Talabani'den çarpıcı açıklamalar
Abone olKürdistan Yurtseverler Birliği lideri Celal Talabani, Ankara ziyareti öncesi Milliyet Gazetesi yazarı Hasan Cemal'e ilginç açıklamalarda bulundu.
Kürdistan Yurtseverler Birliği lideri Celal Talabani, bu ay
başında Irak Geçici Yönetim Konseyi Başkanlığı görevini üstlenmiş
durumda. Bu sıfatıyla ilk yurtdışı gezisini gelecek hafta Ankara'ya
yapması bekleniyor. Talabani'nin heyeti kalabalık olacak: 25
kişilik Irak Geçici Yönetimi'nden 10 üye ve 7 bakan... Talabani
sohbetimiz sırasında, Ankara ziyareti için büyük bir heyet
oluşturduğunu, Amerikalıların da bundan kaldığını biraz da ince bir
alayla belirtti. Ankara ziyaretini önemsiyor Talabani. Geçici
Yönetim Konseyi binasında geçen cumartesi günü öğleden sonra
Milliyet'e yaptığı özel açıklamalarda Türkiye'ye dönük mesajlarını
özellikle beş nokta halinde belirtti Talabani: (1) "Yeni Irak
Türkiye'nin dostudur ve öyle kalacaktır." (2) "Irak'ta Türk askeri
varlığına karşı çıkmak kesinlikle Türkiye'ye karşı bir tutum
anlamına gelmez. Çünkü Irak'ta istikrarın, Irak'ta güvenliğin
sağlanması, Iraklıların işidir." (Talabani sohbetimiz sırasında,
Türkiye'nin asker göndermekten vazgeçmesinin olumlu bir adım
olduğunu belirtirken, "Türk askeri Irak'a gelse ne mi olacaktı?
Amerikan askerlerinin yerine onlar ölecekti" demekle yetindi).
Ankara'daki dostlarımız (3) "Yeni Irak olarak Türkiye'yle siyasal,
ekonomik, ticari, kültürel ve güvenlik alanlarında ilişki ve
işbirliğini geliştireceğiz. Bu arada güvenlik konusunun altını
özellikle çizmek istiyorum." (4) "Ankara'daki dostlarımız
söylentilere, spekülasyonlara kulak vermesinler. Bir şey olduğunda,
herhangi bir yanlış anlamaya meydan vermemek için bir araya
gelelim, oturup birinci elden konuşalım." (5) "KADEK ve PKK'nın
varlığı konusuna gelince... Irak topraklarında Iraklı olmayan
militan güçlerin (İngilizce 'militia forces' deyimini kullanıyor -
HC) silah bırakmalarını ya da silahlarını bırakarak kendi
ülkelerine dönmelerini istiyoruz. Biz, Irak topraklarının hiçbir
güç tarafından komşu ülkelere karşı kullanılmasına izin
vermeyeceğiz. PKK - KADEK çerçevesinde Amerika'nın kararlılığını da
biliyoruz." Geçici Yönetim Konseyi Başkanı Talabani, Irak'ta
saldırıların, güvenlik konusunun fazla abartılmaması gerektiğine
inanıyor. Irak'ın yüzde 90'ında genel akışın normal ve sakin
gittiğini belirtiyor. 88 bölgenin 80'i güvenli Söylediklerinin
özeti şöyle: "Örneğin, Bağdat kendi içinde 88 idari birimden
oluşuyor. Bu bölgelerden bugün 80'i sakin ve güvenlikli. Bu seksen
bölgede hiçbir olay yaşanmıyor. Karışıklık sadece 8'inde var. Tam
kontrol edilemiyor. Onun da üstesinden zamanla gelinecek."
Bağdat'ta son sekiz gündür toplumun değişik kesimlerinden birçok
kişiye yönelttiğim soruyu yineliyorum: "Irak, Amerika'nın yeni
Vietnam'ı olmaya mı aday?" Celal Talabani gülüyor. Yaşananları,
saldırıları elbette önemsediklerini, ama yeni Vietnam beklentisi
içinde olanların düş kırıklığına uğrayacaklarını belirtiyor.
