Tahtakalenin tahtı gitti
Abone olBir dörem hükümet bile yıktığı söylenen ayaklı borsanın mimarı Tahtakale'nin saltanatı sona erdi.
Ekonomik istikrar ile birlikte döviz yatırım aracı olmaktan
çıkınca Tahtakale Borsası gözden düştü. Birkaç yıl öncesine kadar
ekonominin nabzının ölçüldüğü, paranın değerinin belirlendiği
İstanbul Tahtakale'deki ‘ayaklı borsa' yeni sürece alışmakta
zorlanıyor.
Döviz özellikle kriz dönemlerinde paradan para kazanmak
isteyenlerin bir numaralı tercihiydi. Ancak dalgalı kur sisteminin
de etkisiyle Türk Lirası'na güvenin artması Tahtakale'de büyük
müşteri kaybına yol açtı. 2001 krizinde 150 milyon dolara çıkan
günlük işlem hacmi 2 milyon dolara geriledi. 200 kişinin işlem
yaptığı Kapalıçarşı Ağa Sokak'ta en hareketli günlerde bile broker
sayısı 20'yi bulmuyor. Genellikle çarşıdaki döviz bürolarının
temsilcilerinin çalıştığı borsada döviz işlemlerinin eskisi kadar
para kazandırmaması sebebiyle telsiz telefonla alım satım
yapanlardan bazıları artık kebapçı olmuş. Bazıları da İstanbul
Menkul Kıymetler Borsası'na geçmiş. Birçoğu da iş bulamadığı için
memleketine geri dönmüş. Şubat 2001'deki krizde yerli ve yabancı
televizyonlara verdiği röportajlarla ayaklı borsanın sembolü haline
gelen ‘Bilardo Osman' lakaplı Osman Ataç, yaşanan değişimi şu
sözlerle özetliyor: “Eskiden başımızı kaşımaya vakit olmazdı. Aynı
anda 3-4 telefon birden çalardı. Bugün bir ayda yaptığımız işi o
zaman bir günde yapıyorduk. Şimdi kimse döviz almıyor. Bazen
telefonları bile yanıma almadan çıkıp gidiyorum, 45 dakika
gelmiyorum. Bakıyorum kimse aramamış. Arkadaşlarla bir araya gelip
çay içiyoruz. Böyle giderse kitap okumaya da başlayacağım.” Ataç,
meslektaşlarının işsiz kalmamak için maaşlarının düşürülmesine razı
olduğunu belirterek, “Yeni başlayan biri bin dolara imza atıyordu.
Şimdi ise bu rakam 800 dolara indi.” bilgisini veriyor.
Tahtakale'de çalkantılı ortamı özlediklerini belirten brokerlar da
var. İşlemler için hiçbir resmî senet veya teminat istenmiyor.
‘Aldım, sattım, hayırlı olsun' gibi pazarlık sözlerle yapılıyor.
Alım satım esnasında eksik ya da sahte paraya rastlanması halinde
çarşının en kıdemli esnafı taraflara arabuluculuk ediyor. İçinden
çıkılamayacak kadar karmaşık durumlarda ise zarar iki taraf
arasında eşit olarak paylaştırılıyor. Tahtakale'nin gözden
düşmesinde elektronik bankacılığın yaygınlaşması da etkili oldu.
İnternet üzerinden bir tuşla döviz işlemlerini yapan yatırımcı, Ağa
Sokak'ı telefonla aramaktan vazgeçti.
“Böyle olunca bizim işler azaldı.” diyen Osman Ataç'a göre yaşanan
kötü örnekler de borsanın imajına zarar verdi. 15 yıldır
Tahtakale'de bulunan Ataç, ekonomik istikrarla birlikte dövizin
fiyatının düştüğünü, Merkez Bankası'nın alım yönündeki
müdahalelerinin bile dövizdeki düşüşü önleyemediğini ifade ediyor.
YTL değerlendikçe sadece Kapalıçarşı'daki 10 döviz bürosu kepenk
indirdi. Aynı rakam ülke genelinde 500'ü buluyor. Şubat krizinde 1
dolarda 20 kuruş kâr ettiklerini anlatan Ataç, “3 senedir döviz
borsası parasızlıktan kıvranıyor. Kriz günü fırça yiyenler,
ağlayanlar, sevinçten havaya uçanlar, telefonunu yere çarpanlar,
sinirlenenler hepsi bir aradaydı. Krizin ilk haftası yaşadığımız
zihinsel yorgunluk 1 aya bedeldi. Bugün bir misafirimiz geliyor,
rahat rahat konuşabiliyoruz. Eskiden olsa iki dakika boş
kalamazdık. Alış ve satışlarda 1 kuruş gibi kârlara işlem
yapılıyor.” diyor. Ataç, Merkez Bankası başkanının belirlenmesi
sürecinde fiyatların psikolojik olarak yükseldiği görüşünde. Son 5
milyar dolarlık alımdan sonra hareketlilik yaşandığını aktaran
Ataç, “Bundan 10 gün önce piyasada yaprak kıpırdamıyordu.” diyor.
