Tarihin en büyüğü bize doğru geliyor! Bilim dünyası ayakta: Zamanımız sadece...
Abone olİnsanlık tarihinin bugüne kadar gördüğü en büyük kuyruklu yıldız Dünya'ya doğru yaklaşıyor. Astronomi dünyası ayakta; fırsatı doğru kullanabilirsek gezegenimizin geçmişine dair çok önemli keşifler bizi bekliyor. Gerekli hazırlıkları yapabilmek için ise sadece 10 yıl zamanımız var.
Bundan 7 yıl kadar önce iki bilim insanı yüksek çözünürlüklü
uzay fotoğraflarını incelerken, parlak kırmızı renkli yuvarlak bir
cisim fark etti. Dünya'dan 3 milyar 220 milyon kilometre uzakta
olan bu kırmızı renkli yuvarlak, buzlu cisimlerden oluşan büyük bir
bulutun içinde dikkat çekiyordu. Bu manzara bile bilim insanları
için yeterince heyecan vericiydi ama iş bununla da kalmıyordu. Söz
konusu kırmızı cisim bir kuyruklu yıldız gibi görünüyordu.
Genişliğinin 100 ila 160 kilometre civarında olduğu tahmin edilen
cisim insanlığın bugüne kadar gördüğü en büyük kuyruklu yıldızdı ve
Dünya'ya doğru yaklaşıyordu.
Bu keşfe imza atan iki astronom, Pennsylvania Üniversitesi'nden
Gary Bernstein ve Pedro Bernardinelli, 7 yıl önce elde ettikleri
verileri cismin geçtiğimiz yaz elde edilen görüntüleriyle bir araya
getirince, ortada şüpheye yer kalmadı: Bu bir mega kuyruklu
yıldızdı. İkili bulgularını 23 Eylül tarihinde yayımlanmak üzere
bilim dergisi The Astrophysical Journal Letters'a gönderdi.
Bernstein ve Bernadinelli ayrıca kuyruklu yıldızın rotasının 2031
yılında Uranüs ile Satürn arasında gidip geleceğini de ortaya
koydu.
"Bu bir zaman makinesi"
C/2014 UN271 olarak da adlandırılan Bernardinelli-Bernstein
Kuyruklu Yıldızı, Güneş Sistemi'nin tarihini anlamak isteyen
tüm bilim insanları için oldukça nadir ve kıymetli bir bulgu.
Örneğin Arizona Üniversitesi'nde görev yapan astronom ve kuyruklu
yıldız uzmanı Amy Mainzer, Daily Beast'e yaptığı açıklamada,
"Özünde bu bir zaman makinesi" diye konuştu. Kuyruklu yıldızın
yolculuğu, Güneş Sistemi'nin koşullarını ve temel taşlarını
öğrenmek isteyen bilim insanları için ömürlerinde bir kez
karşılaşabilecekleri bir imkân sunuyor.
"Güneş Sistemi'nin başka yerlerinde yaşanmakta olan
olayları anlayabiliriz"
Bilim insanları, kuyruklu yıldızları, çok uzun zaman önce Dünya'nın
ve uzayın bizim bulunduğumuz kısmındaki hemen hemen her şeyin
oluşumunu sağlayan uzay kayalarının çarpışmasıyla ortaya çıkan
parçacıklar olarak tanımlıyor. Bu parçaların bazıları uzayda
dolaşırken yolları yine bizim tarafımıza doğru düşüyor.
Bernardinelli, Daily Beast'e yaptığı açıklamada, yaptıkları keşfin
önemini, "Kuyruklu yıldızın anlattığı hikâye sayesinde Güneş
Sistemi'nde milyarlarca yıl önce var olmuş şeyleri öğrenebilir, bu
bilgi sayesinde bugün Güneş Sistemi'nin başka yerlerinde yaşanmakta
olan olayları anlayabiliriz" sözleriyle özetledi.
