Taş atan çocuklarla ilgili müthiş tespit
Abone olMersin'de Türkiye gündeminde sık sık eylemlerle anılan mahallelerde polise taş atan çocuklar mercek altına alındı.
Taş atan çocuklarla ilgili yapılan araştırmada çok
çarpıcı bir sonucu varıldı: Bu eylemler karşıt grubun birbiriyle
mücadele ettiği ve ne kadar çok atış yapılırsa o kadar çok puan
kazanılan bilgisayar oyunlarına dönüştü...
Mersin Valiliği tarafından yürütülen 'Taş Atan Çocuk
Fenomeni: Mersin'in Banliyölerinde Öfke Patlaması' adlı
projeyi Mersin Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölüm
Başkanı Doç. Dr. Nurdan Akıner yürüttü. Altı aylık
çalışmasını kitap haline getiren Akıner, taş atan çocukların bu işi
bir bilgisayar oyunu gibi algıladığını ve ne kadar taş atarsa o
kadar puan alacağı şeklinde bir düşünceye girdiğini söyledi.
Araştırmayı gerçekleştiren Doç. Dr. Nurdan Akıner'e göre, çocukların şiddet eylemlerinin aktörleri haline gelmesi, henüz siyasal bilince erişmemiş yaştaki bu bireylerin ülke yönetimine medya aracılığıyla, 'Biz de buradayız, bizi de görün, bizim de sıkıntılarımız var.' mesajını iletmekten başka bir şey değil. Olayların eksik olmadığı mahallelerde araştırmaya katılan erkeklerin ve kızların çoğu, polise taş atmalarının bilinçsizce yapılmış bir eylem biçimi olduğu görüşünü savunuyor. Akıner, "Bir başka deyişle artık mahallelerdeki bu eylemler, iki karşıt grubun birbiriyle mücadele ettiği ve ne kadar çok atış yapılırsa o kadar çok puan kazanılan bilgisayar oyunlarına dönüşmüştür." dedi.
Güneydoğu Anadolu ve Akdeniz Bölgesi'nde dünyaya gelen
çocukların, haksızlığa uğradıklarını düşündüklerinde şiddet yoluyla
hak aramanın doğru bir davranış biçimi olduğuna inandıklarını
kaydeden Akıner, ailelerinin yıllık gelir seviyesi yükseldikçe,
çocukların şiddetten uzak durduğunu ve onaylamadığına dikkat
çekti.
Kız çocuklarının, polisin, bölgelerindeki sosyal faaliyetlerini
onaylarken, erkeklerin tam tersini düşündüklerini ifade eden
Akıner, "Bunun yanında anketlere katılanların yüzde 33.60'ı
polisin yaşadıkları mahallelerdeki sosyal faaliyetlerini onaylıyor.
Onaylayanların büyük çoğunluğu kız çocuklarıyla anneleri ve
derslerinde başarılı erkek ilköğretim okulu öğrencileri. Kişilerin
yüzde 66.40'ı ise söz konusu faaliyetlerden hoşnut değil ve bu tip
faaliyetleri samimi bulmuyor, polisi kendilerine olan tavrında
tutarsız olmakla suçluyor. Ankete katılan erkeklerin ve kızların
çoğunluğu, yaşadıkları çevrede sözlü veya fiziksel polis şiddetine,
gaz bombasına maruz kaldıklarını belirtmektedir. Ancak erkekler
kızlara oranla bu görüşü daha fazla savunmaktadır." diye
ifade etti.
Çocukların banliyölerde sevgisiz büyüdüğüne dikkat çeken Doç. Dr. Nurdan Akıner, kadınların dayak mağduru, eğitimsiz, sosyalleşip toplumda kendini ifade etmesinin engellendiğini belirtti. Resmi nikahlı kadın sayısının çok az olduğunu kaydeden öğretim üyesi Akıner, "En büyük hayalleri çok geç olmadan meslek sahibi olup çocuklarını daha iyi koşullarda okutmak. Kız çocukları ise sihirli bir elin kendilerini yaşadıkları hayattan çekip almasını, kurtarmasını istiyor. Maalesef devletin olanaklarının bölgede yetersiz kalması, devlet dışındaki oluşumların bu boşluğu doldurmasıyla sonuçlanıyor." şeklinde konuştu.
Terör ve siyasal baskılar yüzünden göç eden, göç etmeye zorlanan
nüfusun gittiği yere geçmişini de taşıdığını ifade eden Akıner, hiç
kimsenin, geçmişini yaşadığı coğrafyayı değiştirmekle
buharlaşmadığını vurguladı. Geçmişe duyulan öfkenin Mersin'de
dünyaya gelen çocuklarda vücut bulduğunu dile getiren Akıner,
"Ayrım gözetmeyen polis şiddeti ise banliyölerdeki öfke
patlamalarının aktörlerinin sayısını gün geçtikçe arttırıyor; daha
da önemlisi çocukların propaganda yoluyla şiddete itilmesinde
katalizör vazifesi görüyor." dedi.
'Taş Atan Çocuk Fenomeni: Mersin'in Banliyölerinde Öfke Patlaması' adlı proje kapsamında iki kitap yayımlandı. Doç. Dr. Nurdan Akıner tarafından bölgede yürütülen bilimsel araştırmayı içeren kitap 'Mersin'in Banliyölerinde Öfke Patlaması' adıyla yayımlanırken, 'Öteki Mersin'den Suretler' adlı kitap, araştırma süresince bölgede yapılan fotoğraf çalışmalarını içeriyor ve halkın günlük yaşamından kesitleri, 152 fotoğraf karesinde renkli ve kuşe kağıda baskıyla okurlara sunuyor.