Tanju, Fatih Terim'e verdi veriştirdi
Abone olMilli Takımlar'ın başına gelen Fatih Terim'in A Kadrosu'nda Tanju Çolak'a yer vermesi kralı bir hayli kızdırdı. Tanju, Terim'i sert eleştirdi.
Fatih Terim'in başına geldiği Milli Takım'ın teknik kadrosuna
çağrılmayan Tanju Çolak kızgın. Oğuz Çetin'in, Şifo Mehmet'in,
Hami'nin liderlik vasıflarının olmadığını, kendisinin ve Rıdvan
Dilmen'in ise "yönetilmeye hayır" dedikleri için "rüya kadro"ya
çağrılmadıklarını söylüyor. Çolak'a göre "milyon dolarlar
kazandırdığı" Şansal Büyüka ve Can Tanrıyar ise onu işinden
atmış.
* Tanju Çolak şu anda ne yapıyor?
Hiç. Futboldan kopmuş, işadamlığıyla uğraşmaya çalışan bir
sporsever. Bir de Tercüman'da yazıyorum.
* Neden?
Anlamış değilim. İstemiyorlar herhalde. Halkın sevgisi müthiş ama
yönetimlerle aramızda duvar var. İmajımdan mı, söz geçirilmeyecek
biri olduğumdan mı anlayamadım.
* İmajım derken?..
Doğru bildiğim yerde kafamın dikine giderim. Beni kimse
yönetemez.
* Fatih Terim'in seçtiği Milli Takım ekibinde olmamanızın sebebi
sizi kimsenin sizi yönetememesi mi?
Neden sadece Rıdvan'la ikimiz yokuz "rüya kadro"da? Rıdvan da
yönetilmeye hayır der.
* Fatih Terim sözünden çıkmayacakları mı alıyor yanına?
Geleceğin hocalarını yetiştiriyorum diyor, Tanju ve Rıdvan yok.
Olanlara bakıyorum Oğuz Çetin Fenerbahçe'de, Gençlerbirliği'nde
başarısız. Şifo Mehmet'in sadece Malatya'da üç aylık denemesi var.
Hami Mandıralı teknik direktörlük bilmez. Hoca olmanız için
liderlik vasıflarınız olmalı. Terim'in dışında kimsede bu vasıf
yok
* Sizin de teknik adam olarak çok başarılı olduğunuz
söylenemez.
Neden? Genç Milli Takım'da çalıştım. Siirt'i şampiyon yaptım. Zaten
"hazırım" demiyorum ki. Tecrübemi arttırmam gerektiğini söylüyorum.
"Fenerbahçe'ye gel" deseler kabul etmem, deneyimim yok Ben buralara
sıfırdan geldim. İlkokulda geçim sıkıntısı içinde olduğumuz için
köye kazma sallamaya gidiyorduk
Mercedes değil BMW dedim
* Samsun'dayken en büyük üç idealim Galatasaray'da oynamak,
Mercedes sahibi olmak ve Hülya Avşar'la tanışmak demişsiniz. Doğru
mu?
Katiyen değil. Birincisi Galatasaray'da oynamak ikincisi Hülya
Avşar'la olmak, üçüncüsü BMW'ye sahip olmak dedim.
* Ee. O zaman neden "katiyen öyle değil" diyorsunuz?
Mercedes demedim, BMW dedim. Şimdi o hanımefendi evlendi, ben de
evliyim. Neyse gelelim kızgınlığıma. Bir tarafta Tanju Çolak var,
öbür tarafta diğer isimler. Onların futbolculuklarına saygı
duyuyorum ama ilişkileriyle karizmalarıyla hiçbiri üzerime
çıkamadı! Fatih Hoca telefon açıp nezaketen de olsa "gel görüşelim"
deseydi hiç sorun olmazdı. Hiç olmazsa onore edilirdim.
* Samsun'un küçük takımından Avrupa gol krallığına, oradan
hapishaneye... Mercedes hikâyesine nasıl karıştınız?
Karışmadım. Bir araba aldım başıma bunlar geldi. Benden sonra
bakanların başına da aynı iş geldi, kimse ceza almadı.
* Ne kadar cezaevinde kaldınız?
23 ay. Cezaevinden çıkanlar neden tekrar oraya düşüyor biliyor
musunuz? Sabıkalı olduklarından iş bulamıyorlar.
* Adli siciliniz yüzünden futbol hayatınız yasaklanmıştı. Nasıl
izin aldınız?
Cezaevinden çıkınca Show TV'ye girdim. Hem bir televizyon filmine
hayatımı çekiyorlar hem de yorumculuk yapıyorum. Bir gün Show TV
Genel Müdürü Murat Saygı ile oturuyoruz.
