Tanrı bizi dikkate almadı
Abone olİstanbul'un fethinin tanığı olan tek Bizans tarihçisi Yorgios Sfrancis'in gerçek kitabı Kronikon Mikron Türkiye'de ilk defa yayınlandı.
Bizans saray görevlisi, diplomatı ve tarihçisi olan Yorgios
Sfrancis'in 'Osmanlı Bizans ilişkileri açısından en teferruatlı
eser' olarak kabul edilen Kronikon Mikron'u yani küçük ruzmanesi,
Kitabevi Yayınları tarafından yayınlandı. Çevirisi ve
notlandırılması Levent Kayapınar tarafından yapılan Kronikon
Mikron'un meraklıları için çekiciliğini arttıran bir başka
özelliği, yazarının İstanbul'un fethine Bizans İmparatoru'nun en
yakınında olanlardan biri olarak bizzat şahitlik eden tek Bizanslı
tarihçi olması.
Sfrancis'in otobiyografik nitelikte hatırlatıcı stenograf
notlarından oluşan kitap kronolojik olarak yazılmış. Bir bakıma
Sfrancis'in kişisel günlüğü. Büyük bir kısmında on beşinci
yüzyıldaki halk dili kullanılan kitabın dinsel metinler içeren
bölümlerinde sofistik düzeyde bir Yunanca görülüyor. ayrıca
Türkiye'de metodolojik olarak Yunanca'dan Türkçe'ye orijinal
kaynakla birlikte basılan ilk kitap olma özelliğini de taşıyor.
SAHTE RUZNAME YALAN DOLU
Küçük ruznamenin yayınlanması aslında büyük bir yanlışın
düzeltilmesine de olanak sağlayacak. Çünkü orjinalleri İtalya'da
bulunan Kronikon Mikron yani küçük ruzname ve Kronikon Maius diye
bilinen büyük ruznamenin her ikisinin de Sfrancis'e ait olduğu
düşünülmekteydi. Ancak Profesör İoannis Papadopulos 1931 yılından
itibaren çeşitli dergilerde yayımladığı makaleleri ile Sfrancis'in
büyük ve küçük ruznamesindeki farklılıkları ve çarpıtmaları bilim
alemine duyurarak, büyük ruznamenin 1585 yılında ölen Monemvasia
Metropoliti Macarios Melissenos tarafından yazıldığını ve yazımında
Sfrancis'in küçük ruznamesinin büyük ölçüde kullanıldığını
duyurdu.
1966 yılında her iki eseri de tek bir kitapta toplayarak
yayınlayan meşhur Romen Bizantolog Grecu büyük ruznameye Pseudo-
Phrantzes yani “Sahte Sfrancis” diyerek bu ayrıma dikkat çekti.
Yani yüzyıllardır Sfrancis'e atfedilen büyük ruzname aslında
Melissenos'undu. Böylece içinde, Türkler hakkında ağza alınmayacak
ve çevrilemeyecek kadar ağır hakaretler bulunan büyük ruznamenin
aslında o güne tanık olan Bizanslı bir tarihçi tarafından değil,
İstanbul'un fethinden bir yüzyıl kadar sonra Melissenos tarafından
yazıldığı ortaya çıktı.
TÜRKLER BERAAT ETTİ
Sfrancis her ne kadar eserinde Türkler için taltif edici ve övücü
sözler söylemiyor ise de ailesinin esir edilmesine çocuklarının
öldürülmesine rağmen sadece inançsız ve acımasız kelimelerini
kullanıyor. Sfrancis'in Türkler için hoş sıfatlar kullandığı
pasajlar da bulunuyor. Buradan Sfrancis'in toptan bir kötücül Türk
soyu imajı olmadığını bunun yerine iyi ve kötü Türk tiplemesinin
olduğu görebiliyoruz. Ancak büyük ruzname olayları tamamen farklı
anlatıyor. Sfrancis oğlunun sultanı öldürmeye teşebbüs etmesinden
dolayı öldürüldüğünü söylerken büyük ruznamede bu olay “Emir çocuğa
karşı ahlak dışı eşcinsel bir eylemde bulunma arzusundaydı” şekline
dönüşüyor. Türkiye'de ise bütün bu tartışmalardan habersiz Kronikon
Maius yani büyük ruzname 1949 yılında Türk Tarih Kurumu için
Türkçe'ye çevrilerek yazma eserler bölümüne konuldu. Buradan
yararlanılarak İstanbul'un fethi ile ilgili kısımları “Şehir Düştü!
