Mantıksız olduğunu bildiğiniz halde bazı davranışlarda
bulunmaktan kendinizi alıkoyamıyor musunuz? Diyelim evden
dışarı çıkacaksınız; defalarca dönerek kapıyı kontrol mü
ediyorsunuz? Ellerinizi defalarca mı yıkıyorsunuz? Gözünüz eğri
duran bir nesneye takıldığında sinirleriniz mi bozuluyor?
Aslında bütün bu davranışların tıp dilinde bir adı var;
takıntı hastalığı ya da obsesif-kompulsif
bozukluk. Psikiyatr Uzmanı Dr. İbrahim Ateş;
hastalık ve tedavi yöntemleriyle ilgili şu bilgileri
verdi:
“Takıntı hastalığı yani obsesif-kompulsif bozukluğun tedavisi,
uzun soluklu ve istikrarlı psikiyatrist-hasta ilişkisine
bağlıdır…ON
BULAŞMA, ŞÜPHE, SİMETRİ, CİNSEL
OBSESYON
Takıntı hastalığı olarak da adlandırılan, toplumda yaygınlığı
yüzde 2-3 oranında olan, obsesyonlar ve kompulsiyonlarla seyreden
bir psikiyatrik hastalıktır. Kişinin mantıksız olduğunu bilmesine
karşın zihninden atamadığı düşünce, duygu ya da görüntüler obsesyon
yani takıntı olarak adlandırılır. Takıntı tüm karşı
koymalara karşın zihni zorlar, tekrarlayıcı ve inatçıdır. En sık
rastlananları bulaşma, şüphe, simetri, dini ve cinsel
obsesyonlardır.
Kompulsiyonlar ise obsesyonun
yarattığı sıkıntıyı gidermek amacıyla gerçekleştirilen
davranışlardır. Obsesyonu nötralize etme amacı taşırlar. Sık
rastlanan kompulsiyonlar temizleme, yıkama, kontrol etme,
düzenleme, sayma şeklinde ortaya çıkar. Sözkonusu davranış
gerçekleştirilmediği takdirde kötü bir şey olacağı ya da
sevdiklerini kaybedeceği gibi birtakım olumsuz düşünceler akla
gelir.
Ne sıklıkta görülür? Hangi yaşlarda başlar?
Takıntı hastalığı her yüz kişiden 2 ya da 3’ünde görülür.
Genellikle geç ergenlik ya da erken erişkinlik döneminde başlar.
Başlangıç yaşının ortalama 20 olduğu söylenebilir. Bu hastalığın
dikkat çeken bir yönü de hastaların tedaviye oldukça geç
başvurmalarıdır. Hastalık belirtileri ortaya çıktıktan ortalama 10
yıl sonra tedavi görmeye başlarlar.
Bu hastalığın nedenleri nelerdir?
Psikanalitik kurama göre obsesif-kompulsif bozuklukta belirtileri
ortaya çıkaran mekanizma gerilemedir (regresyon). Freud,
obsesyonların bilinçdışı dürtüler nedeniyle ortaya çıktığını
belirtmiştir. Örneğin, saldırganlık dürtüsü ile karşıt tepki
oluşturma yoluyla başedilmeye çalışılır. Saldırganlık aşırı boyun
eğme ile nötralize edilir. Karşıt tepki oluşturma anal dönemin
(kabaca 1-3 yaşa denk gelir) temel savunmalarındandır. Karşıt tepki
oluşturma gündelik yaşamda da sık kullanılan bir savunma
mekanizmasıdır. Başka örneklerle şöyle açıklayabiliriz: Bir çalışan
nefret ettiği patronuna sevgi gösterilerinde bulunur. Bir adam kin
beslediği birisine aşırı nazik davranır. Bu hastalığın kalıtımsal
yönü de vardır. OKB hastalarının birinci derece akrabalarında bu
hastalık oldukça sık görülür. Beyin hücreleri arasındaki iletişimi
sağlayan kimyasal ileticilerden birisi serotonindir. OKB oluşumunda
serotonin sistemindeki düzensizliklerin de önemli rolü vardır.
Hatta, bu nedenle tedavide serotonin üzerinden etki gösteren
antidepresanlar etkili şekilde kullanılır.
Ne tür takıntılar görülebilir?
