Tarihle koyun koyuna yatan zenginlik
Abone olDumlupınar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Güner Önce, Seyitömer'de bulunan höyük altında 500 milyon TL değerinde kömür madeni olduğunu belirtti.
Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) Rektörü Prof. Dr. Güner Önce, Kütahya'nın Seyitömer beldesi yakınındaki höyükte 2,5 milyon TL'ye mal olacak kurtarma kazısı 2010 yılı sonunda tamamlanınca 500 milyon TL değere sahip kömür rezervinin üretilmeye başlanacağını bildirdi.
Prof. Dr. Önce, DPÜ Arkeoloji Bölümü tarafından Fen Edebiyat Fakültesinde bu yıl ikincisi düzenlenen ''Arkeoloji Sempozyumu''nun açılışında yaptığı konuşmada, yüksek öğrenimini maden mühendisliği branşında yaptığını anımsatarak, yer altında kazı sırasındaki maden cevherinin yer üstüne çıkarılması ve bunun ekonomiye kazandırılmasından büyük haz duyduğunu söyledi.Prof. Dr. Önce, kültür mirasının ortaya çıkarılmasını sağladığı için arkeolojiyi ''kutsal bir meslek'' diye nitelendirdi.
Prof. Dr. Önce, Türkiye'nin tarihi eserler bakımından zenginlik kaynağı olduğuna işaret ederek, şöyle devam etti:
''Muazzam bir kültür mirasının üzerinde oturuyoruz. Bizde eski çağların şehirleri tam olarak ortaya çıkmadı, 50-100 yıl süren kazılar var. Çavdarhisar ilçesinde yer alan Aizanoi Antik Kenti'ndeki kazı 1920'lerde başlamış, neredeyse 100 yıldır sürüyor. Bir kazı 100 yıl sürdüğü zaman ortaya çıkarılan eserleri insanlığa sunamamak çok kötü. Bir kazı ne kadar kısa sürede tamamlanır, eserler insanlığın hizmetine sunularsa o kadar iyi bir iş yapmış sayılırız. Üniversite olarak bundan kısa süre önce Kültür ve Turizm Bakanlığına Aizanoi kazısının bize verilmesini talep ettik. Umarım Seyitömer Höyüğü'nden sonra böyle görkemli bir kazıya da eğiliriz.''
''HOCA-ÖĞRENCİ İŞBİRLİĞİ''
Prof. Dr. Önce, Seyitömer'deki kazı için Kültür ve Turizm Bakanlığının katkısıyla üniversite-sanayi işbirliği yaptıklarına işaret ederek, protokole göre kazının 2010 yılı sonunda tamamlanacağını belirtti.
Kazının öngörüldüğü şekilde devam ettiğini bildiren Prof. Dr. Önce, şöyle konuştu:
''Buradan çıkarılan eserler umarım bir gün yerleşkemizde oluşturulacak arkeoloji müzesinde sergilenir. TKİ Genel Müdürlüğü bize yerleşkemizde arkeoloji yapmayı sözel olarak taahhüt etmişti. Sonradan kurum bütçesinin imkan vermemesi nedeniyle bundan vazgeçildi. Üniversite bütçemizden de olsa böyle bir müze yapılacağına inanıyorum. TKİ ile işbirliği yaparak elde ettiğimiz bu kültür mirasını orada sergileme imkanına sahip olacağız.
Bir başka diyalog daha söz konusu ki, bu beni ayrıca mutlu ediyor. Bu aynı zamanda hoca-öğrenci işbirliğidir. 30 yıl öncesinden öğrencim Seyitömer Linyitleri İşletmesi Genel Müdürü Yüksel Koca'nın ısrarlı çabaları, bizim arzumuzla bu kazı bir şekilde gerçekleşme durumuna girdi. Bu öğrencimle gurur duyuyorum.''
Gelişmiş ülkelerin, kültür miraslarının büyük çoğunluğunu ortaya çıkardıklarını, ancak Türkiye'de bu işin çok yavaş ilerlediğini dile getiren Prof. Dr. Önce, üniversite-sanayi, üniversite-toplum, üniversite-bakanlık ilişkileriyle arkeolojik eserlerin daha kısa sürede gün ışığına çıkarılabileceğini kaydetti.
Prof. Dr. Önce, Seyitömer'deki kazının ekonomik boyutunun da önemli olduğunu ifade ederek, ''Seyitömer Höyüğü'nde 2,5 milyon TL'ye mal olacak kurtarma kazısı 2010 yılı sonunda tamamlanınca höyüğün altında ve çevresinde bulunan 500 milyon TL değere sahip kömür rezervi üretilmeye başlanacak'' dedi.
DPÜ ARKEOLOJİ BÖLÜM BAŞKANI PROF. DR. NEJAT BİLGEN
DPÜ Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nejat Bilgen de, Seyitömer Höyüğü'nün, kent merkezinin 25 kilometre kuzey batısında, Seyitömer Linyitleri İşletmesi arazisinde yer aldığını hatırlattı.
Höyüğün 150 metre boy, 140 metre en, kazılar öncesinde 24 metre yüksekliğe sahip olduğunu belirten Prof. Dr. Bilgen, altındaki 12 milyon ton kömür rezervinin kullanılabilir duruma getirilmesi amacıyla 1989 yılında Eskişehir, 1990-1995 arasında Afyonkarahisar müzelerince kurtarma kazıları yapıldığını belirtti.
Prof. Dr. Bilgen, hazırlanan protokol doğrultusunda 2006 yılında 5 yıllık bir süreç için kazıyı DPÜ Arkeoloji Bölümünün üstlendiğini anımsatarak, geçen yılki üçüncü dönem kazılarda elde edilen bulgulara ilişkin bilgi verdi.
Geçen yıl, MÖ 1800'lü yıllarda yaşanan deprem ve seramik üretim atölyeleri gibi önemli bulgular elde ettiklerini kaydeden Prof. Dr. Bilgen, bu yıl 1 Mayıs-1 Kasım arasını kapsayan 4'üncü dönemde ilk olarak MÖ 3000'li yıllara ait Erken Tunç Çağının izlerine ulaşmayı hedeflediklerini anlattı.
Prof. Dr. Bilgen, höyüğün tarihinin 5 bin yıllık olduğunu kesinleştirdiklerine işaret ederek, ''Buradaki kapların kalitesine ve sağlamlıklarına bakılırsa bizi bu yıl muhteşem buluntular bekliyor. Buna bağlı mimariyi de çok tahrip olmamış şekilde yakalayabilirsek çok önemli bulgulara yol açacaktır'' diye konuştu.
Yerli ve yabancı 38 bilim insanının genel arkeoloji konuları ve Kütahya, Eskişehir, Afyonkarahisar illerindeki kalıntılara ilişkin 6 oturumda sunumlar yapacağı sempozyum, yarın sona erecek.