Tansu Çiller'den 'Ekonomiyi kurtaracaktım izin vermediler' çıkışı
Abone olTansu Çiller son dönemde yeniden siyasete gireceği tartışmalarıyla 90'lı yıllardaki ekonomik kriz defterlerinin açılması üzerine kendisinin ekonomiyi kurtarmak için atacağı adımların koalisyon hükümeti yüzünden engellendiğini söyledi.
Koalisyon hükümetinin Türkiye'yi nasıl etkileyeceğini yorumlayan
eski başbakanlardan Tansu Çiller, “Koalisyonlar, darbelerden
beterdir, boşu boşuna siyasi manşet olsun diye bunu söylemem”
dedi.
Türkiye’de 1993-1996 yılları arasında koalisyon hükümetinin başbakanı olarak görev yapan Tansu Çiller, o dönemde ayrık görüşler nedeniyle yaşananların ekonomiyi ne denli etkilediğini anlattı. A Para'nın düzenlediği Güçlü Türkiye'nin Güçlü Kadınları Zirvesi'nde Siyasette Kadın oturumuna konuk olan Çiller, 6 muhalefet partisinin güçlendirilmiş parlamenter sistem deklarasyonuna ilişkin değerlendirmelerde bulunurken, koalisyon ihtimallerini de değerlendirdi.
“Koalisyon hükümetleri darbelerden beterdir” diyen Çiller, ekonominin, çok partili koalisyonlar döneminde, darbelerin verdiği zarardan daha fazla etkilendiğini örnekleriyle ortaya koydu. Çiller, “Türkiye'nin darbeler döneminde büyümesi yüzde 3.1'dir. Tek parti iktidarları döneminde ise yüzde 6'nın üzerinde. Koalisyonlara geldiğimizde ise sadece 2 koalisyon döneminde biri merhum Süleyman Demirel'in diğeri ise benim ve merhum Necmettin Erbakan'ın başbakanlığındaki koalisyonlar başarılı olmuşuz. Biz yüzde 7.8'i yakalamışız. Bütün bunların ortalaması da yüzde 3.4 oluyor. Darbeler döneminde 3.1, koalisyonlar en başarılarıyla birlikte 3.4. Başarılı koalisyonları da çıkardığımız zaman ortalama yüzde 2.6'dır. Koalisyonlar darbelerden beterdir” şeklinde konuştu.
“40 milyar dolarlık proje engellendi”
Çiller, “Bir koalisyonun başbakanı olmuştum. Bozulan Türkiye'nin
ekonomisini düzeltecek kafamda çok özel bir proje vardı. 40 milyar
dolar kazandıracak bir projeydi. Türkiye'nin borcu 20 milyar dolar
civarındaydı. Büyük bir kriz geliyordu.
O zamanlar telefonlar yeni çıkmıştı. Ben 'telefonun bir kısmını satalım' dedim. Daha sonra zaten herkes PTT'yi satmaya başladı. 40 milyar dolar gibi büyük bir para geldi önümüze, derdim krizi önlemekti. Bu projeyi masanın üzerine koydum, koalisyon hükümeti olarak bunu yapalım diyorum. Bunu koalisyondan bir bakan muhalefetle birlikte o zaman Anayasa Mahkemesi'ne götürdü ve bunu reddettiler.
Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü'ydü. Ona rağmen kendi
partisinden dışişleri bakanı bunu engelledi. Bunu çıkarabilmek için
Meclis'te kaç gece sabahladım ama iptal ettiler. Gerekçe ise
'Türkiye'nin bağımsızlığını tehdit altına almak” dedi.
“PTT'nin T'si 5 milyara satıldı”
Koalisyonlar bittikten sonra PTT'nin T'si 5 milyara yok pahasına
satıldığını ve bu paranın Türkiye’ye yetmediğini belirten Çiller,
“Biz onu o sırada yapsaydık, sadece terör mücadelesinde başarılı
olmayacaktım. Türkiye'nin o krizden 5 Nisan kararlarını yaşamadan
çıkarabilecek, ekonomide sıkıntı duymayacaktık” diye
konuştu.
“Dönemin dışişleri bakanı ‘Bu karar sağa yarardı’
dedi”
Çiller, koalisyondan sonra bahsettiği dönemin dışişleri bakanıyla
arasında gerçekleşen bir diyaloğu anlattı: “Bir gün 'Neden
muhalefetle birlik olup bunu engellediniz' diye sordum. 'Benim size
karşı bir husumetim olmaz. Ben sol bir partinin mensubuyum ama bu
karar bize yaramazdı. Bu karar sağa yarardı.”
