Tankın üstüne çıkın kahraman olun
Abone ol28 Şubat döneminde hükümet ile asker arasındaki gerilimi Vatan yazarı Bilal Çetin kaleme aldı.
Vatan yazarı Bilal Çetin'in 28 Şubat'a giden sürecin
ayrıntılarını adım adım anlattığı dizisinin bir bölüm... İşte 28
Şubat'ın en sert diyalogları ve Meral Akşener'e Batı Çalışma
Grubu'nun yaptığı o sert uyarı...
1. ÇİLLER HEMEN DEMİREL'E GİDER: TANKLAR YÜRÜMÜŞ
BİLGİNİZ VAR MI?
4 Şubat 1997 günü tankların yola çıktığı haberinin Ankara'ya ve
hükümete ulaştığı saatlerde Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Tansu Çiller, Çankaya Köşkü'nde Cumhurbaşkanı Demirel ile
görüşüyordu. Çiller, tankların yürüdüğü haberini Çankaya'da
Cumhurbaşkanı Demirel ile yaptığı görüşmeden çıkışında öğreniyor.
Haberi duyar duymaz geri dönüyor ve Cumhurbaşkanı ile yeniden
görüşmek istiyor Çiller. Tam bir şaşkınlık ve panik halinde. Tekrar
Cumhurbaşkanı'nın huzuruna çıktığında 'Sayın Cumhurbaşkanım, şimdi
arkadaşlarım haber verdi. Sincan'da tankçı askerler bir şey
yapıyormuş. Tankları yürütmüşler. Sizin bilginiz var mı? ' diye
soruyor. Demirel'in elbette haberi vardı ve ilk baştan o da
heyecanlanmış, Genelkurmay Başkanı ile konuşmuştu bu konuyu.
Çiller'in yüreğine su serpiyor Cumhurbaşkanı: 'Merak etme, tatbikat
maksatlı bir gösteri yürüyüşü yapıyorlar. Endişe edilecek bir durum
yok... '
2. BAHATTİN YÜCEL'DEN ÇİLLER'E
Askerlerin Sincan mesajını iyi okuyun biraz rahatlayıp çıkıyor, ama
kafası da karışıyor. Bazı bakan ve partililerle Dışişleri
Konutu'nda görüşmeler yapıyor. Bu görüşme sırasında en sert tepki
Turizm Bakanı Bahattin Yücel'den geliyor: 'Sayın Genel Başkanını,
bu tank gösterisi hükümete çok önemli bir mesajdır. Bunu iyi okumak
lazım. Bugünden itibaren Türkiye'de farklı bir süreç başlamıştır.
Bu olayla birlikte hükümetin otoritesi, iktidarı sıfırlanmıştır
asker tarafından. Tabii bunlara hükümet zemin hazırladı. Bu Sincan
Belediyesi'nin yaptığı işler, İstanbul Belediyesi'nin başlattığı
Taksim'e cami tartışmaları falan... Bunlar olacak işler değil.
İçişleri Bakanı'na emir verin bu belediyelere müfettiş göndersin.
En azından DYP kanadı olarak bizim laiklik karşıtı söylem ve
gelişmelere karşı sert tavır aldığımızı gösterin. Ayrıca bu
tankların yürümesi emrini kim verdiyse, Ankara Garnizon Komutanı mı
vermiş kim verdiyse onu bulun, Genelkurmay Başkanı ile de konuşup
emekliye sevk edin. Ancak öyle gösterebilirsiniz iktidar
olduğunuzu... ' DYP Lideri tepkisiz dinliyor Yücel'i. Ardından
Nevzat Ercan'a dönüp sinirli sinirli söyleniyor: 'Turhan Tayan'a
söyleyeceğim Kardeşim emekliye sevk edin bunları diyeceğim... '
3. RIZA AKÇALI'DAN YELTSİN ÖNERİSİ: TANKIN ÜSTÜNE ÇIKIN
KAHRAMAN OLURSUNUZ
Tankların Sincan'dan geçişi, ertesi gün yapılan DYP Genel İdare
Kurulu toplantısının da ana gündemini oluşturuyor. Bazı üyeler
durumun giderek kontrolden çıkmakta olduğunu, bütün Türkiye'nin bir
askeri müdahalenin ayak seslerini duymakta olduğunu, kulislerin ana
konusunu darbe tartışmaların oluşturduğunu dile getiriyorlar.
