Tarkan'ın sırlarını yazan menajer
Abone olTempo dergisinin haberine göre Tarkan’ın ilk menajeri, söz yazarı Alpay Aydın, ünlü sanatçının menajerliğini yaptığı dönemdeki sanatçının sırlarını yazdı.
Ünlü, yarı ünlü veya ünsüz pek çok insanın anılarına pek bir düşkün olduğumuz şu günlerde, bir anılar kurgusu da Alpay Aydın’dan okuyacağız. Tempo dergisinin haberine göre Tarkan’ın ilk menajeri, söz yazarı Alpay Aydın, ünlü sanatçının menajerliğini yaptığı dönemdeki anılarından kurguladığı kitabı ‘Megamasal’da Tarık adını verdiği karakterle yaşadığı ilk eşcinsellik deneyimini ve Tarık’ın megastar olma yolundaki adımlarını anlatıyor. Kitaptaki ‘Tarık’ karakteri bilindiği kadarıyla Tarkan’a çok benziyor. Bir sahil kasabasında düğün salonlarında şarkı söyleyen, yakışıklı genç tiplemesi ile neredeyse bir Tarkan portresi çiziliyor. “Bu yaşanmış bir olay ama kimin kim olduğu net değil. Ahlak, birinin özgürlüğünün başladığı yerde birininkinin bitmesidir. Ben oraya yazdım. Ama başka isimle'' diyen Aydın, “Tarkan size dava açabilir mi'' sorusuna, “Burada yazılı olan şey benim hayatım, kimseyi ilgilendirmez'' cevabını veriyor. ‘Megamasal’dan alıntılar Adı Tarık’tı ve lisede okuyordu, hafta sonları da bir restoranda şarkı söylüyordu. Harçlığını çıkarmak için çalışıyordu, zira ailesinin durumu çok iyi değildi. Çok kısa bir sohbetten sonra Ferhat’a dönüp: “Ben kalkıyorum, hazırlık yapayım biraz, kaç gibi gelirsiniz?'' diye sordum. Ferhat daha cevabını vermeden Tarık atladı: “Akşam ne yapıyorsunuz?'' “Çocuklarla bizde içeceğiz, muhabbet edeceğiz,'' dedim. “Ben davetli değil miyim?'' diye sordu gülümseyerek, çapkın bir bakış mı vardı gözlerinde yoksa bana mı öyle geliyordu bilmiyorum; ama çok tatlıydı, o kesin. “Olmaz mı, Ferhatlarla buluş, sen de gel,'' dedim. “Ben bu akşam çalışıyorum, geç çıkabilirim,'' dedi. Ferhat: “Ben de dükkânı kapamadan gidemem zaten, sen o saate kadar gelirsin beraber gideriz,'' diyerek ayaküstü programı yaptı. “Tamam, o zaman ben de varım bu gece,'' dedi. Hayır, bana öyle gelmiyordu, gözümün ta içine bakıyordu bunları söylerken ve bu serbestliği bayağı hoşuma gitmişti. Ben de gözlerinin içine bakarak gülümsedim. * * * "Peki mutlu değil misin?" "Mutluyum." "Ee! Sorun ne o zaman. Önemli olan şu anda mutlu olmak değil mi, sonsuza kadar süreceğini mi sanıyorsun zaten? diyerek düğünde aldığım alkolün de etkisiyle ağlamaya başladım. Bana sarılaraka: "Lütfen ağlama, seni üzmek istemedim, belki sen de böle düşünüyorsundur diye açtım bu konuyu" derken üzgün olduğu her hailnden belliydi. Ben de sımsıkı ona sarıldım ve onu öpmeye başladım. Apartmanın merdivenlerinde oturduğumuzu unutmuştuk, hemen toparlanıp kömürlüğe girdik, üzerimdeki paltoyu yere serdim, uzandık ve sevişmemize kaldığımız yerden devam ettik.