Tahrip gücü yüksek sözler!
Abone olBu sözler Kader A.'ya ait: Şehit olursa başörtüsüne bakmadan öpüyorsun ama aynı giyisiyle nizamiyeye almıyorsun...
İNTERNETHABER
İslami gerekçelerle askerlik yapmayı reddeden ve 24 Aralık'ta
tutuklanan Enver Aydemir'in eşi ve babası ilk kez konuştu. Radikal
Cumartesi Eki'nden Pınar Öğünç'e konuşan Aydemir
ailesinden sarsıcı sözler geldi.
İşte olay yapacak röportaj:
Enver Bey’in askerliği reddederken inancını öne sürmesinin
altında, başka bir insanın canını almamak mı yatıyordu? Onu
‘TSK’nın neferi’ olmayı r eddeşi götüren, dilini sertleştiren,
mesela Bilecik’te annesinin, eşinin ablalarının başı kapalı diye
nizamiyiye alınmaması mı oldu?
Ahmet A (Babası): Bu iki konu birbirinin
tamamlayıcısıdır. Ayrıca demişti ki, “Şu anda silahlı askerin kimi,
neyi vurduğu belli mi? Komutan vur dedi miydi, aklını da, vicdanını
da, her şeyini de bir yana atıyorsun. İyi midir, kötü müdür, bundan
dolayı Allah’ın karşısında hesaba çekilecek miyim?” Savcı beye de
bunları söyledi.T ürban meselesinden bahsetmedi bile.
Silahsız askerlik yapar mıydı?
Kader A.(Eşi): Hayır, askerlik süresi kadar kamu
hizmetinde çalışırım ama TSK’nın neferi olmam dedi. O da kimliğini,
bireysel özgürlüklerini tanıdıkları ölçüde…
Vicdani ret açıklamasında “TSK seçkinlerinin laik değerlere
dayanarak dini inançlarıma karşı hasmane duygular beslediğini, bu
yüzden laik bir ülkede askerlik yapmayacağımı beyan ederim” cümlesi
var. Şunu anlamak istiyorum. Eşi olarak Türkiye’de siz kamusal
alanda inandığınız biçimde yaşayabilseydiniz, Enver Bey dini
inançlarına karşı hasmane bir duygu hissetmeseydi, ama yine de
başka bir insanı öldürme ihtimali olan askerlik mecburi olsaydı,
aynı tavrı gösterir miydi?
Kader A.: Ama bu dedikleriniz için askeriyenin
değişmesi gerekli. Askeriyenin kendine çizdiği bir tarz var. Bu
tarzda hiyerarşi var, militarizm var, biz bunların hepsine
karşıyız. Biz Allah’ın eğitiminden geçmişiz, peygamberin,
sahabelerin hayatlarını okurken, Kur’an’ı okurken kendimize bir
kimlik belirtmişiz. TSK bu kimliği tamamen yok ediyor. Size mal
gibi davranılıyor, sorgulama hakkınız yok. Yapmadığınızda insanlığa
yakışmayacak cezalar alıyorsunuz. Bunlar tamamen bizim duruşumuza
aykırı. Bu yüzden bu uzlaşı pek sağlanamaz.
Daha önce tamamen şiddete karşı olduğu için askerlik
yapmayı reddedenler oldu. Ya da bir çatışmalı bölgede Kürt
kardeşini öldürmeyi reddedenler..
Kader A.: Aslında bu gerekçe hepsini karşılıyor,
çünkü İslam’da kardeşin kardeşi öldürmesi yasaktır. Habil’le Kabil
kıssasında da görüyoruz bunu. Gideceksin askere, Kürt kardeşlerinle
savaşacaksın. Niye, bir kötülüklerini görmüş müsün? Hayır,
yaratılan bir savaş var. Bunu sorgulamak gerekir. Bunu
sorguladığınızda da artık bir er olamazsınız. Evet, şiddet
insanlığa yakışmayacak bir durumdur. Ancak belki bir savunma metodu
olarak savaş olabilri.Savaş Karşıtları’ndan arkadaşlarla
görüştüğünde Enver “Ben sizden ayrılıyorum, siz asla savaşmam
diyorsunuz. Ben öyle değilim, kaçınılmaz olduğunda savaşırım”
demişti.