Şunları söylüyor: "Irak'ın kuzeyi sakin ve güvenlikli... Güneyi,
sakin ve güvenlikli... Doğusu, sakin ve güvenlikli... Bağdat'ın 88
biriminden 80'i sakin ve güvenlikli... Bir tek 'Sünni üçgen'
dediğimiz yer karışık, o kadar. Bu arada hayat devam ediyor ve
hızla normalleşiyor. Basın serbest, televizyon serbest. Okullar,
üniversiteler açık. Çarşı, alışveriş canlı. Orta sınıfı oluşturan
öğretim üyelerinin, öğretmenlerin, polislerin, yargıçların, devlet
memurlarının, doktorların maaşları on kata yakın artırıldı.
Bardağın yarısı değil, çok büyük tarafı dolu vaziyette...
Zorluklara bakarken, buna da dikkat etmek lazım." Baasçı unsurlar
sızıyor Çareyle ilgili söyledikleri şöyle: "Bize, Iraklılara daha
çok yetki ve sorumluluk devrini hızlandırmak şart. Irak polisinin
sayısını daha büyük hızla artırırken, daha iyi eğitim ve donanım
vermek gerekiyor. Bir başka çok önemli nokta var. Yeni Irak
polisine de eski Baasçı unsurlardan sızmalar var. Bunlar mutlaka
temizlenmeli. Biz Iraklılar bu işleri tam olarak üstlendik mi, en
çok üçle altı ay arasında kontrolü sağlarız." Talabani ve yakın
çevresine göre, Amerikalılar dünyanın bu bölgesinde asayiş işinin
nasıl sağlanacağına tam akıl erdiremiyorlar. Irak insanının
kültürel yapısıyla aşina olmadıklarından, bazen sanki New
York'taymış, San Francisco'daymış gibi davranıyorlarmış. ABD'nin
yanlışları Talabani ve yakın çevresinden edindiğim izlenimlere
göre, Amerika'nın Saddam Hüseyin'in devrilmesinden bu yana yapmış
oldukları bazı yanlışlar şöyle özetleniyor: (1) Saddam'ın
devrilmesinden hemen sonra doğru dürüst hiçbir tutuklama
yapılmaması. (2) Ordunun, polisin, muhaberatın, partinin olduğu
gibi lağvedilip hepsinin işsiz olarak sokağın ortasına konması. (3)
Yağmanın engellenmemesi... Dışişleri olsun, İçişleri olsun,
devletin bütün kilit bakanlıklarının da olduğu gibi her şeyiyle,
arşivleriyle vesaire yağmalanması... Böylece yalnız rejimin değil,
devletin de çöküşüyle nerede ise kör, dilsiz ve sağır hale
gelinmesi. (4) Paul Bremer'ın gelişinden sonra çok zaman
kaybedilmesi. (5) Savaş sonrası planlamasının yetersizliği.
Amerikalıların kendi güçlerine fazla inanmaları ve "Biz her şeyi
yaparız, her şeye muktediriz" havası. Yanlışlardan bazı derslerin
çıkarılması sürecine Amerika'nın girdiği bu arada belirtiliyor. ABD
kuklası değiliz Talabani, Irak Geçici Yönetim Konseyi'nin
kesinlikle Amerikan kuklası olmadığını sözlerine ekliyor. Ve
kendilerini bekleyen konuyu hiç saklamıyor: Yeni anayasa Bu konunun
ayrıntısına girmeden önce ilgili bütün tarafların, yani Şiilerin,
Kürtlerin, Sünnilerin, Türkmenlerin, Hıristiyanların önce oturup
beş konuda uzlaşmaya varmaları gerektiğini söylüyor: (1)
Demokrasi... (2) Siyasal sistem... (3) Federasyon modeli...(4) Din
ve devlet ilişkileri... (5) Kadın hakları... Özellikle son üç
noktada uzlaşmanın kolay olmayacağını, büyük gümbürtüler
kopabileceğini, daha şimdiden bunun sinyallerinin geldiğini, dikkat
edilmezse, Irak'ın kaosa düşerek bölünebileceğini söyleyince
Talabani gülüyor: "Irak baştan yanlış kuruldu. Ben hep söylerim.
Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşü, tarihin büyük bir hatasıdır
diye..." KAYNAK: MİLLİYET