Tarihi MGK tutanakları hala devlet sırrı
Abone ol28 Şubat soruşturmasını yürüten savcılığın, kararların alındığı tarihî toplantının tutanak ve ses kayıtlarıyla ilgili talebine, Milli Güvenlik Kurulu’nun olumsuz cevap verdiği ortaya çıktı.
Genel Sekreterlik, “Bu aşamada talebinizin yerine
getirilmesi mümkün görülmemiştir.” diyerek tutanakları
göndermedi.
Refah-Yol hükümetini düşüren 28 Şubat 1997’deki 9 saatlik tarihî
Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısının tutanakları hâlâ merak
konusu. Bu toplantıda ‘irtica ile mücadele’ adı altında alınan
kararlar 18 madde olarak açıklanmıştı. Daha çok askerlerin
konuştuğu ve sivillere çok sert eleştirilerin yöneltildiği
belirtilen toplantının tutanakları ise hâlâ kamuoyuna açıklanmış
değil.
Zaman'ın haberine göre, tutanak muamması, 28 Şubat darbesinin
mahkemece kabul edilen iddianamesinde de yer aldı. İddianamedeki
ifadelere göre Başsavcılık, ‘28 Şubat 1997 tarihinde yapılan MGK
toplantısına ait tutanaklarıyla ses kayıtlarının gönderilmesini’
talep etti. 9 Ekim 2012 tarihli bu yazıya MGK Genel Sekreterliği
Hukuk Müşavirliği hemen ertesi gün cevap verdi. Cevap yazısında,
“MGK ve MGK Genel Sekreterliği Kanunu’nun 10’uncu maddesi
ile CMK’nın 47 ve 125’inci maddeleri uyarınca bu aşamada
talebinizin yerine getirilmesi mümkün görülmemiştir.”
ifadeleri kullanıldı. Zikredilen kanun maddeleri ‘devlet sırrı
niteliğindeki bilgilerle ilgili tanıklık’ ve ‘içeriği devlet sırrı
niteliğindeki belgelerin mahkemece incelenmesi’ne dair hükümler
içeriyor.
İddianamedeki ifadelere göre Başsavcılık, ‘28 Şubat 1997 tarihinde yapılan MGK toplantısına ait tutulan tutanaklar ile ses kayıtlarının gönderilmesini’ talep etti. 9 Ekim 2012 tarihli bu yazıya MGK Genel Sekreterliği Hukuk Müşavirliği hemen ertesi gün cevap verdi. Talebin reddedildiği cevabi yazıda, “MGK ve MGK Genel Sekreterliği Kanunu’nun 10’uncu maddesi ile CMK’nın 47 ve 125’inci maddeleri uyarınca bu aşamada talebinizin yerine getirilmesi mümkün görülmemiştir.” ifadeleri kullanıldı. İddianamede, belge ve bilgi toplamada karşılaşılan bazı engellerden de bahsedildi. 28 Şubat Darbesi’nin illegal faaliyetlerinin merkezi Batı Çalışma Grubu (BÇG) emrinde çalışmış, ayrıca amaç ve hedefleri doğrultusunda faaliyet icra eden kişilerin tespitinde zorluklar yaşandığı aktarıldı. Zorluklar, şöyle sıralandı: “Soruşturma konusu yapılan dönemin üzerinden geçen sürenin uzunluğu, kamu arşivlerinde bulunan belgelerin bir kısmının yasa gereği, bir kısmının yasal imha edilmemesi gerekirken kasten veya ihmal suretiyle imha edilmiş olması, bazı kamu kurumlarının personelini koruma anlayışıyla soruşturma konusu edilen dönemle ilgili belgelerin gönderilmesinde beklenen özeni göstermemesi…”
Buna karşın, soruşturmanın ‘delilden şüpheliye ulaşma’ ilkesi doğrultusunda genişletildiği bildirildi. BÇG ile koordineli çalışan tüm gerçek ve tüzel kişiler, sivil toplum örgütleri, medya grupları, gazeteciler, resmi ve özel kurumların mercek altına alındığı vurgulandı. Yeni iddianamenin habercisi olan ifadeler, iddianameye şöyle geçti: “Halen de çok farklı alanlardan BÇG ile irtibatlı olabilecek şahıslarla ilgili araştırmalarımız devam etmektedir (dönemin mali ve ekonomik analizinin yapılabilmesi için MASAK’tan çalışma yapılması istenmiştir). Soruşturma kapsamında BÇG ile fiilî ve hukukî irtibatı tespit edilip, delillerle ortaya konan asker veya sivil şahıslar hakkında iddianame düzenlemeye devam edilecektir. 28 Şubat BÇG ana soruşturması dosyası halen Cumhuriyet Başsavcı Vekilliğimizin 2011/206 sırasında devam etmektedir.”
Tanklar ‘acil emirle’ yütürüldü
İddianamede tankların Sincan’da yürütülmesiyle ilgili bilgiler
dikkat çekti. ‘Genelkurmay Başkanlığı Ankara -GİZLİ’ antetli Zırhlı
Birlikler Okul ve Eğitim Tümen Komutanlığı’na ait 3 sayfadan oluşan
Barış Ceridesi iddianameye konuldu. Ceridenin içeriğinde ise
detaylar yer aldı. Buna göre, tankların 4 Şubat 07.30’da
yürütülmesi talimatı veriliyor. Gösteri Tatbikat Taburu
Etimesgut-Sincan-Yenikent-Akıncılar istikametinde 18 tank ve
çeşitli askerî araçlar, toplam 209 personelle yola çıkıyor.
Değerlendirme bölümünde şöyle denildi: “Çevik Bir’in
bilgisi dahilinde, Kara Kuvvetleri Komutanı Hikmet Köksal’ın emri
ve K.K. Kurmay Başkanı Doğu Aktulga ve K.K. EDOK Komutanı İzzettin
İyigün’ün talimatları üzerine Sincan’ın işlek caddelerinde
tankların ve zırhlı araçların 4 Şubat’ta yürütülmesi olayının
planlı bir tatbikat ve harekat olmayıp, 3 Şubat akşamı acilen
verilen bir talimat üzerine tanklar yürütülmüş, basın yayın
organlarına da haber verilmiştir. Manşetten verilen haberlerde
tankların ve zırhlı araçların yürütülmesinin hükümete karşı askerî
müdahale hazırlığı olarak değerlendirilmesinin de toplum tarafından
hükümete karşı bir eylem olarak algılandığı, başbakan, başbakan
yardımcısı, bakanlar ve birçok milletvekilinin tankların ve zırhlı
araçların yürütülmesi olayını askerî müdahalenin habercisi olarak
nitelendirdiği anlaşılmıştır.”