Tanımadığımız Meşhurlar
Abone olTevfik Fikret dolma, Şemsettin Sami börek sever, Hüseyin Rahmi yaz kış eldivensiz dışarı çıkmazdı.
Tevfik Fikret'in “kalbimde eşim var” diyerek kimseyi solundan
yürütmediğini, Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın yaz kış eldivensiz dışarı
çıkmadığını, Recaizade Ekrem'in namazını hiç bırakmadığını, Ali
Sami Yen'in babası Şemsettin Sami'nin futbolu çok gereksiz bulup
“bacağını kıracak” diyerek oynamasını istemediğini biliyor
muydunuz?
Tüm bu ilginç ayrıntıları Akşam gazetesinde 1944 yılında
yayınlanmaya başlayan Tanımadığımız Meşhurlar yazı
dizisinden öğreniyoruz. Es'in meşhurların yakınları ile görüşerek
hazırladığı portreleri, toplum hayatında bir yönü ile tanınan şair
yazarların gündelik hayatlarını göz önüne seren önemli birer belge.
Es'in yazı dizisi Selçuk Karakılıç tarafından bir araya toplanarak
kitap halinde Ötüken Yayınları'ndan basıldı. Kitaptaki ünlülerin
ilginç bazı yönlerine göz attık.
HASTALIK KORKUSUYLA EVLENMEDİ
Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın 50 yıl boyunca yaz kış elinde eldivenle
dolaşmasının sebebinin şıklı olduğunu sananlar yanılıyor.
Öldüğünden 100'den fazla eldiveni olan Gürpınar mikrop ve hastalık
korkusu nedeniyle dışarı hep eldiven takarak çıkıyordu. Evine de
iyi tanımadığı kimseler gelirse kapı kollarını elbisesiyle tutarak
açıyordu. Hatta kitaptaki iddialara göre Gürpınarın evlenmeme
sebebi de ırsi hastalıklardan korkması. Gürpınar'ın ilginç bir
hobisi ise tığ ile örgü örmekti. Avrupa'dan örgü modelleri
getirecek kadar örmeyi seven Gürpınar kendine ördüğü renk renk
takkeleri evde giyiyordu.
ESERLERİNİ MUM IŞIĞINDA YAZDI
Ünlü dil bilimcimiz Şemsettin Sami neredeyse evden hiç çıkmadan
çalışıyordu. Sabah erken saatlerde kalkarak mum ışığında çalışan
Şemsettin Sami müsveddelerini bitirip baskıya gönderdikten sonra
tekrar uyuyordu. Büyük oğlu Ali Sami zamanın en iyi futbolcuları
arasında sayılmasına rağmen spora hiç önem vermeyen ve çocuklarının
çok okuyup yazı yazmalarını isteyen Şemsettin Sami oğlunun futbol
tutkusu için “Nedir bu? Çıplak bacaklar yangına giden tulumbacılar
gibi koş dur! Oynamasın şunu, düşüp bacağını kıracak!” diyordu.
Yedi dili çok iyi bilen Şemsettin Sami, dine inanmıyordu ve
softalarla en yakın arkadaşı bile olsa dalga geçiyordu ancak
ölürken son sözü “Allah” oldu.
DOLMA EN SEVDİĞİ YEMEK
Ünlü şairimiz Tevfik Fikret yaz kış buzlu su içerdi. Buzlu
kompostosuz da sofraya oturmazdı. En sevdiği yemek dolmaydı ve bir
aşçının tüm ustalığını dolma üzerinde gösterebileceğini söylerdi.
Tolstoy'u çok sevdiği için onun gömleklerine benzer gömlekler giyen
Fikret, kadınlar için de değişik bir çarşaf modeli tasarlamıştı.
Yaz kış sokağa şemsiyesiz çıkmayan Fikret, şemsiyeyi sevmediği
gözlerden kurtulmak için kullanıyordu. En tiksindiği şey küfür olan
Tevfik Fikret oturdukları kayınpederinin yalısından balıkçıların
küfürleri duyulduğu ve oğlu da duyduğu için taşındı. Tevfik Fikret
arkadaşlarını daima sağ tarafında yürütürdü, sebebini soranlara ise
kalbinin üstünü işaret ederek, “orada Nazime (eşi) var”, derdi.
Fikret'în bünyesi o kadar sağlamdı ki eline aldığı deniz taşlarını
ortasından ikiye kırardı.
RECAİZADE EKREM MEVLEVİYDİ
Recaizade Ekrem Efendi, Muallim Naci ile gazete köşesinden kavga
ediyorlardı. Ancak Recaizade Ekrem hiçbir zaman Muallim Naci'nin
şairliğine bir söz söylememişti. Hatta oğlu Ercüment Ekrem'e
öğrettiği ilk manzume Muallim Naci'nindi. Recaizade Ekrem sabah
erken saatlerde kalktığında çayını eliyle ateşe koyar, sonra
gözlerine faydası olur diye bol bir tutam enfiye çekerdi. Sonra 6-7
kere sakalını sabunlar, ibadetini yapar, yazısına otururdu. Yalı
halkı uyandığında Ekrem Bey yazısını yazmış ve sabah gezintisinden
dönmüş olurdu. Recaizade Ekrem'in Pierre Loti ile şahsi dostlukları
vardı, sık sık Tarabya'da buluşurlardı.
Oğlu Nijad'ın ölümüyle yıkılan üstad, “Dostlarım artık beni
ölmüş bilmeli, beni ziyaret ederlerse bir türbe ziyaret eder gibi
etmeli, bana mektup gönderirlerse Fatiha gönderir gibi göndermeli”
diyordu. Recaizade Ekrem'in bilinmeyen yanlarından biri de ibadet
yönüdür. Namazını hiç bırakmayan üstad bunu çevreye sezdirmezdi.
Ramazan'da orucunu tutar ancak kendisine sigara ikram edilirse “Bir
müddettir başım dönüyor. Sigarayı bıraktım.” diye redderdi.
Sorulunca kimsenin ayıbını yüzüne vurmamak için böyle yaptığını
söylerdi. Kendisi Mevlevi tarikatına mensup olan Recaizade Ekrem
oğlu Ercüment Ekrem'i de bu tarikata intisap ettirmişti. (Emeti
Saruhan)