"İki olumsuzluğu da yaşamaktan kurtulabilmiş bir kuyruklu
yıldız"
Şu ana kadar yakından inceleme şansı bulduğumuz tüm kuyruklu
yıldızlar zaman içinde büyük değişimler geçirmişti. Ya çok küçük
oldukları için parçalanmaktan kurtulamamışlardı ya da Güneş'in çok
yakınından geçtikleri için yüksek ısı nedeniyle kimyasal
değişimlere uğramışlardı. Bir başka deyişle, bu kuyruklu
yıldızların anlattığı Güneş Sistemi'nin geçmişine dair hikayelere
dışarıdan bazı müdahaleler gelmişti. Ancak Bernardinelli-Bernstein,
bu iki olumsuzluğu da yaşamaktan kurtulabilmiş bir kuyruklu yıldız.
Bernardinelli de kuyruklu yıldızın saflığını kaybetmemiş olduğuna
dikkat çekerek, "Bu cismin başına Güneş Sistemi'nin erken
zamanlarından bu yana çok fazla şey gelmemiş. Dolayısıyla geçmişe
bir pencere açabileceğini düşünüyoruz" yorumunu yaptı.
Büyüklüğü ve güneşten uzak olmasa avantaj
Bernardinelli-Bernstein Kuyruklu Yıldızı'nın bilinen kuyruklu
yıldızlardan çok daha büyük olması önemli bir nokta. Örneğin bugüne
kadarki en büyüklerden biri olarak kayda geçmiş ünlü Hale-Bopp
Kuyruklu Yıldızı'nın genişliği 60 kilometre civarındaydı.
Bernardinelli-Bernstein'in çok daha büyük olması uzayda dolanırken
parçalanmasını önleyecek kadar kütle çekim kuvvetine sahip olduğu
anlamına geliyor. Kuyruklu yıldızın Güneş'ten fazlasıyla uzak
olması da bozulmadan korunmasında etkili bir diğer faktör. Mainzer,
bu durumu "Zamanının çok büyük bir kısmını Güneş Sistemi'nin dış
bölgelerinde derin dondurucuda geçiriyor" sözleriyle açıkladı.
Bernardinelli-Bernstein'in yörüngesine dair modellemeler, cismin
Güneş Sistemi'nin bizim bulunduğumuz bölgesinde aşağı yukarı 5
milyon yıl önce girdiğini ve Uranüs'ten bu yana geçmediğini
gösteriyor. Bu uzun mesafe de kuyruklu yıldıza güneşin neredeyse
hiç temas etmediği şeklinde yorumlanıyor. Mainzer, bunun sonucunda,
"BB" adını taktığı kuyruklu yıldızın 4,5 milyar yıl önce Güneş
Sistemi'mizi oluşturan gaz ve toz bulutunun yapısına benzer bir
kimyada olduğunu da sözlerine ekledi.
2031 yılına kadar zamanımız var
Kuyruklu yıldız 2031'de Dünya'ya yaklaştığında, kimyasını incelemek
mümkün olacak. Bu sayede Güneş Sistemi'nde gezegenler oluşmadan
önce nasıl bir yapı olduğunu anlayabileceğiz. Mainzer, "Bu kuyruklu
yıldız hakkındaki en iyi şeylerden biri şu: Güneş'e en yakın
noktaya gelmesine daha zaman var. Dolayısıyla yüzeyi Güneş'ten
gelen ısıyla temas ettikçe renginin nasıl parlaklaştığını
inceleyebilmek için de önümüzde yıllar var" diye konuştu. Bu ısıyla
temas detayı oldukça önemli çünkü kuyruklu yıldızların büyük
miktarda toz partikülü saçmasını, bir başka deyişle kuyruklu
yıldızın kuyruğunu oluşturan şey bu ısınma faktörü. Mainzer, bu
durumu, "Kuyruklu yıldız yaklaştıkça hangi kimyasalların tabir-i
caizse sprey şişesindeki itici güç etkisi yaratarak kaya
parçacıklarını ve tozu yüzeyden süpürdüğüne dair daha fazla şey
söyleyebilir hale geleceğiz" ifadeleriyle açıkladı.
Karbondioksit mi azot mu?