AYM süreci
Elde edilen bilgilere göre 1993 yılı Ağustos ayında Ankara
Milletvekili Mümtaz Soysal ve 92 vekil Anayasa Mahkemesi'ne (AYM)
yaptıkları başvuruda 'Yürütmenin durdurulması'nı istemişlerdi.
Dönemin Tansu Çiller - Murat Karayalçın hükümeti, haberleşme
hizmetlerinin bir bölümünün veya tamamının yerli veya yabancı özel
ya da tüzel kişilerce üstlenilmesine olanak veren Kanun Hükmü`nde
Kararneme (KHK) çıkardı. KHK`nin Anayasa`ya aykırı olduğu
gerekçesiyle yürütmesini durduran Anayasa Mahkemesi, 6 Kasım
1993`te de düzenlemenin iptalini kararlaştırdı. Anayasa Mahkemesi
verdiği kararda, Türk Telekom`un yüzde 49`dan fazlasının blok
halinde satışının kamu yararıyla bağdaşmadığını belirtti. O dönem
PTT özelleştirmesi koalisyona takılmasaydı Türkiye ekonomisinin 20
milyar dolarlık iç borcu kapatılmış olacaktı. Çiller’in ifade
ettiği gibi Anayasa Mahkemesi’nin ret kararıyla özelleştirilemeyen
PTT’nin, T’si (Telekom), 2005 yılında yüzde 55 hissesi ile Ojer
Telekomünikasyon A.Ş.'ye devredildi. Devir 6 milyar 550 milyon
dolara gerçekleşti.
“Türk Telekom 2006-2021 tarihleri arasında devlete
toplam 15,6 milyar dolar gelir sağladı”
Köşe yazarı Ali Saydam dün kaleme aldığı yazısında Türk Telekom’un
özelleştirilme bedelinin, halka arzı ve temettü gelirleri de hesaba
katıldığında 2006-2021 tarihleri arasında devlete toplam 15,6
milyar dolar gelir sağladığını belirtti.
Bu 15,6 milyar doların açılımını da değinen Saydam, “Türk
Telekom’un yüzde 55 hissesi, yüzde 20’si peşin ve kalanı 5 yıl vade
(yıllık LIBOR + 2,5 faiz) olmak üzere 6,55 milyar dolar bedel
karşılığı özelleştirilmiş. Ojer Telekomünikasyon A.Ş.’nin hisse
satışına ait bakiyeyi erken ödeyerek borcunun tamamını kapatmasıyla
2005-2007 döneminde devletin kasasına 7,06 milyar dolar girmiş.
Özelleştirmeden sonra, 2008 yılında, devletin Türk Telekom’da kalan
yüzde 45 hissesinden yüzde 15’lik kısmı halka arz etmesiyle
Hazine’ye bu kez de 1,7 milyar dolar nakit girişi olmuş. Türk
Telekom’un temettü gelirleri diğer ortaklar gibi hissesi oranında
Hazine’ye ödenmiş.
Hazine, Türk Telekom’dan 2006-2021 tarihleri arasında toplam 6,9
milyar dolar almış. Bundan sonrası için de TVF’nin, demode bir kamu
kuruluşu gibi, Türk Telekom hisselerinin tamamını ebediyen elinde
tutmayacağını anlıyoruz Nereden mi? TVF’nin ‘varlık sebebi’nden
Bilindiği gibi TVF’nin amacı, bünyesindeki varlıkların değerini en
üst seviyeye çıkarmak, yurt içindeki stratejik yatırımlara sermaye
sağlamak, Türkiye’deki şirketlerden bölgesel ve küresel liderler
çıkmasına destek olmak, finansal piyasaların iyileşmesine katkıda
bulunmak şeklinde tanımlanmaktadır.
Türk Telekom, özelleştirme sonrası önemli bir yapısal dönüşümden
geçmiş ve gelir çeşitlendirmesini tamamlamıştır. Zaten
özelleştirmede hedeflenen en önemli amaçlardan biri de bu yapısal
dönüşümün tamamlanmasıydı. 2005 yılında gelirlerinin yüzde 83’ünü
Sabit Ses kolundan üreten Türk Telekom’un 2021 sonu itibarıyla
satış gelirleri ağırlıklı olarak Mobil (yüzde 34), Sabit Genişbant
(yüzde 31), Sabit Ses (yüzde 8) ve Kurumsal Veri (yüzde 7)
segmentlerinden oluşmuş. Yani, telekom sektörü oyuncuları arasında
gelir ve abone dağılımı bakımından sağlıklı ve güçlü bir
pozisyonundaki yüksek teknoloji şirketine dönüşmüş.”