)