Erbakan'la bu işin yürümeyeceği bir an önce hükümetten çekilinmesi
gerektiği söyleniyor. Ama Çiller bu tür önerilere kapalı olduğunu
sert bir ifadeyle ortaya koyuyor. Bu arada en ilginç öneri de DYP
Genel Başkan Yardımcısı ve Manisa Milletvekili Rıza Akçalı'dan
geliyor: 'Sayın Başbakanım taviz vermeyin. Sizin gözünüzü
korkutmaya çalışıyorlar. Artık askeri darbeler devri kapandı.
Tanklar yürüyorsa eğer, siz de aynı Yeltsin'in Moskova'da yaptığını
yapın. Çıkın tankın üstüne. Kahraman olursunuz, Türk milleti sizi
bağrına basar... '
4. SON UYARI TAYAN'DAN: LAFTA KAHRAMANLIK YAPANI ÇOK
GÖRDÜK
O ana kadar konuşmaları sessizce dinleyen Milli Savunma Bakanı
Turhan Tayan dayanamıyor: 'Efendim bu olaylar öyle dışardan
göründüğü gibi değil. Türkiye'nin gerçeklerini bilmek lazım.
Türkiye bugüne kadar 27 Mayıs'ı yaşadı, 12 Mart'ı yaşadı, 12
Eylül'ü yaşadı. O günlerde de Sayın Akçalı gibi rijit (sert) laflar
söyleyenler, lafta kahramanlıklar yapanlar vardı. Ama sonra ne
oldu, bu tür lafları edenler de dahil kimse kafasını camdan dışarı
bile çıkaramadı. Böyle duygusal olmaya hiç gerek yok. Biz
gerçeklere bakalım... ' Evet, deneyimli politikacı Turhan Tayan
Milli Savunma Bakanı olarak askerlerin de çok sevip takdir ettiği
bir isimdi. Bazı sohbet toplantılarına katılıyor ve rahatsızlıkları
biliyordu. Hatta birtakım hazırlıklar yapıldığının da farkındaydı,
ama tam olarak neler olup biteceğini de kestiremiyordu. Fakat
durumun gün geçtikçe kötüye gitmekte olduğunun da
farkındaydı...
5. DEMİREL'DEN KARADAYI'DAN RİCASI: BU BÖYLE SÜRMEZ
İTİDALİNİZİ KORUYUN
Tankların yürüdüğü haberi Ankara'da olağanüstü bir fırtına
estiriyor. Haberi duyan Cumhurbaşkanı Demirel, olup biteni birinci
ağızdan öğrenebilmek için hemen Genelkurmay Başkanı Karadayı'yı
arıyor. 'Sincan'da olup bitene sessiz kalamazdık Sayın
Cumhurbaşkanım ' diyor Karadayı Cumhurbaşkanı'na ve devam ediyor:
'Çok rahatsız ve kaygılıyız. Gün geçtikçe azıtıyorlar. Her gün yeni
bir gelişme oluyor. Bu böyle devam edemez... ' Demirel, 'Böyle
devam etmeyecek ' diyor ve ekliyor: 'Normal mecrası içinde gerekeni
hep beraber yapacağız. Sizden ricam itidalinizi korumanızdır. Bu
ayki Milli Güvenlik Kurulu'nda her şeyi konuşuruz. Her türlü
tedbiri de çıkarırız... '
SÖYLEYİN O KADINA YAĞLI KAZIĞA OTURTURUZ
28 Şubat döneminin en sert uyarısı dönemin İçişleri Bakanı Meral
Akşener'e yapılıyor. Askeri bu kadar öfkelendiren şey, Akşener'in
TSK'dan bilgi sızdırmaya çalışması. işte bu 6 yıllık müthiş sırrın
ayrıntıları...
