Tantan, Berna Yılmaz'ı kaçıracaktı!
Abone ol4 büyük gazetenin genel yayın yönetmenlerine bir mektup verildi. Mektupta, Tantan hakkında şok eden şu iddia yer alıyordu: "Tantan, Berna Yılmaz'ı kaçıracaktı."
Mektubun verildiği genel yayın yönetmenlerinden biri de,
Vatan'ın başındaki isim, Tayfun devecioğlu idi. Devecioğlu, o
mektubu kimin gönderdiğini ve içindeki iddiaları haberleştirdi.
İşte o mektup ve Devecioğlu'nun yazısı: Yılmaz bana Tantan'ın Berna
Hanımı kaçırtmaya kalkıştığını anlattı Dün öğle yemeğinde Vepa
Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Vedat Öztarhan ile eşi Deniz
Öztarhan'ın konuğuyduk. Süreyya yatındaki davet dünya kozmetik devi
Estee Lauder'ın Yönetim Kurulu Başkanı Leonard Lauder ve eşi Evelyn
Lauder onuruna verildi. Yemekte benimle birlikte Hürriyet Genel
Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, Sabah Genel Yayın Yönetmeni Ergun
Babahan ve Milliyet Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Y. Yılmaz da
vardı. Yemekteki sohbeti, Vepa ve Estee Lauder'm öyküsünü ekonomi
sayfalarımızda bulabilirsiniz, ben yemeğin bitiminde olan ilginç
bir olayı anlatmak istiyorum. Davet sahiplerinden biri, bir
zamanların en büyük reklam şirketi Cenajans'ın patronu Nail
Keçili'nin kızı Nazlı Keçili'ydi. Nazlı Keçili, Vepa Yönetim Kurulu
Başkanı Vedat Öztarhan'ın büyük oğlu Önder Öztarhan'ın eşi. 2 saat
kadar süren Boğaz gezintisinin ardmdan Süreyya yatı, Çırağan
Oteli'ne yanaşırken, veda faslı sırasında Nazlı Keçili 4 büyük
gazetenin genel yayın müdürlerine birer mektup verdi. Zarfın ön
yüzünde Cenajans Reklamcılık, M. Nail Keçili yazıyordu. Arkasında
ise "Confidential-Gizlidir" damgası vardı. Gazeteye gelip mektubu
okuduğumda şaşkına döndüm. Mektupta 2000 yılının yaz aylarında
başlayan banka operasyonları, dönemin Başbakan Yardımcısı Mesut
Yılmaz ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ı ilgilendiren çok ilginç
iki cümle vardı. Mektubun tam metni aşağıda. Önce mektubu okuyun,
sonra bu gizli mektubu neden yayınladığımızı anlatmaya çalışacağım:
İşte mektup: Değerli dostum, Yaklaşık 3.5 sene önce bir öğle vakti
şu anda bomboş, yeni istikbalini bekleyen Cenajans binasında
televizyonda beyanat veren Tantan Efendi'nin hakkımdaki ithamlarını
şaşkınlıkla seyrettim. İftira etmek buymuş demek... Tansiyonum 25'e
çıktı, beyin damarlarımda bir zedelenme geçirdim ve sonraki
serüveni biliyorsunuz. Yetkisiz olduğunu defalarca avukatlarımın ve
benim ilk sorgulama gününden itibaren belirtmemize rağmen bir savcı
Tantan tazyiki ve taktiği ile beni ilgim, alakam olmayan sebeplerle
itham ederek Ankara'da tutuklattı. Ulucanlar Cezaevi'nde 9.5 ay
yattım. Sonra ben yetkisizmişim dedi ve elindeki bütün evrakları
İstanbul'a gönderdi. İstanbul DGM'ye gelen ısrarlar üzerine ikinci
bir tutuklama verildi. Gerekçeler yine gerçek dışı ve asılsızdı.
Mahkemeleri takip etmektesiniz. Adaletin gerçek biçimde tecellisini
birlikte göreceğiz. Bu siyasi gaddarlığın bana maliyeti itibarıma
ilaveten 20 şirketin batması, yüzlerce insanın işsiz kalması,
sektöre gelen ağır darbe, bazı yazarların bilgisizce ithamlarına
muhatap olmam ve 1999 yılında 100 milyon dolar vergi vermiş ve
dünya listelerine girmiş Cenajans'ın sıradan bir şirket olması
oldu. 1,5 sene hapishanede yatırdılar beni. Aile servetim uçtu
gitti, sağlığımı ciddi olarak kaybettim. Özgürlüğümü kazandığımda
inzivaya çekildim. Sonra bir gün Mesut Bey ile kapıları kapatıp 5
saat taşları ortaya döktük ve anladım ki Mesut Bey kendisinin
ayağına çok bastığımı zannederek, başıma gelen operasyonlar bizzat
onun onayıyla, tamamen siyasi yapılmış. Bana Tantan'la arası
bozulunca bir gece Tantan'ın Berna Hanım 'ı kaçırtmaya kalkışmasına
kadar anlattı. Bunlar tarihe geçecek bilgiler. Simdi ben bugün
itibariyle İstanbul'a yeniden işlerimin başına dönüyorum. Ve her
konuda konuşmaya, çalışmaya, eski dünyamı yakalamaya kararlıyım.
Hodri meydan... Size bizzat duyurmak istedim. Saygılarımla M.Nail
Keçili Neden yayınladık? Bana göre Nail Keçili, bir dönemin
sırlarını aydınlatabilecek işaret fişeğinin fitilini iki cümleyle
ateşledi: "Bir gün Mesut Bey ile kapıları kapatıp 5 saat taşları
ortaya döktük ve anladım ki Mesut Bey kendisinin ayağına çok
bastığımı zannederek, başıma gelen operasyonlar bizzat onun
onayıyla, tamamen siyasi yapılmış. Bana Tantan'la arası bozulunca
bir gece Tantan'ın Berna Hanım'ı kaçırtmaya kalkışmasına kadar
anlattı." Bu cümlelernden sonra "Hodri meydan" diyerek her konuda
konuşmaya hazır olduğununu da söylüyordu. Hemen Keçili'yi aradım ve
VATAN'ın röportaj talebini ilettim. "Şu an İstanbul dışındayım.
Yarın (bugün) sabah İstanbul'da olacağım. Her şeyi anlatmaya
hazırım" cevabını verdi. Bu cevap üzerine mektubun gizliliğinin
kalmadığına karar verdik. Keçili'yle bugün her şeyi konuşacağız.
Keçili ne anlattıysa yarın virgülüne dokunmadan yayınlayacağız.
Sanıyorum bir dönemin sırları açığa çıkacak. Yazı: Tayfun
Devicioğlu Kaynak: Vatan Gazetesi