Talihsiz annenin son satırları
Abone olTüp bebek üçüzlerini doğurup hayata veda eden Ender Zeybekoğlu'ndan geriyi üç çocuk ve bir veda mektubu kaldı. Talihsiz annenin son satırları şöyle:
Üçüzlerini doğururken geçirdiği kanama sonucu komaya
giren Ender anne 50 gün sonra ardında bu veda satırlarını
bıraktı....
Türkiye'nin konuştuğu, tüp bebek üçüzlerini doğurup hayata veda
eden mühendis anne Ender Zeybekoğlu'nun evindeyiz. Onun göremediği
Eyüp, Eray ve Emre bebeklerin evinde...
BİR NÂZIM'IN ŞİİRİ KALDI
Günlüğü önümüzde. Solunum cihazına bağlıyken meramını notlar
yazarak anlatabildiği kağıt parçaları da. Ve bir de defterine
geçirdiği Nâzım'ın Hayata Dair şiiri...
BİR DE VASİYET SATIRLARI
Günlüğün son sayfasında zorlukla yazabildiği, annesine,
kayınvalidesine, görümcesine ve tabii eşi Oktay'a bırakılmış
vasiyet satırları var: "Çocuklarım size emanet..."
Annenin acı vedası
Tüp bebek yöntemiyle üçüz doğurduktan sonra 50 gün can çekişen
Ender Hanım hasta yatağında yazdığı günlüklerinde "Kuzucuklarıma
iyi bakın" diye vasiyet etti.
Diyelim ki hastayız. Hem de ağır.Yani hiç kalkmamak ihtimali de var
mermer masadan. Mümkün değilse de duymamak biraz erken gitmenin
kederini. Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşanacak." Bir anne birkaç gün
önce doğurduğu üç nur topu gibi erkek bebeğini görmek için hasta
yatağında beklerken günlüğüne bu dizeleri yazıyordu, Nazım
Hikmet'in "Hayata Dair" adlı şiirinden. Bu günlüğü yazmaya
başladığında yoğun bakımdaydı makine mühendisi Ender Zeybekoğlu
(32). Eray, Eyüp ve Emre'yi doğururken vücudunda kanama başlamıştı.
Kanama durmayınca da onu acılar içinde son yolculuğuna çıkacağı
yoğun bakıma almışlardı. O da belki kendine nefes veren makinelerin
sesini daha az duymak, belki de arkasında son bir anı bırakmak
istedi. Hem göremediği bebekleri, hem de eşi için bir günlük tuttu.
5'inci kez denediği tüp bebek yöntemi ile sonunda bebek sahibi
olduğu halde bebeklerini bir kez bile kollarına alamayan talihsiz
kadın 50 gün yoğun bakımda savaş verdi. Ancak bu korkunç günlerin
sadece 20 günü günlüklerinde yer aldı. Geriye kalan 30 günü genç
kadın komada geçirdi.
SON VASİYET
Yazabildiği sayfalara kimi gün "Canım ailem. Annemler, babamlar ve
teyzem. Bugün kendimi daha iyi hissediyorum" diyerek, kimi gün ise
acılarını anlatarak başladı. 20'nci güne geldiğinde artık bilinci
kapanmak üzereydi. Belki bunun farkına varmış olacak ki "Emre, Eray
ve Eyüp için nefes alıyorum. Çocuklarım sizlere emanet" diye
başlayan satırları karaladı. Ender Hanım'ın bir küçük notu da
görümcesi Jülide Başarıcı içindi; "Kuzucuklarıma iyi bak, onları
kimseye muhtaç etme ablacığım..."
Talihsiz kadının durumu giderek ağırlaştı. 8 yıllık eşi ve
meslektaşı Oktay Zeybekoğlu, onu İstanbul'da Amerikan Hastanesi'ne
kaldırdı. Burada üst üste sekiz kez ameliyat oldu. Her ameliyattan
sonra başka bir organı kanıyordu. 3 Mayıs 2005 ise Ender Hanım'ın
32yıllık yaşamının son günü oldu.
ANNE OLMAK İSTİYORDU
Bu erken vedanın ardından dün Zeybekoğlu ailesinin evinde acı
vardı. Eşi Oktay Zeybekoğlu, "Ender için anne olmak hayatta en
fazla istediği şeydi" diye anlattı bebek tutkularını. Doktorları
Aret Kamar'in hamile haberini verdiği gün oturup birlikte
ağladıklarını söyledi. Oktay Bey, eşinin hamilelik sürecini şöyle
anlattı; "Beşinci ayda bir kanama geçirdiği için hamileliğinin
büyük bölümünü yatarak geçirmek zorunda kaldı. Çeşitli ilaçlar
aldı. Ancak 28 Şubat'ta tahlillerde bir gariplik vardı, vücudu
giderek şişiyordu, doğumun 14 Mart'ta yapılmasına doktor karar
verdi. Ender 13 Mart'ta aniden fenalaştı, doktora telefon ettik 'bu
durum artık benden çıktı Pamukkale Üniversitesi'ne kaldırın dedi'"
Hellp sendromunun adını da ilk kez o zaman duydular. Bebeklerinin
alınmasından iki gün sonra genç annenin kalbi durdu, elektro şokla
hayata döndürüldü. Yoğun bakımda kan verilen ve bilinci yerine
gelen Ender Hanım bir defter isteyerek notlar yazmaya başladı. Genç
kadının hayatı boyunca istediği minik bebekleri için büyük bir
yaşam savaşı verdiğini anlatan gözü yaşlı eşi, "Artık bebeklerimin
hem annesiyim, hem babasıyım" diyor. Eşinin bıraktığı notları
okuyup, bir gün bunları bebekleri ile paylaşacağını anlatıyor.
Hayatında ilk kez duyduğu bir hastalık olan 'hellp sendromu'
nedeniyle gencecik eşini toprağa vermek zorunda kaldığını anlatan
Zeybekoğlu, "Ben onun öldüğüne bir türlü inanamıyorum" diyor.
Zeybekoğlu riskten kendilerini haberdar etmeyen, gerekli müdahalede
bulunmayan doktorları Aret Kamar'e de dava açmaya hazırlanıyor.
HAMİLELER DİKKAT
Elinde eşinin günlüğü, kucağında bebekleri ile göz yaşı döken Oktay
Zeybekoğlu, "yaşadığımız o kadar büyük bir acı ki tüm anne
adaylarını dikkatli olmaya çağırıyorum. Özellikle de ben şimdi
yedizlerin annesi için üzülüyorum. Bizim içimiz yandı, onlar
riskleri öğrenip tedbirlerini alsınlar" diyor.
HABER: ESRA TÜZÜN
KAYNAK: