Taklit ürünleri çıkaranlar yanacak
Abone olBilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, hazırlanan patent kanunu hakkında gelen eleştirilere cevap verdi.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, hazırladıkları
yeni kanunla sınai hakların korunması açısından çok daha disiplinli
bir süreci başlattıklarını belirterek, "Taklit ürünler 1
yıldan 3 yıla kadar hapis cezası alacak. Ayrıca yakalanan bütün
taklit ürünlere el konulacak" dedi.
Bakan Ergün, Boğaziçi Üniversitesi'nde gerçekleştirilen "3. Uluslararası Üniversitelerde Fikri Mülkiyet Hakları Yönetimi Konferansı'nın (IP Conference 2013) açılışında, bugün işletmeler için fikri sermayenin fiziki varlığın çok ötesinde bir anlam ve değer taşıdığını, bazı firmaların marka değeri ve patent haklarından elde ettiği gelirlerin ve buna dayalı aktiflerin diğer aktiflerinden çok daha kıymetli olduğunu ifade etti.
Ergün, Patent Kanunu'nu yaparken getirdikleri birtakım cezalara itiraz edenler olduğunu hatırlatarak, "Bazı kişiler Türkiye'yi hala fikri mülkiyetin üretilmediği, onun için başkasının mülkiyetini korumayan bir ülke gibi düşünebilir. Ne kişiler ne şirketler ne ülkeler diğerinin fikri mülkiyet hakkını veya malını şu veya bu şekilde çalarak zenginleşemez. Hırsızlık yoluyla zenginleşmenin hem hukuki hem de ahlaki bir sorun olduğunu görmemiz lazım. Biz kendi adımıza doğru bir istikamet seçmeliyiz. Kimsenin fikri mülkiyet hakkını veya sınai mülkiyet hakkını veya başka bir malını çalarak zenginleşmek gibi bir niyetimiz yok. Herkesin hakkının hukukunun korunduğu bir sistem içinde gidelim ama tabi bizim de haklarımız korunsun" diye konuştu.
"Markanın piyasada olması lazım, dolapta değil"
Üniversitelerin ve firmaların Ar-Ge departmanlarında
üretilen bilginin ürüne dönüşmesinin önemli olduğunu ama bunun
pazarda da bir karşılığı olması gerektiğini vurgulayan Ergün,
başından geçen bir olayı da şu şekilde anlattı:
"1988 yılıydı. 25-26 yaşlarındayım. Kocaeli'de bir siyasi partinin merkez ilçe başkanıyım. Bilgisayar Türkiye'de piyasalara yeni giriyor. Bilgisayarı siyasete sokalım istedik. Bir de yazılım yaptıracağız. Mahallede kaç seçmen var, kaçı erkek kaçı kadın, yaşları ne, hangi memleketten olduklarının bilgisini bilgisayarda analiz edilebilecek basit bir program olacak. Bu bilgilerden istifade edip politika üreteceğiz. 10 bin dolar istediler bizden. Büyüklerimize anlattık, 'Böyle şey olmaz' deyip bize para vermediler ama bunu gidip mahallerde tabanımıza anlattık ve 10 bin doları topladık."
Fikri mülkiyet hakları konusunda artık başarılı ve duyarlı bir dönemden geçildiğini belirten Ergün, Türkiye'de 2012 yılında 10 yıl öncesine göre marka tescilinde 3 kat artış, yerli patent başvurularında 11 kat artış, yerli patentli belge sayısı 13 kat artış meydana geldiğinin bilgisini verdi.
Marka başvurusu sayısının önemli olduğunu ancak tescil edilen markaların piyasada mı rafta mı olduğuna bakmak gerektiğine işaret eden Ergün, "Adam markayı tescil ettirmiş, dolaba kilitlemiş. Halbuki o markanın piyasada olması lazım, dolapta değil. Dolaba kilitlenen markaların bize bir faydası olmayacağını anlatmamız gerekiyor" dedi.
"Taklit ürünler 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası alacak"
Fikri mülkiyet sistemini daha etkin bir yapıya kavuşturmak adına çalışmalar yaptıklarını anlatan Ergün, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) ilgili komisyonda görüşülmeye devam eden sınai mülkiyet haklarıyla ilgili tasarı ile önemli düzenlemeler getirdiklerini belirtti.
