Yok aslında birbirinden farkımız…
Bulduğumuz en küçük bir fırsatı kendi tarafımıza yontup, karşı
tarafın açıklarını yakaladığımızda provoke etmekte üstümüze
yok…
Daha geçenlerde cahil Müslümanları “yanmaz
kefen” sattıkları için alaya alıp dalga
geçen solcular, Atatürk’ü istismar edip bir kitabı
2.500 liraya satmaktan çekinmediler. Hem de bunu alayişle
yapmaktan geri kalmadılar.
Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu…
Hatırlarsınız 2018 son günlerinde bu sütunlarda milli
piyango kuyruğundaki insanları provoke eden Ahsen
TV muhabirini eleştirmiştim. “Maksat üzüm yemek değil
bağcıyı dövmek” olunca Ahsen TV muhabiri
provokasyonun en alasını yapmaktan geri kalmamış, hatta kendine
vurmaları için vatandaşları tahrik etmişti.
O günlerde benim gibi solcularda haklı olarak bu durumu
eleştirmiş ve Ahsen TV muhabirini
provokatörlük yapmakla suçlamışlardı. Haklılardı
da…
Ancak dün yaşadığımız bir olay yine “bu ne perhiz bu ne
lahana turşusu” nevidendi. Bu kez sahnede Gazeteci
İrfan Değirmenci vardı. Ahsen TV
muhabirine rahmet okuttururcasına vatandaşları provoke
etmekten geri kalmadı.
Hükümet son zamanlarda artan sebze-meyve fiyatlarına bir
önlem olarak Tanzim Satış
mağazaları açtı. Bu uygulama o kadar rağbet gördü
ki vatandaşlar mağazaların önünde uzun kuyruklar
oluşturdu.
Düzen verme ve yoluna koyma maksadı ile vatandaşa dönük yapılan
bu hizmet anlayışını doğru okumak gerek. Tanzim Satış
sayesinde vatandaşlar, sebze ve meyveleri marketlerdeki,
pazardaki fiyatlardan ucuza satın alacak.
Tanzim Satış mağazalarını olumlu karşılayanlar
kadar eleştirenler de var. Eleştiriler hakaret sınırına varmadığı
sürece bir sıkıntı yok. Eleştirebilirsin tabii. Bu
en doğal hak… Buna bir şey dediğimiz yok.
Lakin, Ahsen TV muhabirini milli
piyango kuyruğundaki vatandaşları provoke ettiği için
kınayanlar bu sefer kınadıkları işe kendileri
soyundular.
Eline mikrofon ve kamerayı alan İrfan Değirmenci Tanzim
Satış kuyruğundaki vatandaşlarla gerek soruları gerekse
alaycı yaklaşımları ile provoke etmeye başladı… Yaptığı ve istediği
Ahsen TV muhabirinin yaptığından farklı
değildi…
Sözüm ona senin eline fırsat geçti,
etik olup olmadığına, doğru olup olmadığına bakmaksızın
provokatif haberciliğe soyunuyorsun hemen…
Demezler mi adama;
Sadece vatandaşa hizmet olsun anlayışı ve düşüncesi ile
gerçekleştirilen önlem mahiyetinde ki bu uygulamaya özellikle
seçim öncesi provoke kokan bu sözde gazetecilik aşkı
neden?
Cahil laikleri istismar etmekten başka bir işe yaramamış olan
bir kitap çalışması 2.500 liradan satışa sunulduğunda sabahın erken
saatinde oluşan kuyruğa giderek aynı hassasiyet ile
gazetecilik neden yapılmadı?
15 Temmuz’da aç kalırım endişesi ile
banka kuyruğunda olanlara neden görüntü alınarak röportaj
yapılmadı?
Bu Tanzim Satış noktaları neden bu kadar rahatsızlık
verdi?
Tanzim Satış uygulamasına neden olmuş
zincir market patronlarına giderek “bu kadar
fahiş etiket fiyatları ile neden halka zulüm ediyorsunuz”
diye soruldu mu?
Gezi olaylarında taşkınlık yaparak hain
güçlere yardımcı olan güruhu haberler vasıtası ile
“masum ve ürkek vatandaşlar” olarak gören zihniyet
Tanzim Satış kuyruğunda ki "masum
aile fertlerine" yönelik sözde gazetecilik anlayışı ile
tahrik unsuru oluşturacak soru kalıplarını neden zikreder
ki?
Ben bu kadarı ile iktifa edeyim varın siz soruları çoğaltın…
Sanırım toplum olarak gerginlikten beslenen bir
yapıya büründük. Kavga, hakaret, küfür, alay etme bizim
besin kaynaklarımıza döndü adeta.
Tanzim Satış ve Milli Piyango kuyruğunda ki provokatör
aynı zihniyet maalesef...
Birbirimizin açığını kollar olduk. Yakalayınca
da çakıyoruz…
Oysa kötü olan, çirkin olan her yerde kötü ve çirkindir.
“Benim provokem iyi, senin provoken kötü” anlayışı
bizi hiç de sağlıklı bir yere götürmez.
Bir an önce aklımızı başımıza devşirmeli, birbirimizin
açıklarını kollayıp yakalayınca fırsata çevirmekten
vazgeçmeliyiz.
facebook.com/msbeser
twitter.com/msbeser
instagram.com/msbeser