Tankların Sincan'a yürüyüşünü çok geç öğrenebilen Tansu Çiller, bu
tür hareketleri ve olası bir darbe girişimini önceden öğrenebilmek
için plan yapmaya başlıyor. Emniyet Genel Müdürlüğü istihbarat
Dairesi'ni kullanarak TSK'daki hareketliliğin izlenmesi talimatını
veriyor Meral Akşener'e, Çok geçmeden de Batı Çalışma Grabu'nun bir
belgesi Çiller'in önüne geliyor. Çiller müdahalenin yaklaşmakta
olduğunu o gün anlıyor. Ancak bu olumsuz durumu lehine çevirmeyi
planlıyor. 'Erbakan'dan başbakanlığı alabilirsem hem müdahaleyi
önlerim hem de siyaseten çok güçlenirim, Mesut Yılmaz'ı silerim '
diye düşünüyor ve belgeyi aldığı gibi Erbakan'ın odasına giriyor:
'Bu darbe hazırlığıdır. Tek çıkış yolu, başbakanlığı bana
devretmenizdir, Ben bu işi önlerim... ' Erbakan belgeyi görünce
kıpkırmızı oluyor. Çiller'in önerisine net bir yanıt vermiyor ve
ondan aldığı bu belgeyi doğruca Çankaya Köşkü'ne Cumhurbaşkanı
Demirel'e götürüyor. Demirel, 'Bu o manaya gelmez, ben tahkik edip
sizi bilgilendiririm ' diyerek Erbakan'ı sakinleştiriyor. Sonra da
Genelkurmay Başkanı ile yaptığı haftalık görüşmede belgeyi
Karadayı'ya veriyor.
BİRAZ KORKUTALIM
Karadayı bu gelişmeyi Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya ve 2.
Başkan Çevik Bir ile paylaşıyor, Erkaya'dan ilginç bir öneri
geliyor: 'Galiba maksadımıza ulaşıyoruz. Bizim ihtilal yapmak
kararımız yok ama hükümet çevrelerinde bu korku ve kanaatin uyanmış
olması işimizi kolaylaştıracaktır, Bunların çekip gitmelerini
sağlayacak tek yol, bunları korkutmaya devam etmektir...
Genelkurmay ve kuvvet komutanlıkları karargahlarında daha çok ışık
yakalım ve konuşmalarımızın dozunu arttıralım... ' Gülüşüyorlar...
Çevik Bir de böylelikle hükümetin bazı zehir hafiye polis şefleri
kanalıyla kendi çalışmalarını izlemeye çalıştığını öğreniyor.
Önemsiz de olsa Donanma Komutanlığı'ndan bir belgenin sızmış olması
Çevik Bir ve ekibinin canını sıkıyor. Belgeyi sızdırdığı iddia
edilen Onbaşı Kadir Sarmusak yakalanarak hakkında soruşturma
açılıyor.
AKŞENER'E ZEHİR ZEMBEREK UYARI
Bu arada o günlerde yine bazı sivil polislerin genel kurmaydaki
giriş çıkışları, üst rütbeli subayların hareketlerim izlemekte
olduğu fark ediliyor. İç Güvenlikle ilgili olarak yapılan dar
kapsamlı bir koordinasyon toplantısında Genelkurmay 2. Başkanı
Orgeneral Çevik Bir, İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Teoman Ünüsan'a
şunları söylüyor: 'O kadına (İçişleri Bakanı Meral Akşener) söyle,
ayağını denk alsın. Emniyet istihbaratına sahip olsun,
hareketlerine konuşmalarına dikkat etsin. Emniyet istihbaratının
neler çevirdiğini biliyoruz. Söyle o kadına, gelirsek onu ve
avanesini İçişleri Bakanlığı'nın önünde yağlı kazığa oturturuz...
'
AKŞENER KÖŞK'TE...
Teoman Ünüsan, Çevik Bir'in mesajını doğrudan Akşener'e dep ama
Devlet Bakanı Bekir Aksoy'a anlatıyor. Aksoy da Tansu Çiller'e ve
Meral Akşener'e... Meral Akşener, Çevik Bir'in sözlerini duyar
duymaz hemen Cumhurbaşkanı Demirel'den randevu istiyor ve Köşk'e
çıkıyor. Gelen mesajı cumhurbaşkanına anlatıyor ve 'Efendim ben
hemen yarın bir basın toplantısı düzenleyeceğim ve bu olayı
kamuoyuna aktaracağım ' diyor. 'Onu yapma ' diyor Demirel: 'Ben
olayı tahkik ederim, Genelkurmay Başkanı ile görüşürüm. Böyle bir
şey olmaz sen merak etme, ben gerekeni yaparım... ' Bu olay DYP'li
bakan ve milletvekillerindeki paniği biraz daha arttırıyor ve DYP
artık çözülme yoluna giriyor...