Şefik Şarkbay'ın söyledikleri ise piyasadaki riskli işlemleri ele
verir nitelikte: “Bankalardan ya da piyasalardan alınan döviz
belirli bir komisyonla tekrar üçüncü kişilere satılıyor. İşler daha
da kötüye giderse hepimiz batarız. Son çare memleketin yolunu
tutarız. Borsa da kapanır.” Şarkbay, hareketli günleri aradıklarını
belirtirken ilginç ayrıntılar veriyor: “Borsadakiler Ecevit
dönemini çok arıyor. Ecevit tuvalete girse dolar 100 bin lira
artıyordu. Hastaneye gitse artar, evine gitse düşerdi. Küçük bir
spekülasyonda fiyatlar tavan yapıyordu. Şimdi dövizde en ufak bir
kıpırtı yok. Kimsenin dövize ilgisi kalmadı. Herkes parasını YTL'de
tutuyor. Böyle giderse memleket yolu görünecek.” Mürsel Çınar adlı
broker ise gelirleri azalsa da ekonomik istikrar ortamının ülke
geleceği için çok önemli olduğu görüşünde. Krizde elde ettikleri
kâr için sevindiklerini ifade eden Çınar, “Fakat bir taraftan da
biliyorduk ki ekonomi çöküşe giriyor, Türkiye batıyor. Şimdi para
kazanamasak da istikrar ülkenin geleceği için şart. Ne kadar
spekülasyon ortaya atılırsa atılsın ekonomi rayında ilerliyor. Bu
yüzden de döviz fiyatlarında çok büyük bir değişiklik yaşanmıyor.”
diye konuşuyor.
Hükümet yıkan Tahtakale!
Kapalıçarşı Esnafları
Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Fırat da ayaklı borsanın
eskisi kadar iyi para kazanamadığını ve işlemlerin durma noktasına
geldiğini vurgulayarak, “Bir dönem piyasaların nabzı burada
atıyordu. Ülke tanıtımına bile katkısı oldu ayaklı borsacıların.
Elinde telefon, yüksek sesle bağıran bu kişiler turistlerin de
dikkatinden kaçmıyor.” değerlendirmesini yapıyor. Fırat, ‘hükümet
yıkan Tahtakale' imajı sebebiyle borsanın özerk bir kurum gibi
çalışmaya devam ettiğini kaydediyor. 1978'de dönemin başbakanı
Bülent Ecevit, kuyumculara işletme defteri zorunluluğu getirmiş.
Alınan karara göre bütün altınların giriş çıkışı deftere
yazılacaktı. Fire kısmına tolerans tanınmadığı için kuyumcular
itiraz etti. Tepki olarak bir ay dükkanlar kapalı kaldı. Aynı
sırada hükümet değişikliği olunca Ecevit, “Hükümeti kuyumcular
yıktı.” ifadelerini kullanmıştı. Tahtakale ve Kapalıçarşı ile
ilgili tartışmalarda aynı konu gündeme geliyor. Ancak döviz ve
altın piyasaları uzmanı Mehmet Ali Yıldırımtürk, köprünün altından
çok sular aktığını dile getirerek, “Altın ticareti daha serbest.
Kuyumculuktan ihracata geçen firmalarımız var. Dolayısıyla
kuyumcuların espri yanı gerçek olmakla birlikte hükümet kurma ya da
yıkma gibi bir gücü yok. Üstelik bütün hükümetlerle barışık.”
değerlendirmesinde bulunuyor. Buna karşılık dövizin yatırım aracı
olmaktan çıkması sebebiyle Tahtakale borsasının işlem hacminin
gerilediğini söyleyen Yıldırımtürk, “Eskiden ana baba günü gibi
olan borsa artık 3-5 broker’in eline kaldı. Günlük masrafları bile
zor karşılıyorlar. Büfeler bankalara döviz satarken ‘2-3 milyon
dolarım var' diyordu; şimdi ise 100-200 bin dolar para var. O günkü
kurun biraz daha üstünden değere satıp razı oluyorlar.” diyor.
Kaynak: Zaman