Taşgetiren'den Erdoğan'a öneriler
Abone olBaşbakan Erdoğan'ın 'Kürt sorunu' ifadesine ateş püsküren yazar Ahmet Taşgetiren konuştu. Taşgetiren bu kelimeye niçin karşı? Kendisi ne öneriyor? İşte cevabı...
İslami kesimin önde gelen yazarlarından Ahmet Taşgetiren,
başyazarı olduğu Yeni Şafak gazetesinde, AKP tabanının iktidara
yönelik rahatsızlıklarını dile getirerek, "muhalif" bir duruş
sergiledi. Tayyip Erdoğan'ı eleştiren yazılarıyla dikkat çekti.
Erdoğan'ın "Kürt sorunu" ifadesini kullanmasından duyduğu
rahatsızlık üzerine, "DEHAP ile Öcalan'ı tüm Kürtlerin temsilcisi
haline getirmenin vebalini kimin üstleneceği" sorusunun yer aldığı
bir yazı yazdı. Ancak yazısı gazetesinde yayımlanmayınca "süresiz"
izne ayrıldı.
Bir süre sessiz kaldı, sonra kendisini eleştiren Hürriyet Gazetesi
yazarı Ahmet Hakan Coşkun'u "tetikçilik"le suçladı. Herhangi bir
gazetede yazmayı şimdilik düşünmediğini söyleyen Taşgetiren ile
yayınevinde konuştuk:
'Türkiye sorunlu'
AKP ve Erdoğan'a yakınlığınıza rağmen muhalif bir çizginiz
var, neden?
Kürt sorunu konusundaki duruşum, AKP'ye yönelik bütün
değerlendirmelerimi ortaya koyan bir duruş değil. Kürtler konusunda
sağlıklı adımlar atılmasını istedim. AKP'nin başarılı olmasını
istiyorum. Türkiye sorunlu bir ülke, doğru adımların atılması ve
sorunlarının çözülmesi lazım.
AKP'den bir tepki aldınız mı?
Milletvekillerinden arayanlar oldu. Çoğu da benim duruşumu olumlu
bulduklarını dile getirdi. Ama yönetimden herhangi bir şey gelmedi.
Sadece halkın AKP ile ilgili sıkıntı ve serzenişlerini dile
getirdiğim izlenimlerimin ardından AKP Genel Başkan Yardımcısı Akif
Gülle aramış, "Bu yazıları ben de okuyorum, Başbakan da... Ve kendi
hesabımıza istifade ediyoruz" demişti. Kimseyi dövmek, aşağılamak,
fırçalamak gibi bir niyetimiz yok.
Fakat Erdoğan'ın "Kürt sorunu" tanımından da son derece
rahatsız oldunuz.
Lozan'da İtilaf devletlerine Kürtlerin azınlık olmadığı kabul
ettirildi ama bu konu AB raporlarında "azınlık statüsü" biçiminde
yeniden gündeme getiriliyor. Dolayısıyla sancılı olan bu konu
bölgede kendini Kürt olarak tanımlayan vatandaşlarımıza da bir
ölçüde sirayet etmiş.
'Asker daha sıcak'
Erdoğan'ın sorunun adını koymasını bir adım olarak
değerlendirenler oldu. "Daha önceki hükümetlerin ezberini bozdu"
denildi.
Tayyip Bey'in "Kürt sorunu" tanımlaması etnik bir tanımlamadır.
Bugüne kadar başkaları tarafından yapılıyordu, şimdi Başbakan ifade
etmiş oldu. Böyle bir sorun varsa, içinin doldurulması beklenir.
Bunu; PKK, HADEP bekler, AB, ABD bekler.
Diyarbakır gezisine çıkmadan önce "Tayyip Bey kendisi
olmalı" diye yazdınız. Bununla neyi kastettiniz?
Tayyip Bey ne Amerika'nın ne de AB'nin "bölgede sorunu çözecek
adam" profili değil. Erdoğan'ın delikanlılığı, ezilmiş insana
yakınlığı, bu ezilmeden nasip almış olması, İslami kimliği bütün
bunlar Doğu ve Güneydoğu insanı ile özel bir ilişki kurmasını
sağladı. Hatta bu ilişkinin Öcalan'dan daha baskın yanları var.
Kendisi olsaydı sorunun adını koymayacak
mıydı?
Sorunun adını koymanızın, köyünden kızakla doğum için kasabaya
getirilen kadına bir faydası yok. Ben diyorum ki, Emine Erdoğan
şalvarını giymeli, bu kadının daha sağlıklı şartlarda doğurması
için bir şefkat harekâtı başlatmalı. İlk başta AKP'li kadınlara
sözü geçeceği için bunu söylüyorum. Hükümet böyle bir eylem
başlatsa bütün kadınlar bu harekete katılırlar. Erdoğan, bölgede
adını koymadan bir- takım adımlar atmalıdır.
Bu adımlarla ilgili hayalinizi de yazdınız, Başbakan ve
Genelkurmay Başkanı'nı buluşturan...
Buna karşı çıkanlar olabilir ama Tayyip Bey ile Genelkurmay Başkanı
Diyarbakır'da buluşsa, laikliğin bundan ne kaybı olur? Bana göre
faydası olur. 1 milyon insanla Diyarbakır'da bayram namazı kılsın.
Sonra vatandaşla soğan ekmek yesin. Askerin bugün söylemleriyle
daha demokrat, daha anlayışlı ve sıcak yaklaştıklarını
görüyorum.
Ancak Erdoğan, Diyarbakır'da az sayıda insana hitap etmek
durumunda kaldı. Bunu Erdoğan'ın bölgede etkisi olduğunu
söylediğiniz için hatırlatıyorum.
Toplumu ona göre hazırlamak gerekiyordu. Demek ki hazırlanmadı.
Kürt sorunu dedik, millet arkamızdan akacak. Aktı mı? Akmadı. Çünkü
o sorunu bir başkası çok daha güçlü olarak ifade ediyor.
'Gitmeyi düşünmüyorum'
Yeni Şafak'taki durumunuz belli oldu mu?
Henüz belli değil. Başka bir yere gitmeyi düşünmüyorum.
Yazınızın yayımlanmamasını demokrasi ve özgürlükler
açısından düşünürsek Yeni Şafak nereye doğru gidiyor?
Şu anda bunu değerlendirmek istemiyorum. Bu tür şeyler gazetelerin
bünyesinde oluyor. Yazarların yazıları konuyor, konmuyor. İktidarla
ilişkileri gazetelerin tavırlarını etkiliyor. Ancak bana şu ana
kadar bir gerekçe ifade edilmiş değil.
İktidar yazılarınızdan bir rahatsızlık yaşamış olabilir
mi?
Ben bunu bu tarzda söylemem. Yazım konmadı. Etkilenmeler oluyordur
elbette. Bu etkilenmelerden rahatsız da olunabilir. Sonuçta Yeni
Şafak, AKP bünyesine ulaşabilen bir gazete. Ahmet Taşgetiren de
okunan bir imza.
Haber: Belma Akçura
Kaynak: