Tarlabaşı'nda kentsel dönüşüm başladı
Abone olBeyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, 3 yıldan beri proje çalışmaları süren Tarlabaşı'nda dönüşümün fiili olarak başladığını belirtti.
Demircan, yaptığı açıklamada, yıllardır ihmal edilen,
yok olmaya yüz tutan Beyoğlu'nun Tarlabaşı semtini yeniden ayağa
kaldırmak için “Tarlabaşı Yenileme Projesi”ni hazırladıklarını ve
projenin 213'ü tescilli olmak üzere toplam 278 yapıyı kapsadığını
kaydetti.
Tarlabaşı'nda 5 bine yakın bina bulunduğunu, kendilerinin sadece
yüzde 5'lik kısmı oluşturan 278 bina ile ilgilendiklerini anlatan
Demircan, “Neden bu 278 bina? Çünkü Tarlabaşı'nda terk
edilmiş, yaşam yoğunluğunun minimumda olduğu, her an çökmeye hazır
278 binayı özellikle seçtik. Her an yok olacak ve bitecek. Onun
için bir an evvel en kangren bölümü çözelim. Biz burayı çözersek,
bundan sonrası kendiliğinden bir ivmeyle bir heyecanla döner diye
bu bölümü seçtik. Bu alanda yaklaşık 500 mülk sahibi var. Ancak 278
binanın yüzde 70'i boş. Geriye kalan yüzde 30'un bir bölümü de
ticaret erbabına ait” dedi.
Mülk sahiplerinin yüzde 70'i ile anlaştıklarını, anlaşmaya
varamadıkları yüzde 30'una da kamulaştırma davası açıldığını
belirten Demircan, mülk sahipleriyle kat karşılığı anlaşma ya da
satın alma şeklinde anlaşanların olduğunu söyledi.
Demircan, kamulaştırma sürecinde de anlaşmaların devam ettiğini
ifade ederek, şunları kaydetti:
“Amacımız yüzde 100'ü anlaşsın. Kamulaştırma süreci
başladığı halde 'tamam anlaşalım' diyenlerle anlaşma yapılıyor. El
sıkışan var. Ok yaydan çıktı, davalar açıldı, ödemeler yapılmaya
başlandı. Bir yandan da anlaşanlar için sökümler başladı. Bazı
binalar var tamamı kaldırılacak. Sökülmesi gereken tarihi vasfı
olmayan, tamamen dokusu bozulmuş ve betonarme binalar var. Anıtlar
Kurulu nasıl karar vermişse o şekilde olacak. Sökümler başlayacak,
hep birlikte devam edecek. Her bir binayla ilgili Anıtlar Kurulu
karar verecek. Adım adım gidilecek. Tescilli yapılar tescile uygun
şekilde yapılacak.”
“DEPREM İÇİN DE YAPILAN BİR PROJE”
Demircan, “Tarlabaşı Yenileme Projesi”nin kültür
mirasını koruyan bir proje olmanın yanı sıra deprem için de yapılan
bir proje olduğunu söyledi.
Belediye olarak bölgeyle ilgili bir proje geliştirme zorunluluğunda
olduklarına işaret eden Demircan, getirecekleri çözümün de devleti
zarara uğratmayacak, mümkün mertebe kamu kaynağını kullandırmayacak
ve vatandaşın hukukunu koruyacak bir çözüm olması gerektiğini
belirtti.
Demircan, “Tarlabaşı'nın bugünkü halinin bir değeri var.
Bir de yapıldıktan sonraki değeri var. Vatandaşımız bugünkü haliyle
binasını teslim ediyor ama sonuçta bunun yerine aldığı mal,
bugünkünün kat be kat üzerinde bir değerle geri dönüşü var. Kurulan
mekanizma bir kazan kazan mekanizması. Burada hem kent, hem
yatırımcı, hem mal sahibi kazanıyor. Neticede kamu da çevresini
güzelleştirdiği için kazanmış oluyor” diye konuştu.
