Bir insanın 40'ından sonra ünlü bir oyuncu olması ya da tam şöhretinin doruğundayken aniden bir karar verip bambaşka bir mesleğe yönelmesi çok sık rastlanan durumlar değil. Ama bunu yapan yani 40'ından hatta 50'sinden sonra oyuncu olan ya da 30'undan sonra ekrandaki kariyerine nokta koyup hukuk fakültesini bitirenler bile var. İşte, kaç yaşında olduklarına bakmadan hayatlarının sürprizini kendileri yaratanlar. Milyonlarca seyirci onu Fatmagül'ün Suçu Ne adlı dizide ilk gördüğünde rolüne o kadar yakıştırdı ki, sanki yılların deneyimli oyuncusu gibi görünüyordu Esra Dermancıoğlu. Göğüs dekoltesinden vazgeçmeyen, kaderin kötü bir cilvesi sonucu yarım akıllı Rahmi Ketenci ile evlenen Mukaddes Yenge sanki oun sanat geçmişinde can verdiği yüzlerce karakterden biri gibiydi. Oysa gerçek hiç de öyle değildi. Zaten ekran karşısında Mukaddes Yenge'nin yaptığı kötülüklere kızarak izleyenler de durumu öğrenince çok şaşırdı: KÖtü bir karakteri bu kadar başarıyla oynayan Dermancıoğlu 40'ından sonra oyuncu olmuştu Çocukluğundan beri hep oyuncu olmak isteyen Esra Dermancıoğlu, bu hayalini gerçekleştirmek için uzun bir süre beklemek zorunda kalmış. Bu arada evlenip çocuk sahibi olunca da bu hayalini biraz daha ertelemiş. Ama bir gün bir grup arkadaşıyla gittiği bir doğum günü partisi onun için dönüm noktası olmuş. O toplantıda herkes birbirine aslında hayatını nasıl şekillendirmek istediğini sormuş. Dermancıoğlu da hiç düşünmeden: "Hep oyuncu olmak isterdim" diyerek katılmış bu oyuna. O doğum gününde bulunan Avrupa Yakası'nın senaristi ve oyuncusu Gülse Birsel'den gelmiş ilk teklif. Tek bölümlük bu rol Esra Dermancıoğlu için oyunculuk serüveninin başlanğıcı olmuş. O sıralarda 30'lu yaşlarının sonlarına yaklaşıyormuş Dermancıoğlu. Demet Akbağ’ın “Sen Harikasın” dizisinde konuk oyunculuk, “Moral Bozukluğu ve 31” adlı filmde kısa bir rol, workshop’lar, cast ajansları derken hep oyunculuğun dikenli yollarını tırmanmış Dermancıoğlu. "40'ından sonra oyuncu mu olacaksın" diye onu eleştirenler "dram değil komedi oyna" diye yol göstermeye çalışanlar da bir yandan. O sırada evli oludğu eşi de Dermancıoğlu'nun bu merakından pek hoşlanmamış. Sonunda bir arkadaşının da yardımıyla evde kurulan bir sette farklı odalarda değişik kostümlerle çekim yapmışlar. Başka başka karakterleri canlandıran Dermancıoğlu hazırladığı bu CD'yi Ay Yapım'a yollamış. Defalarca seçmelere katılan Dermancıoğlu sonunda Mukaddes Yenge rolünü de almış. Oyunculuk serüvenine başlamadan önce de eşinden boşanmış ve yeni bir hayata adım atmış. Dizide kazandığı başarıya ve sergilediği inandırıcılığa bakılırsa Dermancıoğlu'nun geç başladığı oyunculuk yaşamı uzun süre devam edecek gibi görünüyor. Hande Yener de geç yakaladığı şöhret basamaklarını beklenmeyecek kadar hızlı tırmananlardan. Aslında hep şarkıcı olma hayali varmış Yener'in. ama genç yaşta yaptığı evlilik, hemen çocuk sahibi olması gibi hayat koşulları yüzünden bunu ertelemek zorunda kalmış. Sonunda kaderine razı olup tezgahtarlık yapmaya başlamış Yener. Ama bir gün çalıştığı mağazaya Hülya Avşar'ın girmesi onun da kaderini değiştirdi. Sonra da Sezen Aksu gördü ondaki cevheri. Hande Yener ilk albümünü çıkardığında 30'lu yaşlarının başındaydı. Hızlı bir yükselişe geçti. Zaman içinde pop müzikten elektronik müziğe yöneldi. Şarkılarıyla ve giysileriyle alışıldık olana meydan okumayı sürdürdü. Hande Yener bugün Türkiye'nin albümleri en çok satan şarkıcılarından biri. Yıllar önce Türkiye'nin çok konuşulan TV ve radyo sunucularından biriydi Jale Şengün... Lise yıllarında gazetecliğe başlamış ardından Marmara Basın Yayın Yüksekokulu'nu bitirmişti. TV ekranının ardından Türkiye'de birbiri ardına özel radyoların açıldığı ve insanların hayatında yeniden yer etmeye başladığı dönemde de sesiyle milyonların hayatına girdi Şengün. Ama sonra aniden bir değişiklik yaptı... Hukuk fakültesine girmeye karar verdi. O sırda 33 yaşındaydı Jale Şengün. Yıllar sonra da İstanbul barosuna kayıtlı bir avukat olarak cübbesini giydi. Şengün Hukuk Fakültesi'ni bitirdikten sonra yeniden radyoculuğa döndü. Bu bıyıklı genç adam bir çok kişiye tanıdık gelmeyecek kuşkusuz.. Ama son bir kaç yıldır hem Türkiye'de hem de dünyada bir çok kişi onu filmlerde izliyor. Ercan Kesal aslında bir doktor ve aynı zamanda Özel okmeydanı Hastanesi'nin de kurucusu. Yani hastaları zaten onu tanıyordu. Ama, Kesal'ın Cannes Film Festivali'nin ünlü kırmızı halısında yürümesi de sinemaseverlerin onu tanıması da doktorluğu değil aktörlüğü sayesinde oldu. Özellikle Nuri Bilge Ceylan'ın filmlerinden hatırlayacağımız Nazan Kırılmış Kesal'ın eşi olan Ercan Kesal, aynı zamanda bir oyuncu. 1959 doğumlu Kesal, ilk başrolünü üstlendiği Üç Maymun'da oynadığında neredeyse 50 yaşındaydı. Daha sonra da Vavien, Albatrosun Yolculuğu gibi filmlerde oynayan Kesal, aynı zamanda senaryo da yazıyor. Kesal'ın ilk oyunculuk deneyimini yine Nuri Bilge Ceylan'ın yönettiği Uzak ile yaptığını da hatırlatalım. Gülnihal Demir, yıllar önce 48 yaşındayken bankacılıktan emekli olduğunda bir gün oyuncu olacağı içine doğmuş aslında. Ara sıra göz attığı Çocuklar Duymasın dizisini izlerken "Bir gün ben de bu dizide oynayacağım" diye geçirmiş aklından. 1953 doğumlu olan Gülnihal Demir, biraz da merakı yüzünden oyuncu olmuş. Bir gün "dizi seti nasıl olur" diye meraklanıp Büyük Yalan'ın setine gitmiş. Orada Demir'den bir ağıt yakması istenmiş. O kadar başarılı olmuş ki bu işte tüm set ağlamış. O ağlatan ağıt da 50 yaşından sonra onun kaderini değiştirmiş. Ardından 2006'da Dondurmam Gaymak filminde oynamış.. Şu sıralar Çocuklar Duymasın'ın kadrosunda yer alıyor.. Dizide kocasıyla kültür çatışması yaşayan entelektüel Gülfidan karakterini canlandırıyor. Şöhret bazılarının kapısını çok genç yaşta çalar. Ama bazıları için de ona ulaşmak zaman gerektirir. Ya da kimi zaman sinema ya da tiyatro dünyasının ustalarını belli bir kesim hep tanır da daha geniş kitlelere ulaşmaları için çok izlenen bir TV dizisinde rol almaları gerekir.. İşte kimine şöhret kapısı geç açılan kimi de aslında yetenekleri ve tecrübeleriyle hep orada olup da geç keşfedilen yıldızlar. Şöhreti 30'undan ya da 40'ından sonra bulanlar. 1962 doğumlu Aslan da deneyimli bir oyuncu aslında. Konservatuar mezunu olan Aslan; İzmir ve Ankara Devlet Tiyatrosu'nda yıllarda sahne tozu yuttu. Ardından o da Ankara Devlet Tiyatrosu sanatçılarının rol aldığı Ferhunde Hanımlar adlı dizide oynadı.. Ardından En Son Babalar Duyar, Kınalı Kar gibi dizilerde rol aldı.. Ama asıl büyük patlamasını 40 yaşını geçtikten sonra rol aldığı ilk sinema filmi Üç Maymun'la yaptı.. Nuri Bilge Ceylan'ın yönettiği film Cannes Film Festivali'ne katıldı.. Aslan üzerinde kahverengi tuvaletiyle kırmızı halıya adım attığı anda tüm dünya medyasıyla birlikte Türkiye de bu deneyimli ve yetenekli oyuncuyu yeniden keşfetti.. Hatta Hatice Aslan, festivalin ardından öyle büyük sükse yaptı ki o sıralarda oynadığı Düğün Şarkıcısı adlı dizide aldığı ücreti ikiye katladığı da konuşuldu