* Sabıka kaydınızdan söz ediyorduk.
Oraya geleceğim. Show TV, Şansal Büyüka ve Can Tanrıyar ekibini
Kanal D'den transfer etmek istemiş, olmamış. "Ben yaparım" dedim.
Can Tanrıyar çok iyi arkadaşım. Murat Saygı ile ikisini
buluşturdum, transfer gerçekleşti. O sırada Milliyet'te yazıyorum.
Gazeteden "Ya televizyonda yorumcu ol, ya bizde yaz" dediler.
Arkadaşlarım geldiği için Milliyet'i bıraktım. 15 gün sonra
dostlarım televizyondan çıkışımı verdiler.
* Yani kovuldunuz.
Evet. Ben onlara milyon dolarlar kazandırdım, ilişkilerini
sağladım. Can Tanrıyar, çok önceden arkadaşım, Fenerbahçe'ye
geçmemi sağlayan insan. Aklıma gelir mi? Daha onlar Kanal 6'da
çalışırken Rıdvan'la ikimiz bütün özel haberleri ilk onlara
verirdik. Şansal'ı da, Can'ı da bir numara ben yaptım. Bir de Ali
Şen...
* Bu çok iddialı bir cümle değil mi? Her iki ismin de yıllardır
kariyerleri belli.
İddia ediyorum. Ali Şen'le ben yaptık. Acı bir gerçeği daha
söyleyeyim. Bugün Türkiye'nin en önemli spor kanalı Lig TV 242 gol
attım, altın ayakkabı aldım, sadece bir kez çağrıldım oraya.
* Onları kıracak bir şey yapmış olmayasınız?
Kıracaktım, Ergun Gürsoy engelledi. Gazeteyi kaybetmişim,
televizyondan atılmışım. İki çocuğum, ailem var. Antrenörlük de
yapamıyorum sicilim bozuk diye. Futbol Federasyonu Başkanı Şenes
Erzik'e gittim. O da bana kırgın. Ben ne yaptım? Devletin
bütünlüğünü mü bozdum? Hasbelkader bir araba aldım, cezaevine
girdim. Hapisten çıktıktan sonra Ali Kırca'nın programına çıktım.
"Bir Mustafa Denizli'ye bir de Şenes Erzik'e kırgınım. Bir kez
aramadılar" dedim. Sonra ekledim: "Erzik unutmasın. 1988'de
Monaco'da altın ayakkabı alırken, o Adidas temsilcisi olarak
ayakkabıları taşıyordu."
* Bu lafa alınmıştır herhalde.
Alınmış. Ben Ali Şen için adam öldürürüm. Yılbaşı gecesi on ikiye
on kala cezaevine telefon açıp yılbaşımı kutladı. Neyse, Şenes
Bey'den özür diledim. "Ben mafya mı olayım, yoksa hayatıma normal
mı devam edeyim? Antrenörlük iznini alamazsam sokağa çıkacağım ya
da senin maaşının yarısını alacağım" dedim.
* Hayatını kazanmanın mafya olmaktan başka bir yolu yok mu?
Limon satamam bu yaştan sonra. Memuriyet yapamam sicilim bozuk.
Futboldan başka iş bilmiyorum. Alaattin Çakıcı'dan Sedat Peker'e
kadar hepsi görüştüğüm insanlar. Şimdi ben mecburen iki yoldan
birini tercih edeceğim. "Şenes Abi ben bu ülkeye hizmet etmek
istiyorum" dedim. Başbakan Tansu Çiller'in de onayıyla özel izin
çıkardılar.
* Anladığım kadarıyla Mustafa Denizli ile de aranız iyi değil.
Genç Milli Takım'da Gündüz Tekin Onay'in yanında çalışıyorum. O
zaman beni Yozgatspor istiyor. Denizli de Milli Takım antrenörü.
Gitmeme izin vermedi. Gündüz Abi, "O zaman Tanju'yu yardımcın
olarak al" dedi. Denizli oluru verince Yozgatspor'a hayır dedim.
Ama 20 gün sonra aradığımda "Bu bir ekip işi" diye yanıt verdi.
Sesini yükseltti telefonda. Önce "Şu volümünü düşür" dedim, sonra
da "Dört sene senin yanında çalıştım, gollerimle seni bu duruma
getirdim. O golleri atarken senin ekibinde değil miydim" dedim,
kapattım telefonu yüzüne.
* Allahaşkına herkes mi size karşı?
Bunu ben de kendime soruyorum. Biraz sivriyim. Bana kazık atanlara
yalakalık yapmıyorsam kabahat ben de mi?
Barzani'nin oğlundan teklif geldi
* Barzani'nin oğlunun takımından teknik direktörlük teklifi
almışsınız.
Düşünmedim değil ama konu ben olunca işe siyaseti karıştırıyorlar.
Bu memlekette en çok gol atan ben değil miyim? Peki neden görev
yapmıyorum? Çünkü yalakalık yapmıyorum. Barzani'ye gelince,
Petrol-İş Sendikası Başkanı Münir Ceylan çok sevdiğim bir abim.
Irak'la iş yapıyor. Beni istediklerini söylemişler. Münir Abi
zamanında beni Ankara'da bir partiye götürdü...
* HADEP'e...
Ben siyasetten anlamam. Üç beş arkadaşı partiye çay içmeye
götürmüştü.
* HADEP'ten milletvekili olacağınız yazılmıştı...
Teklif ettiler, kabul etmedim. 4 yıl önce, Murat Karayalçın'la
birleştiklerinde. Anlamıyorum bu işlerden.
* Anlamıyorum diyorsunuz ama Karayalçın ile birleştiklerini
söylüyorsunuz.
O kadarını bilirim. Ama hakikaten siyasetten anlamam. Lisedeyken
bir gün antrenmana giderken Samsun Fuarı'ndan geçiyordum. Meğer
fuarın bir bölümü sağcıların bir bölümü solcularınmış. Biz
solcuların tarafından sağcıların tarafına geçmişiz. Yüz kişi
etrafımızı sardı. Zor kurtuldum. Münir Abi, Barzani'nin oğlunun
teklifini söyledi. "Kararı sen ver" dedi. Bazı abimlerimle konuşup
doğru olmayacağını düşündüm ve kabul etmedim.
* Münir Ceylan ile hapishanede mi tanışmıştınız?
Evet. O, yazdığı için girmişti.
Fenerbahçe'ye ağlayarak gittim
* Galatasaray'dan Fenerbahçe'ye transferiniz de olay olmuştu. O
zaman böyle takım değiştirmelere alışık değildik. "Profesyonelim,
benim için maddiyat önemlidir" demişsiniz.
Demedim. 1991'de transfer döneminde Alp Yalman'la Atlıspor
Kulübü'nde başbaşa görüştük. "Bu takımın kaptanı sensin" dedi. Üç
milyara anlaştık. "Pazartesi günü gel imzanı at" dedi. Pazartesi
günü yönetim kuruluna girdim. İmza atacağımı sanıyorum. "Sana ancak
iki milyar veririz" dedi. Üç gün önceki konuşmamızı hatırlatınca
buz gibi bir sesle "Dün dündür, bugün bugün" yanıtını verdi.
Şaşırdım, "Başkan iki saat süre istiyorum" dedim. "Süresiz
düşünebilirsin" dedi. O arada Fenerbahçe peşimde. Başkan Metin Aşık
dört milyar teklif ediyor. Gitmemek için tanıdığım kim varsa
arıyorum. Akşam sekize doğru Mustafa Denizli'yi buldum. Telefonda
"Benden haber bekle, hiçbir şey imzalama" dedi. 2.5 milyar verseler
razıyım, ama muhatap bulamıyorum. Dokuz buçuğa doğru Yurdaşen
Karahasan geldi. O sırada telefon çaldı. Yurdaşen açtı, karşı
tarafta Metin Aşık. O zaman işin ciddiyetini anladı. Geceyarısı Alp
Yalman'a ulaşabildi. Alp Yalman benimle konuşmadı bile. Yapacak bir
şeyim yoktu. Ağlaya ağlaya Can Tanrıyar'ın evine gittim.
* Can Tanrıyar Fenerbahçe muhabiriydi. O mu aracılık yapıyor?
Evet. Mustafa Denizli de benim yapabileceğim bir şey yok, diye
haber göndermiş. Sabaha karşı dörtte Fenerbahçe'yle mukavele
imzaladım. Ama 14 yıl sonra Galatasaray'ın 100. yılında Ali Sami
Yen'e yeniden çıktığım zaman gösterilen sevgi karşısında tutamadım
kendimi, ağladım. Şuna üzülüyorum. Neden Milli Takım'a alınmıyorum?
Neden birtakım çalıştıramıyorum? Misyonumdan mı, karizmamdan mı
korkuyorlar? Teknik direktörlükte bir gün mutlaka zirveye
çıkacağım.
Röportaj: Eren Aytuğ
Kaynak: www.vatanim.com.tr