-Dokunduğum yerlerden mikrop bulaşır mı? Ellerimi yıkadım ama ya
yeterince temizlenmediyse? (Bulaşma obsesyonu)
-Banyo yaparken acaba yeterince temizlendim mi? (Bulaşma
obsesyonu)
-Girdiğim cinsel ilişkiden AIDS kapmış olabilir miyim? (Bulaşma
obsesyonu)
-Terliklerimi yan yana koymazsam annemin ya da babamın başına kötü
bir şey gelir. (Simetri obsesyonu)
-Evden çıkarken acaba kapıyı kilitlemiş miydim? Ütünün fişini
çekmiş miydim? (Şüphe obsesyonu)
-Allah`ın varlığıyla ilgili acaba kafamda şüphe mi var? (Dini
obsesyon)
-Anneme ya da babama yoksa cinsel ilgi mi duyuyorum? (Cinsel
obsesyon)
-Acaba eşcinsel gibi mi davranıyorum? (Cinsel obsesyon)
-Çocuğu, annesi ya da babasıyla cinsel ilişkiye girdiği şeklinde
gözünün önünde canlanan sahneler. (Cinsel içerikli obsesyonel
görüntüler)
-Acaba çocuğuma zarar verir miyim? (Saldırganlık obsesyonu)
Takıntılar ne tür kompulsiyonlarla ortadan kaldırılmaya
çalışılır?
-Banyoda, tuvalette temizlik amacıyla uzun süre kalınır. (Temizlik
kompulsiyonu)
-Çamaşırlar tekrar tekrar yıkanır. (Temizlik kompulsiyonu)
-Emin olunamadığı için, kapı, pencere, tüp, ocak, imzalanan evrak
defalarca kontrol edilir. (Kontrol kompulsiyonu)
-Zihinden atılamayan uygunsuz düşünceler nedeniyle ortaya çıkan
suçluluk duygusu sürekli ibadet edilerek yok edilmeye çalışılır.
(Dini kompulsiyon)
-Anne, baba ya da çocuklara cinsel ilgi duyma konusundaki
takıntılardan dolayı onlara yaklaşılmaz, dokunmaktan kaçınılır.
(Cinsel kompulsiyon)
-Masada eğri duran bir nesne düzeltilmeden ders çalışılamaz.
(Simetri kompulsiyonu)
Obsesif-Kompulsif Bozukluk nasıl seyreder? İyileşir mi?
Uzun süre tedavi gerektiren, düzelme ve tekrarlamalarla seyreden
bir hastalıktır. Hastalığın yeni başlamış olması, tedaviye erken
başlanması ve düzenli devam edilmesi, eş ya da aile desteğinin var
olması hastalık seyrini iyileşme yönünde etkiler. Diğer yandan,
hastalığın uzun yıllardır devam ettiği, tedaviye geç başlanan,
tedaviye uymayan, eş ya da aile desteğinin bulunmadığı, kişilik
bozukluğu ya da depresyon gibi hastalıkların da eşlik ettiği
hastalarda olumsuz bir seyirden rahatlıkla söz edebiliriz.
Dolayısıyla, iyileşir mi? sorusunu duruma bağlı diyerek
yanıtlayabiliriz.
İLAÇLAR 4-6 HAFTADA ETKİSİNİ GÖSTERİR
Takıntı hastalığı nasıl tedavi edilir?
İyi kurulan psikiyatrist-hasta iletişimi tedavinin ön koşuludur.
Hastalığın doğası, seyri, tedavi süreci konusunda hasta
bilgilendirilir. Diğer birçok psikiyatrik hastalıkla
karşılaştırıldığında tedaviye daha yavaş yanıt alındığı için sabır
hem hastanın hem de psikiyatristin sık başvuracağı bir duygudur.
İlaç tedavisi bu hastalıkta özellikle önemli bir yere sahiptir.
Ancak, genellikle ilaçlar 4-6 hafta sonra beklenen etkileri
gösterir. Nispeten daha yüksek dozda ve daha uzun süre ilaç
tedavisi gereklidir. Bu hastalıkta en etkili ilaçlar
antidepresanlardır ve çoğunlukla en az 2 yıl kullanılmaları
önerilir.
Psikoterapi ilaç tedavisi ile alınan sonuçların kalıcı hale
getirilmesinde önemli yere sahiptir. Davranış tedavisinin en pratik
ve en uygun seçenek olduğunu söyleyebiliriz. Bu tedavi yönteminde
maruz bırakma (exposure) ve tepki önleme (response prevention)
teknikleri kullanılır. Örneğin, maruz bırakma tekniğinde hastalık
kapma korkusuyla paraya dokunamayan kişinin paraya dokunması, para
sayması sağlanır. Tepki önleme tekniğinde ise eve gelir gelmez
kirlenme düşüncesiyle tüm giysilerini değiştiren ve hemen duş alan
kişinin bu davranışı engellenir ya da ertelemesi sağlanır. Bu
yöntemler hastanın geçici olarak sıkıntısını artırır, ancak
tedavinin devamında sıkıntı azalır ve ortadan kaybolur. İlaç
tedavisinde olduğu gibi, psikoterapi’nin de uzun süre devam etmesi
hem hastalığın daha çabuk düzelmesi için, hem de yinelemelerin
engellenmesi için gereklidir.”
(bizimsaglik.com)