Son dönem yaşanılan cinayetler için her gün onlarca satır
yazılıyor, çiziliyor, araştırmalar yapılıyor, yaşanılan olayların
psikolojik, sosyolojik, toplumsal boyutları inceleniyor, kaleme
alınıyor...
Ben de çok farklı değilim diğerlerinden ama farklı şeyler söylemek
istiyorum...
Mesela okuyucularıma sormak istiyorum;
Bu haberlerin medyada son dönem bu kadar yer alması, tetikleyici
olamaz mı?
Bakınız, son günlerde okuduğum haberlerden birkaç alıntı ;
-Ayrıldığı eski nişanlısını öldürüp, intihar etti.
-Eşini aldatıp, sonra vicdan yaptı, intihar etti (böylesini ilk
defa duydum, erkeğin elinin kiridir(!))
-Futbolcu , Brüksel güzeli eşinden bekaret testi istedi ve şiddet
uyguladı (Neyseki kız, kız oğlan kız mış)
-Vücut geliştirme şampiyonu, kocasından nasıl dayak yediğini
anlattı (daha sonra kocası verdiği ifadede "asıl o beni dövüyor"
demiş)
-Baba öz kızına günlerce tecavüz etti(yorum dahi yapamayacağim)
Diyorum ki; bu ruh hali içindeki kişiler, bu haberlerden cesaret
alamaz mı?
*************
Hemen her gün bir cinayet ya da şiddet haberi okuyoruz...
Kadınlar ,Türk medyasının gündeminden hiç düşmeyen kadına şiddet ve
kadın cinayetlerinde; bazen kıskanç bir sevgili, bazen kıskanç
baskıcı bir koca, bazen tutucu erkek arkadaş, ya da babası
tarafından, ya kurşunlanıyorlar, ya da bıçaklanıyorlar.
Haberleri analiz ettiğimizde, en çok işlenilen cinayetlerin, eski
eş(koca) , eski nişanlı, eski sevgili tarafından olduğunu
görüyoruz.
Türk erkeği neden boşanmayı gurur meselesi haline getiriyor?
Cinayeti işledikten sonra, çocukları varsa, "çocuklarımız ne
olacak"? diye düşünmüyor.
Aylarca hapiste yatacağını düşünmüyor.
Katil olmanın verdiği vicdan azabını ömür boyu ruhunda taşıyacağını
hiç düşünmüyor...
O an sadece şunu düşünüyor...
"Ya benimsin ya toprağın"
İşte, onların namus ve ahlak anlayışını ifade eden cümle tam da bu
!
Bu mudur yani ?
Günümüz Türkiye'sinde evlenirken, evleneceği kıza bekaret kontrolü
yaptıran gençler var ve bu gençler son derece eğitimli
gençler...
Erken evlendirmeler almış başını gidiyor, çocuk yaşta kızlar
evlendiriliyor...
Ensest ilişkiler var basına yansıyan/yansımayan...
Zoofili var...
Var da var !
Diğer taraftan, namusu iki bacak arasında arayanların artışı
var...
Korkarım, çok korkarım !
**************
Kadından sorumlu bakanlık kaldırılmış, yerine Aile ve sosyal
politikalar bakanlığı gelmiştir.
Bana göre bu bakanlığın en önemli görevi, Türkiye'deki ''Ahlak ve
Namus'' anlayışını irdelemek ve bu konuyu gerçekten ciddiye alıp
acilen yeni kanunlar getirmek ve uygulamaktır.
Kadınlar kocalarından veya sevgililerinden şikayetçi olacakları
zaman, muhatapları mutlaka hemcinsleri olmalıdır.
Bu Avrupa'da da genelde böyledir. "Kadın kadını daha iyi anlar,
kendini daha iyi ifade eder" mantığıyla, bu tür kurumlarda kadınlar
görev yapmaktadır.
Şikayet için karakola gittiğinde karşısında mutlaka onu
anlayabilecek bir kadın polis olmalıdır. Zira;kadın şikayetçi
olduğunda, onu dinleyen anlayan, yönlendiren, haklarını hatırlatan
birine ihtiyacı vardır. "Yenge, hadi sen git bir daha dene" diyen
birine değil...
Tehdit altındaki, şiddet uygulanan kadınlara koruma desteği vermek,
Avrupa'da da çok gerekli olmadıkça kullanılan bir yöntem değildir,
bunu es geçiyorum.
Yine tehdit ve şiddet uygulayan kişiye psikolojik destekten söz
edersek , bu yapılsa dahi takibi polisler tarafında yapılmıyor,
dolayısıyla, birkaç kez psikolojik destek alan koca sonradan
tedaviyi bırakıyor zaten...
Mutlaka acil olarak alınması gereken önlemler vardır ama , görünen
şu ki; ciddi anlamda Türk erkeğinin bir an önce kafa yapısının
değişmesi gerekmektedir.
Diğer taraftan;
Şiddet,cinayet ve intihar haberlerinin medyada çok yer aldığını
görüyor, toplumsal bir ruhsal bozukluk yaşandığını düşünüyor ve bu
haberlerin medyada çok fazla yer almaması taraftarı olduğumu
söylemek istiyorum.