Mucize diyoruz...
Doğaüstü güçler diyoruz...
İnanmak diyoruz...
Mistik güçler devrede diyoruz...
Bir Çek maçı...
Bir de Hırvatistan mücadelesi...
Her ikisinde de sıradışı bir şeyler vardı...
O sıradışılığın adını "mucize, mistik
güçler" koyuyoruz...
İtinayla iki kelimeden kaçınıyoruz...
Dilimiz dönmüyor o kelimelere...
Neler mi?
Tuncay'ın kaleye geçtiğinde gökyüzüne açılan o
elleri...
Uğur Boral'ın penaltı atışları sırasında
dudaklarındaki o mırıltı...
"Allah" demiyoruz...
"Dua" diyemiyoruz...
Dersek ne olur, "anti-laik" oluruz...
"İrticacı" oluruz...
Hiç olmadı "AK Partili" bilemediniz
"Saadet Partili"yizdir...
Fişlenmekten o kadar korkar olmuşuz ki...
O penaltı atışları sırasında ettiğimiz
duaları söylemiyoruz...
O kadar korkar olmuşuz ki;
Semih'in o son saniye golünde "Allahım şükürler
olsun" deyişimizi anlatmıyoruz...
Daha tuhafı...
Zorda kalıp, sıkıştığımızda "dua" ediyoruz
da...
Dualarımız kabul olduğunda buna "mistik
güç" ya da "mucize" adını
veriyoruz....
Kalkıp da;
Mucize değil, "Duaların
kabulü",
Mistik güç değil, "Yaradan"
diyemiyoruz...
Niye bu kadar korkuyoruz "Allah"ın adını
anmaktan?..
Ah pardon!
-"Allah belanı versin..."
-"Allahın cezası" ya da "Allah
kahretsin" demekten kimse çekinmiyor değil mi? Bela
okurken "irticacı" olunmuyor malum...
Neyse bizim yerimize Macarlar atıyor o manşeti;
-"Tanrı onlara yardım ediyor..."
diyorlar...
Tabii bir de futbolcularımız...
Mucize diye nitelenen o gol için Semih ne diyordu;
-"O an topu önümde buldum ve Allah'ın verdiği son güçle
vurdum."
Çek maçını çeviren Nihat ne anlatıyordu;
-"Allahım'a şükürler olsunki istediğim yere gitti
vuruşlarım."
Arda diyor ki;
-"Türk halkının duaları ile
buradayız..."
Bakın futbolcularımız korkmuyor...
İçlerinde o anda hissettiklerini söylüyorlar...
Siz de cesur olun azıcık...
Hadi itiraf edin penaltılarda dua ettiniz değil
mi?
Deyiverin; "Yaradan bize torpil geçiyor"
diye...
Tamam!
Siz Yaradan yerine Tanrı
deyin...
O da kabulümüz...
Yeterki şu "mistik gücün" adını koyun...