Bizanslı Tarihçi Francis'den İstanbul'un Fethi” başlığı ile okuduk.
Şimdi ise asıl tarihi okuma fırsatı elde edeceğiz.
"Bizans için çok dua ettik ama Tanrı bizi dikkate
almadı"
İstanbul muhasara edildiğinde Bizansın ne kadar zor ve umutsuz
duruma düştüğünü okuyoruz Sfrancis'in 12 Aralık 1452'ye tarihlediği
notunda. Sırbistan despotunun gizlice para ve adam gönderme imkanı
varken bunu yapmadığı ama Fatih Sultan Mehmet'e pek çok adam ve
para gönderdiğinden yakınıyor. Aynı şekilde Hıristiyanların hiç
birinin, ne Trabzon İmparatorunun, ne Eflak ya da Gürcü
İmparatorluğu'nun yardım için para ya da adam göndermediklerini
söyleyen Sfrancis, Macarların da politika gereği Fatih Sultan
Mehmet'e bir elçi göndererek “Biz İstanbul'la antlaşma yapacağınızı
dikkate alarak sizinle antlaşma yaptık. Aksi halde bunu bozacağız.”
dediklerini ama ne hikmetse bunu Türklerin hücuma geçecekleri hafta
yaptıklarını anlatıyor.
İmparator'un kaçmasının kolay olduğunu ancak hiçbir zaman bunu
düşünmediğini ifade eden Sfrancis'in yazdıklarına göre adam
göndermeleri için Sakız Adasına Galata vasıtasıyla çok paralar
gönderilmiş ancak kimse gelmemiş. Konstantinos Tanrı'ya
Hristiyanları Türklerin esaretinden kurtarması için paralar vererek
rahiplere çok dua ettirmiş, oruç tutmuş ve fakirlere yardım etmiş.
Sfrancis “Fakat tüm bunları Tanrı, hangi günahlar için bilmiyorum
ama, dikkate almadı.” diyor. Sfrancis insanların Konstantinos'un bu
çabalarından haberdar olmadıkları ve ona akıllarına esenleri
söylediklerinden şikayet ediyor. Sfrancis ayrıca İstanbul'un
Türkler tarafından alınışı sırasında dünyadaki Hristiyanların
Bizanslılara hiçbir yardımda bulunmamasını şiddetle eleştiriyor ve
ironiyle Mısır Sultanı'nın İstanbul'un fethedilmesi konusunda
Hristiyanlardan daha çok endişe duyduğunu söylüyor.
Hem diplomat hem de tarihçiydi
Yorgois Sfrancis'in baba tarafından dedeleri Limni adasındandı.
Ailesi 1387 yılından sonra İstanbul'a yerleşti ve Sfrancis 30
Ağustos 1401 tarihinde İstanbul'da doğdu. Babası İmparator II.
Manuil'in sarayında görevli olduğu için iyi bir eğitim alan
Sfrancis on altı yaşındayken II. Manuil Paleologos'un hizmetine
girerek saray kadrosunda yer aldı. Henüz 22 yaşını bitirmeden II.
Murat'a gönderilen elçiler arasındaydı. İmparator Konstantinos'tan
İmparatorun baş muhafızı anlamına gelen protovestiaritis ünvanını
aldı. Defalarca Bizans adına elçilik görevinde bulundu. 29 Mayıs
1453'te İstanbul'un fethi sırasında imparatorluk asker ve
techizatlarının sayımı ve yönlendirilmesiyle görevliydi ve esir
edildi.
1 Eylül 1453'te fidye ile esaretten kurtularak Mora'ya gitti.
Fetih sırasında esir edilen eşi ve hayatta kalan son iki çocuğu
sultan tarafından satın alındı. Aralık 1453 yılında 14 yaşına
gelmiş olan oğlu sultanı öldürme girişiminde bulunduğu gerekçesiyle
öldürüldü. 1 Eylül 1454'te karısını fidye karşılığı kurtardı. 1455
yılının Eylül ayında sultanın sarayında bulunan 14 yaşındaki kızı
Tamar bulaşıcı bir hastalıktan dolayı öldü. Bizansın fethinden
sonra Mora'da Despot Tomas Paleologos'un emrine giren Sfrancis bir
süre sonra buradan ayrılarak eşiyle bir manastırda yaşadı. 1468
yılında yoksulluktan dolayı Grigorios ismiyle keşiş oldu. Kitabı
1477 yılında aniden kesilen Sfrancis'in bu tarihte öldüğü
düşünülüyor. (Emeti Saruhan)