Taksim'de kötü şeyler oluyor...

Siz bu satırları okurken birileri Pazar günü Taksim'de toplanmanın planlarını yapıyor.

Süleyman ÖZIŞIK suleyman@internethaber.com

"Gezi parkı" bahanesiyle başlayan, masum çevreci eylemcileri alet ederek "Diktatör Erdoğan'ı devireceğiz" hezeyanlarıyla devam eden sanatçı destekli oyun belli oldu ki epey süre sergilenmeye devam edilecek.

Siz bu satırları okurken birileri Pazar günü Taksim'de toplanmanın planlarını yapıyor. Amaçları, "Seni havaalanında yüz bin kişi karşıladı ama bak biz burada 1 milyon veyahut 3 milyon kişiyiz" demek.

Polis meydandan çekilmesine rağmen, Erdoğan siyasi dille bir değil, üç kez özür dilemesine rağmen inatlaşma sürüyor anlayacağınız.

Buradan günlerdir bunun bir oyun olduğunu haykırıyoruz ama karşılığında sadece küfür yiyoruz. Tek suçumuz, demokratik eylem adı altında başlatılan bu şeytani oyuna destek vermemek, Erdoğan'ı onlarla birlikte devirmeye çalışmamak.

Hem Erdoğan'a "diktatör" diyorlar, hem de "Derhal 3 kentin valisinin kellesini bize ver" diyerek Erdoğan'dan diktatörlük yapmasını istiyorlar.

Hem "Erdoğan dayatma yapıyor" diyorlar, hem dayatmanın daniskasını yapıyor, dedikleri olmuyor diye yüzlerce araç, ev parti binası yakıyor, yüzlerce işyerini yağmalıyorlar.

Hem sınırsız özgürlük diyorlar, hem kendileri gibi düşünmeyenleri evlerine hapsediyor, dışarı çıkma şansı bile tanımıyorlar.

Hem bankaların adeta kendilerini haraca bağlamasından şikayet ediyorlar, hem "Benim vatandaşımın geç ödediği borcuna faiz uygularken TEFE ve TÜFE oranlarının üstüne çıkmayacaksın" diyen Erdoğan'a küfrediyorlar.

Hem, "Erdoğan PKK ile pazarlık yapan bir vatan hainidir" diyorlar, hem APO posteriyle Taksim'e gelen PKK'lılarla omuz omuza verip terörist dedikleri polisleri kovalıyorlar.

Hem "3. Köprü'ye Yavuz Sultan Selim adı verilemez. O alevi kardeşlerimizi katletti" diyorlar, hem Dersim'e bomba yağdıran Sabiha Gökçen'e ilahe muamelesi yapıyarlar.

Hem "Erdoğan bizi diliyle aşağılıyor, rencide ediyor" diyorlar, hem koro halinde ölmüş annesinin mezarına küfredip, "Erdoğan 3. köprü'nün adını Emine koy. Herkes üstünden geçsin" diyecek kadar alçaklaşıyorlar.

PKK'lılar şu saatlerde APO posterleriyle Taksim'de cirit atıyor. Gezi Parkı civarı, APO sloganlarıyla inliyor. "Polisi burada istemiyoruz" diyen onlar, olanları manda genişliğinde izleyerek, "Ama Erdoğan da İmralı ile müzakere yaptı" diyor.

Ermeni asıllı bazı kişiler Gezi Parkı'nda Atatürk'e ve Türkiye Cumhuriyeti'ne "Ermeni soykırımı yapan katil ülke, soykırımcı devlet" diyerek ağıza alınmayacak hakaretler ediyor. Aynı kişiler Gezi Parkı'nın adını Hrant Dink olarak değiştiren levhayı çakıyor. #direngezi diye uğruna ülkeyi kana buladıkları, kaosa sürükledikleri Gezi Parkı'nın adı değiştiriliyor ama gıkları çıkmıyor.

Gözlerinin önünde bunlar yaşanırken onlar, Erdoğan defaatle "Ben Atatürk'ü kastetmedim" demesine rağmen, "Ama Erdoğan Atatürk'e ayyaş dedi" diye diretiyorlar.

Hangsini sayayım?

Yahu Erdoğan 10 buçuk yıldır iktidarda. Sizin 10 buçuk günde uyguladığınız bu terörün hangisini uyguladı bu millete?

Nasıl terör gösterdiğinizi mi öğrenmek istiyorsunuz?

Ben hasta çocuğunu, sokaklarda estirdiğiniz terör yüzünden doktora götüremeyen anneler biliyorum. Özgürlük bu mu?

Ben başörtülü diye İstanbul'un orta yerinde dövülüp yere atılan, onbinlerce göstericinin gözü önünde birkaç kişinin üzerine işediği türbanlı kadınlar biliyorum. Özgürlük böyle birşey mi?

Ben evine, ailesine, çocuğuna giderken yolda durdurulup eyleme katılmadı diye arabası yakılan adamlar biliyorum. Özgürlük araba yakmak mı?

Eyvallah!..

Erdoğan'ın kaba ve racon kesen dilinden hepimiz muzdarip oluyor, beziyoruz kimi zaman. Hepimiz bu durumu dilimiz döndüğünce anlatıyor, kınıyor yerine göre bağırarak dile getiriyoruz bu isyanımızı.

Ama kavganın da, dövüşün de bir şerefi, bir haysiyeti var. Düşman kuvvetler bile düşmanının hakkını teslim eder yerine göre.

Varsa eğer, bir vicdan kırıntısı taşıyorsanız, elinizi üzerine koyun ve şu soruların cevabını verin.

Bu ülkede toplumun akıl sağlığıyla oynanmadı mı yıllar boyunca?

