Tamam mı devam mı?

Twitter'da yaşanan "Tamam-Devam" tartışması bana, Gezi olaylarının yaşandığı günlerini, daha doğrusu o dönemde ortaya çıkan "Gezi Zekalı" tipleri hatırlattı.

Süleyman ÖZIŞIK suleyman@internethaber.com

Twitter'da yaşanan "Tamam-Devam" tartışması bana, Gezi olaylarının yaşandığı günlerini, daha doğrusu o dönemde ortaya çıkan "Gezi Zekalı" tipleri hatırlattı.

Aslına bakarsanız arada hiç fark yok. O günlerde twit atarak hükümeti devireceğini sanan sefiller, şimdi de oturmuş, twitle iktidar değiştiriyor.

O gün, "48 saat daha direnirsek Avrupa Birliği müktesebatı gereği hükümet düşecek" palavrasına inanan saflar, şimdi ise "Tamam" diyerek twitleri katladıklarında hükümetin el değiştireceğine inanıyor. 

Attıkları 3 milyon mesajın etkisine öyle kaptırmışlar ki neredeyse Cumhurbaşkanlığı devir teslim töreninin de twitter üzerinden yapılacağına inanacaklar.

Bakmayın 3 milyon mesaj dediğime...

Sayın Melih Gökçek foyalarını birkaç saat sonra ortaya çıkardı. Atılan 3 milyon twitin sadece 250 bini Türkiye'den atılmış. Geri kalanları yurtdışında devreye soktukları botlar, yani robotlar maharetiyle gönderilmiş.

Brezilya, Afrika, İngiltere, Amerika ve hatta Mikronezya'dan bile atılan mesajlar var.

Neyse, burasını çok önemsemiyorum.

Yıllardır twitter kullanırım. Muhafazakâr kesimin, ya da dindar kesimin twitter'dan pek hazzetmediğini ve kullanmadığını iyi bilirim. Türkiye'yi tanımayan biri twitter'e girse, CHP'yi, HDP'yi ve hatta Fetö'yü iktidardaki parti sanır.

Öylesine güçlüler ki bu mecrada, anlatamam.

Burada yapılan TT çalışmalarını veyahut algı operasyonlarını pek ciddiye almıyorum. Çünkü twitter'in Anadolu'yu yansıtmadığına defalarca şahit oldum.

Yapılan "Tamam" ya da "Devam" kampanyasına bu gözle baktığım için çok önemsemedim. Ancak önemsediğim başka bir şey oldu. 

Atılan bazı twitlerin sahiplerine baktım.

Temel Karamollaoğlu, Muharrem İnce, Meral Akşener, Selahattin Demirtaş, Kemal Kılıçdaroğlu ve HDP...

"Ne sorun var bunda" diyebilirsiniz ki bunu demeye hakkınız var.

Ama gelin listenin devamına bakalım. 

Fetö'nün para kasası Akın İpek ve diğer büyükbaş Fetöcüler... PKK'nın gazetecisi Ahmet Dicle ve diğer PKK sempatizanları... Türkiye ile uzaktan yakından alakası olmayan bazı Türkiye düşmanı Avrupalı siyasetçiler ve Erdoğan'ın kapının önüne koyduğu AK Parti artıkları...

İşte burada bir sorun var!

Eğer Temel Karamollaoğlu, eğer Meral Akşener, eğer Muharrem İnce bunlarla aynı dili kullanıyor, aynı menzile koşuyorsa, burada bir sorun var. 

Yanlış anlaşılmasın, AK Parti ya da Erdoğan için değil, muhalefet bloku için söylüyorum bunu...

Erdoğan'a karşı her türlü siyaseti yürütebilirsiniz. Buna kimsenin laf söyleme hakkı olmaz. Ama eğer arkanıza PKK'yı, Fetö'yü, DHKP-C'yi ve Türkiye düşmanı Avrupalı siyasetçileri alıp saldırırsanız, bu sizin muhaliflikle hainlik arasındaki kırmızı çizgiyi aştığınızı gösterir. 

Ve bu durum size değil, Erdoğan'a yarar!

Erdoğan, "Milletim tamam derse tamam" derken arkanıza aldığınız teröristlerden değil, bu ülke için canını ortaya koyan sadakat sahibi insanlardan bahsetti. O sadakat sahibi insanlar ki üç büyük darbe girişiminde dahi Erdoğan'ı size teslim etmedi.

Gezi'de, 17/25 Aralık'ta ve 15 Temmuz girişiminde Erdoğan'a dokunulmasına izin vermedi.

Yedirmedi!

O milletin Erdoğan'dan şimdi vazgeçeceğine inanıyorsanız, aklınızı yitirmişsiniz demektir. 

Bu millet bir davaya inanır, "Hak davasında yenilgi yoktur, imtihan vardır" inancı taşır. Bu imtihanı da başarıyla geçecekler, hiç endişeniz olmasın.

Geride bıraktığımız üç büyük darbe girişiminde ve 8 seçimde bu millet size bir mesaj verdi. 

"Haklı bir dava uğrunda yenilmek, haksız bir dava yolunda galip gelmekten ve aşağılık insanların oyuncağı olmaktan çok daha onurludur" dedi.

Bu mesajı 24 Haziran gecesi almaya "DEVAM" edeceksiniz.