Mega kuyruklu yıldızın yüzeyinde yaşananlar da en azından kuyruk
kadar önemli elbette. En önemli soru da şu: Bu reaksiyonlar
karbondioksit temelli mi yoksa azot temelli mi? Bernstein, şu ana
kadar gerçekleştirdikleri gözlemlerde Bernardinelli-Bernstein'de
bol miktarda karbondioksit bulunduğunu, azotun ise oldukça sınırlı
olduğunu tespit ettiklerini söyledi. Bu maddelerin oranları önemli
anlamlar taşıyor. Azot geçtiğimiz yıllarda gezegenlik statüsü cüce
gezegen olarak güncellenen ve Güneş Sistemi'nde Güneş'e en uzak
noktada bulunan Plüton'da bol miktarda var. Uzmanlar, Plüton'da
halen azot olmasını da Güneş'e göre konumuyla açıklıyor. Plüton,
Güneş'e uzak kaldığından yapısındaki azotun henüz buharlaşmamış
olduğu tahmin ediliyor. Bernstein, "Bernardinelli-Bernstein
gerçekten azottan fakirse bu, kuyruklu yıldızın gençliğindeki
konumunun Güneş'e Plüton'dan daha yakın olduğu anlamına gelebilir"
dedi. Bir başka deyişle bu durum kimyasal anlamda Dünya ile
kuyruklu yıldız arasındaki akrabalık ilişkisinin Dünya ile Plüton
arasındakinden daha fazla olduğu anlamına geliyor.
Boşlukları doldurmaya çok yakınız
Mainzer, kuyruklu yıldızın kolayca ısınmayan daha soğuk ve daha
yaşlı iç katmanlarının daha da ilginç olabileceğini belirtti. Zira
bu katmanlar, Güneş Sistemi'miz ortaya çıkmadan önceki gaz ve toz
bulutunun yapısında neler bulunduğunu birebir ortaya koyabilecek
nitelikte. Yani evrimin kimyasal yapısındaki büyük boşlukları
doldurmaya, canlılığı ve canlıları destekleyen gezegenleri anlamaya
bir adım daha yaklaşmış olabiliriz. Bernardinelli-Bernstein
Kuyruklu Yıldızı geleceğe dair böyle büyük vaatlerle geliyor ama bu
keşfin dezavantajları da yok değil. 2031'e kadar geçecek olan süre,
tek bir gök cisminin incelenmesi için oldukça uzun bir zaman gibi
görünüyor. Ancak yeni bir uzay misyonunun çerçevesinin çizilmesi,
fon bulunması, organizasyon yapılması ve misyonun hayata
geçirilmesinin alacağı zaman düşünüldüğünde 10 yıl aslında hiçbir
şey değil. O nedenle Bernardinelli-Bernstein'i incelemek için
halihazırda kullanılmakta olan ya da yakında devreye girmesi
beklenen araçlar dışında çok fazla seçeneğimiz yok gibi
görünüyor.
Jüpiter'i inceleyen NASA buraya da bakmaz mı?
Bernardinelli, bu durumu "Şu an en büyük şansımız büyük
teleskoplar" sözleriyle özetledi. Söz konusu büyük teleskoplar
arasında Bernardinelli ve Bernstein'in şu ana kadar kullanmış
oldukları Şili Atacama Büyük Milimetre/Milimetre Altı Dizisi (ALMA)
Telekopu'nun yanı sıra 2023'te açılması planlanan Vera Rubin
Rasathanesi'nin görüntüleme mekanizmaları da bulunuyor. Bernstein,
NASA'nın bu yılın sonlarına doğru devreye girmesini planladığı
James Webb Uzay Teleskopu'nun da zaman zaman kuyruklu yıldızın
incelenmesi için kullanılabileceğini söyledi. NASA'nın ya da başka
bir uzay ajansının Bernardinelli-Bernstein'i yakalayıp örnekler
alacak bir araştırma aracı geliştirmesi pek olası görünmüyor. Ancak
NASA aynı şeyi Jüpiter'in çevresindeki asteroidlerin incelenmesi
için halihazırda yapıyor, dolayısıyla Bernardinelli-Bernstein için
de benzer bir program başlatılması imkânsız değil. Bir uzay
ajansının Bernardinelli-Bernstein'den bir parça buz koparılmasının
değerini göreceğine ve bir araştırma aracı inşa etmek için gereken
her şeyi yapacağına dair inancını kaybetmeyenlerden biri olan
Mainzer da, "Bence BB yakından ziyaret etmek için harika bir hedef
olacaktır" diye konuştu.
The Daily Beast'te yayımlanan "The Most Monstrous Comet Ever Known
Is Headed Straight for Us" başlıklı haberden derlenmiştir.