İşin uzmanları tarafından hazırlanan projelerin Anıtlar Kurulunda
tasdik edildiğini ve bu avam proje üzerinden mekanizmanın
yürüdüğünü bildiren Demircan, “Burada bir hukuksuzluk,
keyfilik, vurdumduymazlık, tarihi mirası yok etme gibi bir şey söz
konusu değil. Bilakis sürekli teker teker yok olan, çöken, giden
kültür mirasını belli bir konsept içinde belli bir proje içinde
korumak var” dedi.
“TARLABAŞI'NA GÖKDELEN TALEBİ VARDI”
Projeye karşı çıkan ve durdurulması için UNESCO'ya başvuran
İstanbul Tarlabaşı Mülk Sahipleri ve Kiracıları Kalkındırma ve
Sosyal Yardımlaşma Derneğinin kurucu 7 yöneticisinden 4'ünün
kendileriyle anlaştığını bildiren Demircan, geri kalanların da
kamuoyu önünde bu işi sanki “kültür mirasına yönelik bir
duyarlılık” gibi takdim ettiklerini kaydetti.
“Oysa kapalı kapılar ardında bizden gökdelen dikmemizi
talep ediyorlar” diye konuşan Demircan, kendi haklarına
böylelikle daha fazla bir şeyler kazanmak istediklerini
savundu.
Bu durumun hoş olmadığını anlatan Demircan, niyetlerinin ne
olduğunun ortada olduğunu söyledi. Buldukları çözümün, belediyenin
tek başına ortaya koyduğu çözüm olmadığını ifade eden Demircan,
şöyle devam etti:
“Burada insanlarla yapılan istişarenin neticesidir. 5-6 yıl
önce buradaki insanlar 'Sayın başkanım biz buradaki binaları tek
tek restore etmekten uzaktayız. Zaten bizim yaptığımız restorasyon
yerini bulmaz. Harcadığımız paranın karşılığını alamayız. Sen bu
işi projelendirmelisin. Hepsine birden bir yatırımcı gelmeli ki biz
kurtulalım' dediler. Vatandaşların yüzde 80'i bundan yana bize
taahhüt verdi, bundan yana tercih kullanmamızı istedi. Bunun
üzerine biz de bu kanunun çıkması için başbakandan ricada bulunduk.
Hükümetimiz bu kanunu çıkardı. Rakamlar da bunu teyit ediyor. Yüzde
70 anlaşma sağlandı. Demek ki burada bir konsensüs var. Geri kalan
yüzde 30'un da projeye karşı duruşu hiçbir zaman olmadı. Ne oldu?
Daha fazla bir imkan alabilir miyim derdi oldu.”
3 AYRI PROJE YAPILDI
Demircan, proje kapsamında 278 binanın tek tek rölöve, restitüsyon
ve bunlara dayanarak restorasyon projelerinin yapıldığını ve
bunların da kültür mirası adına var olan bir değeri kaybetmemek
adına yapıldığını söyledi.
“Tarlabaşı Projesi, tesadüflerin cirit attığı bir proje
değil. 3 yıldır sadece proje çalışması yapılıyor. 15'den fazla bu
konuda deneyimli mimar ekiple bu iş çalışılıyor” diyen Demircan,
“Bu kent hepimizin. Beyoğlu hepimizin. Eksiğimiz de olabilir,
yanlışımız da olabilir ama yapıcı bir şekilde insanlar gelip
bizlere söylemeli, tartışmalı. Bu devletin kurumları ve kuralları
vardır. Bu kurum belediyedir, Anıtlar Kurulu'dur. Burası SİT
bölgesidir. Anıtlar Kurulunda bu projelerin her biri ayrı ayrı
onaylanır” dedi.
Demircan, Tarlabaşı'nın bu haliyle durmasından kimin gönlünün,
vicdanının rahat olduğunu sorarak, “Bugün İstanbul'da bir
deprem olsa, burada taş üstünde taş bulabilir miydik? Bugün en
azından buranın rölöveleri, restitüsyon projeleri cebimizde
duruyor. Bunlar Beyoğlu'nun kazanımları. Hepsi bir aşama. Hukuk
içinde kalarak bu çalışmaları yapıyoruz” diye konuştu.