Merhum Necmettin Erbakan'ın önüne asker zoruyla "Rakı bardağı" konulup pozları gazetelerde yayınlanmadı mı bu ülkede?

Siz kimin önüne zorla zemzem konulduğunu gördünüz?

Bu ülkede milyonlarca başörtülü kızlarımızın eğitim hakları, çalışma hakları ve dahi insan olma hakları yıllarca ellerinden alınmadı mı? Bu kızlarımız okulların önlerinde saçlarından tutularak sürüklenmedi mi? Okullara başıaçık girmeleri için ikna odaları kurulmadı mı?

Bu ülkede 5 milyon insan aynı gün, aynı saatte sokaklara çıkıp eylem yaptı. Elele tutuşarak bir insan zinciri oluşturdu. İstanbul'daki zincirin bir ucu Beylerbeyi'nde, diğer ucu İzmit Gebze'deydi. Amaçları sadece başörtüsü yasağını protesto etmekti. Bir tek çiçek ezmeden, bir tek araca zarar vermeden, bir tek ağacın dalını bükmeden, bir tek polise saygısızlık yapmadan yaptılar bu eylemlerini?

Eyyy bugün bizi medya yayınlamadı diyen zevat. Siz onları hangi medyada gördünüz? Hangi gazetede hangi televizyonlarda isyanlarını işittiniz?

Geriyor dediğiniz Erdoğan'ın kızları başörtülü diye okula alınmazken, Cumhurbaşkanı'nın eşi dahi sınava alınmazken sizin özgürlük anlayışınız gelişmemiş miydi?

Hadi geçtik onu...

Bugün hangi başı açık kızımız okullara alınmıyor, çalışma hakkı ellerinden alınıyor? Hangi başı açık kızımız ikna odalarına alınıp "kapan" deniyor?

Bugünlerde demokrasi ve özgürcülük oynayan Hürriyet Gazetesi'nin yazarları yıllarca Erdoğan'a "Karının başını açsan ülke gerilimden kurtulur" demedi mi? "Eline bir viski bardağı alsan ülke hemen yumuşar. Çok gerildi ülke. Öyle bir gerildi ki tahmin edemezsin" demedi mi?

Bugün, "Kardeşim; Büfelerde ve benzin istasyonlarında saat 10'dan sonra alkol satışı yasak. İçmek isteyen ya evinde, ya da içkili yerlerde saat sınırlaması olmaksızın yine içebilir. Ama sokakta satması içmesi yasak olsun" demek mi kötü geldi size? Az mı kadınımız, kızımız sokaklarda tecavüzlere uğradı. Parklarda içenler tarafından az insan mı bıçaklandı, öldürüldü?

Düne kadar bu ülkede camiye gidip namaz kılan memurlar, işçiler bile fişlenmedi mi? Namaz kıldıkları için binlerce asker sorgusuz sualsiz TSK'dan atılırken "Bu diktatörlüktür" diyen dilleriniz neredeydi?

Hiç bir mecburiyeti olmamasına rağmen insanları cebren Atatürk büstlerinin önüne götürüp çektiğiniz fotoğraflarını halka gazeteler üzerinden yayarken neredeydi insanlığınız?

Bugün kim sizi cebren camiye götürüp fotoğrafınızı çekip topluma reklam ediyor. Ertuğrul Özkök de dahil, pek çok medya mensubu ve sanatçı "Hacca gidiyorum" dediğinde kim karıştı. Aynı kişiler hacdan dönüp alkol aldığında kim "Sen hacısın artık içemezsin" dedi?

Halk idaresiyle Cumhurbaşkanı seçilen kişiyi Köşk'e çıkarmamak için 367 teraneleri uydurulurken, e muhtıralar yayınlanırken, sokaklar kan gölüne çevrilirken, Danıştay saldırıları tertiplenirken "Bu nasıl demokrasi. Bu nasıl insan hakları" diyen var mı aranızda?

Onlarca sağ parti bir savcının dudakları arasından çıkacak iki kelime üzerine kapatılırken, binlerce siyasetçi zalimce yasakların pençesine hatta hapislere atılırken neredeydiniz?

Dönün bakın. Bugün halkın kapısına kilit vurdukları dışında kapatılan bir sol veya sağ, marjinal veya radikal bir parti var mı?

İçinizde ilk taşı atacak bir masum gösterin bu millete? Gösteremezsiniz çünkü siz ezelden beri kirlisiniz!

Bakın şuraya yazıyorum!

Durum böyle giderse Taksim yakında yüzlerce veyahut binlerce kişinin can verdiği, katliamların yapılacağı bir meydan olabilir.

Nedenini yukarıda anlattım.

Bir yanda PKK sempatizanları, öte yanda Perinçek'in TGB'si, beri yanda diğer suç örgütleri. Polisin kovulduğu Taksim'e isteyen elini kolunu sallayarak istediği silahı istediği mühimmatı sokuyor.

"Polis Taksim'den çekilsin" diyenler yakında, "Polis nerede kaldı" diyecek,  bu gidişle. Polis oraya çıksa da çıkmasa da bir fenalık yaşanacak çok geç kalınırsa. Orada bulunan ve bu ülkeye sadakatle bağlı olan insanlaradır benim cılız çağrım.

Gelin bu ülkenin kaderine kastetmeyin. Gelin Cumhuriyet suikastçilerine bu şansı vermeyin.

Yoksa yarın, "Biz bu ülkeye bu kötülüğü nasıl yaptık" diye feryat edeceksiniz ve söyleyeceğiniz hiç bir söz yaşanan acıların izlerini silemeyecek.