Taksi şoförü konuştu Zaman yazarı büyülendi!
Abone olZaman yazarı Ahmet Kurucan, Erzurum'da bindiği takside şoförün anlattıklarını köşesine taşıdı.
Zaman gazetesi yazarı Ahmet Kurucan, hükümeti kötüleyen cemaati öven taksi şoförünün söyledikleri karşısında adeta kendinden geçti.
62 lira tutan ücret için şoförün 50 lira istediğini yazan yazar, 62 lira verdiğini belirterek "Çünkü bu konuşmayı dinlemek için 62 değil, 162 vermeye değerdi!" diye yazdı.
Cemaatin ilahiyatçı kökenli yazarlarından Kurucan, "Bir taksi yolculuğu" başlıklı bugünkü köşesinde Erzurum'da bindiği takside şoförle aralarında geçen sohbeti aktardı. İşte o yazıdan bir bölüm:
"HİÇBİRİ ZARARLI EVLATLAR YETİŞTİRMEDİ"
"Bu defa açıktan sordum. “Hocaefendi’ye yapılan hakaretler hakkındaki düşüncen nedir?” Sorum biter bitmez bir saniye bile düşünmeden cevaba başladı: “Bakın kardaşım. Ben Cemaat’ten değilim. Hiçbir cemaatten de değilim. Ama bizim bir örfümüz, âdetimiz vardır. Din adamlarına bakışımız ve kabulümüz vardır. Ben 30 yaşındaki camimin imamının önünde el-pençe divan duruyorum. Çocuklarıma da aynı şeyi telkin etmişim. Hocalara saygıda kusur etmeyin demişim. Her şeyden önce Hocaefendi bir din adamı. Bir din adamına bunlar söylenir mi? Saygısızlık değil mi? İkincisi; Hocaefendi ve Cemaat’i şimdiye kadar vatana millete hayırlı evlatlar yetiştirmekten başka ne yapmış? Sadece Hocaefendi mi? Hayır, diğer cemaatler de aynı. Hiçbiri zararlı evlatlar yetiştirmedi.”
2015 SEÇİMLERİ
“2015 seçimleri ne olur?” dedim. “Partizan değilim. Ama oyumu vereceğim zaman partinin ve adayının dinle imanla alâkasına bakarım. Çocuklarıma da aynı şeyleri tembih ettim. Ama millet olan bitenin farkında. Özellikle buralarda terör örgütünün neler yaptığını biliyor. Hükümetin onlarla iş tuttuğunu görüyor. Cemaatlere karşı onlarla işbirliği içinde. Yandaş medya yazmasa ve söylemese de biz her şeyi görüyoruz. Yalan söylemeye gerek yok. 30 Mart’ta oy verdik biz bunlara. Ama oy verdik diye tepemize çıkacak halleri yok. Yeter artık.”
HAKİMANE CEVAPLAR
Karşımda Türkiye gündemini iyi takip eden ve hakimane cevaplarıyla dikkatimi çeken birini bulunca dış politikaya atladım ve bir soru daha sordum; “Dış politika hakkında ne diyorsun?” Hemen “Suriye” dedi. “Ne diye uyuyan aslanı uyarıyorsun ki? Suriye’nin arkasında Çin’in, Rusya’nın, İran’ın olduğunu bilmiyor ve görmüyor musun? Bunlarla uğraşmaya senin gücün yeter mi?” “Yanlış mı yaptı diyorsun?” diye söze girdim. “Tabii ki yanlış yaptı. Bu yanlıştan dönmenin yolu da bükemediğin bileği öpeceksin. Burada senin vatandaşın açlığından ölsün, sen milyonlarca insana kapını aç. Olacak şey mi?”
Kısa süren uzun yolculuğumuz bitmişti. Ücretini ödemek için elimizi cebimize attığımızda şoför amca Anadolu insanının kanaatkâr vasfıyla karşımıza çıktı ve bizi bir kez daha büyüledi; “62 TL tuttu ama siz 50 verin yeter.” O öyle dese de biz 62 verdik. Çünkü bu konuşmayı dinlemek için 62 değil, 162 vermeye değerdi!
Tarık Buğra, “Beni bir kere kandırırsan sana yazıklar olsun, iki kere kandırırsan bana yazıklar olsun.” der. Taksicimiz ikinci kez kandırılamayacaklar arasında göründü bana. Ama toplumumuzun kaçta kaçı böyle? Bunu zaman gösterecek."