Yani cihat fikri uzak gelmiyor kendisine?
Kader A.: Öyle de d iyebilirsiniz ama onun da
koşullarının oluşması lazım. Cihat için olduğunda da sorgulanır.
Öyle kolay değil.
Ahmet A.: Cihat bile sorgulanırken bu mu
sorgulanmayacak?
Kader A.: Birçok İslami ülke var, bunun adına
birileri cihat dediğinde bakalım cihat olacak mı? Bir tane İslam
vardır ama bugün Türkiye’de de, bütün dünyada da birden fazla İslam
var. Bunun da sebebi İslam’ın içini boşaltıp sahiplenmeleri. Kimse
Kur’an’dan öğrendiği İslam’ı yaşamıyor. O yüzden onun cihat
dediğine belki ben cihat demem. Ben zaten cihat olarak almıyorum,
müdafaa söz konusu olduğunda oluşacak savaş şartlarından
bahsediyorum.
TSK İSLAMİ KAVRAMLARI KULLLANIYOR!
Kader A.'nın bu sözlerini okumak için ikinci sayfayı
tıklayın...
Bir yandan bu olayın duyulmasında antimilitarist bir
kitlenin, anarşistlerin, solcuların payı büyük. Dışarıda olsa
eşinizin fikir ayrılığı yaşayacağı insanlar
bunlar…
Ahmet A.: Hedeflerinde ortaklık vardır, o
kadar.
Kader A.: İnsanların bazı şeyleri sorgulamaya
başladığını görmek güzel. Yalnız olmadığının kanıtı gibi geliyor
bana. Bir taraftan da internetten yorumları okuyorum. Diyorlar ki,
‘İslamcıları özgünlüğe davet ediyorum’. Bir kere kavramlara
baktığınızda her şey İslam’la beraber çıkmıştır. Mesela devrim…
Devrimi bugün sosyalistler kullanıyor olabilir, ama bir şeyi yıkıp
tamamen izlerini silip yerine yenisini koymak İslam’a ait bir
şeydir. ‘La ilahe illallah’ bir devrim sözcüğüdür aslında. Şehitlik
de İslam kavramıdır; Mehmetçik, peygamber ocağı… İşte TSK bunları
kullanarak halkı sömürmektedir, kendi değerleriyle vurmaktadır.
Şehit olduğunda anasının başörtüsüne bakmadan gidip öpüyor, ama
aynı anne evladı ölmeden ziyarete gittiğinde başörtüsünü kelebek
şeklinde bağlamasını istiyorlar.
Ret beyanında bir laiklik vurgusu var. Laikliğin bugün
algılanış biçimiyle mi sorun var, yoksa kendisiyle mi?
Kader A.: Laik bir ülkede yaşamak istemiyorsan,
çek kgit derler adama. Zaten laiklerle birlikte yaşıyoruz. Ama laik
bir ülkeysen niye bu İslami kavramları kullanıyorsun o zaman?
Laiklik hakkıyla yaşansa da problem yaşarız ama en azından mertçe
yaşarız. Şimdi benim laik olmam düşünülemez, din benim hayatım
çünkü.
Eşinizin ocak sonuna ertelenen davası nasıl sonuçlanacak
sizce?
Kader A.: Çürük raporu verip bırakacaklar diye
düşünüyorum. Çünkü insanlar sahiplendi olayı.
Ahmet A.: Bu ülke hepimizin ülkesi. Hiç suç işlemeyen insan yoktur.
Ama Allah'a göre suç var, kula göre suç var. Bu beşeri sistemde bu
çocuğun askerlik yapmamasının bir cezası varsa, ki avukatların,
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin dediğine göre mecburiyeti
olmaması lazım, olsa bile başka bir yolu olur. Vergisini öermeyen
işkence mi görüyor, falakaya mı yatırılıyor? Yüzde 90 Müslüman olan
bir ülkedeyiz. Her ailenin açığı var, kapalısı var. İnsanları
birbirine düşman ettirmenin ne anlamı var?