Ergün, "Bu kanun ile ilgili getirdiğimiz en önemli düzenlemelerden biri artık üniversiteler kurumsal olarak patent sahibi olabilecek. Buluşların tescil edilme ve ticarileşme süreçlerini de daha profesyonel hale getiriyoruz. Yaptığımız düzenlemeyle buluş sahibi öğretim üyeleri bu patentlerden en az 3'te 1 oranında hak sahibi olacak. Üniversiteler buluş sahibi hocaları bünyelerinde barındırmak ve onlara daha fazla pay vermek için rekabet edecek. Böylece öğretim üyelerinin aynı anda tek tek takip etmekte zorlandıkları patent başvuruları üniversiteler tarafından yapılacak ama öğretim üyelerinin emekleri de korunmuş olacak. Bu düzenlemenin hayata geçmesiyle üniversitelerde üretilen bilgilerin ticarileşmesi konusunda çok daha başarılı bir süreci başlatmış olacağız" ifadelerini kullandı.
Yeni kanunla atılan bir diğer adımın, niteliği artırmak için incelemesiz patent uygulamasının kaldırılması olduğunu belirten Ergün, faydalı model başvurularında da araştırma raporu koşulunu getirdiklerini söyledi.
Tescil sürecini daha etkin hale getirmek için tasarımlara itiraz ücretini kaldırdıklarını da anlatan Ergün, diğer düzenlemelerle ilgili şunları kaydetti:
"Coğrafi işaretler konusundaki denetim sıklığını da 10 yıldan 2 yıla düşürüyoruz. Bu tescile göre üretim yaptığını beyan eden firmaların gerçekten buna göre üretim yapıp yapmadıklarını 10 yılda bir denetlemek doğru olmaz. Patent ve coğrafi işaret tescillerinde enstitü kararlarına itiraz getiriyoruz. İtiraza dayalı bir sistem olan tasarım tescil sistemine yeni olmadığı anlaşılan tasarımların resen reddedilmesi uygulamasını da getiriyoruz.
Yeni kanunla sınai hakların korunması açısından çok daha disiplinli bir süreci başlatıyoruz. Taklit ürünler 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası alacak. Ayrıca yakalanan bütün taklit ürünlere el konulacak. Patent tasarım ve coğrafi işaret ihlali söz konusu olursa 1 milyon liraya kadar adli para cezası verilecek. Bu adli para cezasını ödemeyenler 3 yıla kadar hapis yatacak. Taklit ürünlere hapis cezasının ağır olacağı yönünde bir takım itirazlar geldi. Bizim bunu suç saymamız ve hırsızlık gibi görmemiz lazım."
"Herkesin mantık silsilesini değiştirmesi lazım"
Ergün, Türkiye'nin ekonomik ve sosyal hedeflerine ulaşmasında en kritik rolü üniversitelerin oynanacağını ifade ederek, üniversite-sanayi işbirliğini daha güçlü tesis edecek adımlar attıklarını, Türkiye'de 2002 yılında 2 olan teknopark sayısının bugün 50'yi aştığını, teknoparklarla ilgili hazırladıkları performans endeksinin buralarda kaliteyi artıracağını dile getirdi.
Üniversitelerdeki bilimsel çalışmaların sanayi ile buluşmasını sağlamak amacıyla 10 yıl boyunca teknoloji transfer ofislerinin TÜBİTAK tarafından destekleneceğini belirten Ergün, üniversitelerin yenilikçilik ekosistemi içindeki rolünü daha da artıracaklarını söyledi.
Söz konusu destekler için YÖK Kanunu'nunda ya da Üniversiteler Kanunu'nda gerekli mevzuat değişikliklerini yapmaya devam edeceklerini kaydeden Ergün, "Burada bir şey yapıp da öbür tarafta önümüzü başka bir şeyin tıkamasına izin veremeyiz. Bazen biz bir kanunda değişiklik yapıyoruz. Bakıyoruz ki aynı değişikliği iki kanunda daha yapmamız gerekiyormuş. Aslında bana sorarsanız bir şey açıkça yasak değilse serbesttir. Kanun mantığı böyle olması lazım. Herkesin mantık silsilesini değiştirmesi lazım" değerlendirmesinde bulundu.