Tarhana için AB’nin kapısını çalacaklar
Abone olSahan Restoranlar Zinciri Yönetim Kurulu Başkanı Tahir Tekin Öztan, Antep baklavasının tescillenmesinin büyük bir başarı olduğunu ifade eder...
Sahan Restoranlar Zinciri Yönetim Kurulu Başkanı Tahir Tekin
Öztan, Antep baklavasının tescillenmesinin büyük bir başarı
olduğunu ifade ederek, bu özverili mücadelenin tarhana ve yoğurt
gibi diğer Türk mutfağının dünya mutfağına kazandırdığı değerler
için de verilmesi gerektiğini söyledi.
Başkan Öztan, baklavanın tescil edilmesinin Gaziantep adına çok
güzel bir olay olduğunu belirterek, “Bunun için de Gaziantep Sanayi
Odası Başkanımıza teşekkür ediyorum. Böyle duyarlı
yöneticilerimizin olması bizleri mutlu ediyor. Tabi bu gibi
çalışmalar sadece baklava ile kalmamalı çünkü bizim başka
değerlerimiz de var. Yoğurt Türklerin ve bugün bizim bu yoğurdu
tescil ettiremememiz çok acıdır. Bütün Türkiye bu konuda bir olmalı
ve yoğurdu tescil ettirmemiz lazım. Arkasından tarhanayı tescil
ettirmemiz lazım. Bir tarhana ne kadar önemlidir. Başka bir ülkenin
elinde olsa milli yiyeceği ilan eder. Yani bugün anne sütüne
eşdeğer dünyadaki tek gıda maddesidir tarhana. Biz bunu kendimiz
bile tanıtamıyoruz. Bırakın dünyaya tanıtmayı kendimiz bile
tanıtamıyoruz. Bence önce bunların bölgesel işaretlemesi alınmalı,
ondan sonra da biz dünyada tescil ettirmeliyiz. Yoğurt, tarhana ve
baklava gibi. Buraya gelen bir turiste sorun en çok neyi beğendiniz
diye; şiş kebap, boğaz, balık diyecektir. Yani bunların denildiği
bir yerde biz şiş kebabı kulak arkası ediyoruz. Yarın bir günde
Suudi Arabistan gibi bir Arap ülkesinin birisi de kalkar kebabı
tescil ettirirse hiç şaşırmayalım. Bence buna mahal vermeden biz
kendi değerlerimizi mutlaka tescil ettirmeliyiz” dedi.
Gaziantep mutfağında bulunan yemekleri tescil ettirmek için
Gaziantep Üniversitesi ile sivil toplum örgütleri ile bu işe
öncülük ettiklerini ifade eden Öztan, “30 tane yemeği tescillettik.
Ama inanın bir takım engellerle karşılaştık. Biz kendi şehrimizi
kendi ülkemizi bölgesel işaretlemeye alamıyoruz, engel var.
Nedenlerinden birisi ben Gaziantep usulü lahmacunu tescil için
müracaat ettim. Buna bizim komşu şehrimiz itiraz ediyor. Ben
sebzeli lahmacunu tescil ettiriyorum, o ise soğanlı lahmacunu.
Herkes kendi bölgesinin yemeğini tescil altına alırsa biz Türk
mutfağının envanterini ortaya çıkarmış oluruz. Yani bunu
karıştırmayalım ve birbirimize destek olmalıyız. Eğer ben senin
branşına giriyorsam tamam itiraz edebilirsin ama eğer ben Gaziantep
yöresinin lahmacununu tescil ettiriyorsam bana destek olmanız
lazım. Çiğköfte yine aynı şey ve çiğköfteyi tescil için müracaat
ettiğimizde herkes ayağa kalktı. Ben Gaziantep usulü çiğköfteyi
tescil ettirmek istedim. Başka şehrin çiğköftesine karışmadım. Yani
iyice meselenin köküne inmek lazım. Hep birlikte ele ele vermemiz
lazım ve aksi takdirde gider lahmacunu gider başkası tescil eder.
Yoğurda Yunanistan sahip çıkar diğer bir değerimize başka bir ülke
sahip çıkar biz de seyrederiz. Bence birlikte kenetlenelim. Adil
Konukoğlu gibi Sanayi Odası Başkanımız veya Ticaret Odası
Başkanımız bu konularda önderlik yapabilir. Bu süreçte bize düşecek
ne varsa biz de yapmaya hazırız. Ama lütfen yemeklerimize ve
değerlerimize sahip çıkalım. Çünkü Türkiye’nin tanınması Türk
mutfağından geçer. Amerika’ya baktığımız zaman görürüz, olmayan
tarihi ve mutfağıyla bütün dünyada reklamı yapılıyor. Firmaları
saymamıza gerek yok hepsini biliyoruz. Harika bir mutfağımız var
ama ne yapıyoruz koca bir hiç. Hiç değilse bundan sonra önümüzdeki
nesillere bir şey yapıp verelim de bizi güzel ansınlar” diye
konuştu.
Türk mutfağının dünya mutfağına hediye ettiği değerlerin mutlaka
dünya çapında tescil ettirilmesi gerektiğini belirten Öztan, şöyle
devam etti:
“Bugün bir yoğurdu ele alacak olursak bunu bir başka ülkenin tescil
ettirmesi benim atalarımın kemiklerini sızlatmayacak mı? Düşünün
bir yoğurt bir tarhana dünya mutfağına Türklerin hediye ettiği
şeylerden birkaç tanesidir. Buna da bizim sahip çıkmamız lazımdır.
El ele verelim yoğurdumuza ve tarhanamıza sahip çıkalım. Çünkü
dünya mutfağına hediye edilen Türk mutfağımızdaki tek ürünümüzdür.
Bugün bizim her bölgemizde 7 bölgemizde 7 lezzetimiz var.
Mutfağımız zengin. Onun için herkes her şehir kendi yemeğine kendi
mutfağına sahip çıkmalı. Bölgesel işaretlemeleri yapılmalı ondan
sonra Avrupa Birliği’ne müracaat edilmeli. Bunları tek tek alalım.
Aksi takdirde çok geç olur ve çok pişman oluruz. Üniversiteler
sivil toplum örgütleri hep birlikte çalışırsak başarı kaçınılmaz
olur.”
(İHA)