Taha Kıvanç gazetesini savundu
Abone olBir Amerikan yetkilisinin Murat Yetkin'e Yeni Şafak ile ilgili rahatsızlığını dile getirmesi Yeni Şafak yazarlarını rahatsız etti. Peki kim bu ABDli diplomat?
Taha Kıvanç'ın Radikal Gazetesi yazarı Murat Yetkin'in
yazısına gönderme yaparak yaptığı eleştiri epey konuşalacağa
benziyor. Kıvanç, Türkiye'de kimi gazetelerin yapmadığı ABD
eleştirisini Yeni Şafak'ın yaptığını söylüyor. İşte Kıvanç'tan
...
Yazı: Taha Kıvanç
Kaynak:
ABD ile Türkiye arasında bayağı saat farkı var; biz Türkiye'de günü noktalamaya hazırlanırken Amerikalılar yeni bir güne henüz "Merhaba" demiş oluyorlar. Bu sebeple, Mustafa Karaalioğlu'nun, "Murat Yetkin'in yazısını okudun mu?" diye soran telefonuna alınmadım. Yüzümü yıkadım ve okudum.
İlginç bir yazı, ama esas bombayı "Telafer sıkıntısı" altbaşlığıyla en sona saklamış. Radikal yazarının Washington'da görüştüğü bir 'Amerikalı yetkili', Irak'ın kuzeyindeki Türkmen kenti Telafer'de yürütülen askerî operasyonlarla ilgili Türk basınında çıkan haberlerden duyduğu rahatsızlığı ifade etmiş...
Beraberce okuyalım: "Telafer'de bir süredir yürütülen askeri operasyon konusunda Türk basınında çıkan haberlerin Washington'da rahatsızlığa yol açtığını ve bu konunun Org. Jones tarafından Ankara'daki görüşmelerde Türk tarafına iletildiğini de Amerikalı yetkiliden öğreniyoruz. Irak'lı militanların Suriye ile bağlantısını kesmek açısından önemli olduğu söylenen Telafer operasyonu konusunda yetkili şunları söylüyor: 'Bu operasyonun Türkmenlerle hiçbir ilgisi yok. Türk yetkililerin baştan beri bundan bilgisi vardı. Bazı Türkmen grupların basına söylediği gibi kimyasal silâh kullanımı da söz konusu değil. Türk basınında Zerkavi lisanıyla yapılan Amerikan karşıtı propagandaya izin verilmemeli.' (..)
"Yetkiliye, Telafer konusunun Türk basınında yer almasına tepkisinin fazla olup olmadığını sorunca, alınan yanıttan edindiğim izlenim ise şu: Washington, Yeni Şafak gazetesinde yer alan haber ve yorumların hükümetin eğilimini yansıttığını düşünüyor. Bu kanının doğru olup olmaması ayrı konu ama, algılama bu yönde."
Gazetemizin genel yayın yönetmeni, Yeni Şafak adının bu biçimde anılmasından rahatsızlık duymakta haklı. Bana, "O 'yetkili' Eric Edelman olabilir mi?" diye sordu.
Biliyorsunuz, yakın zamanlara kadar ABD'yi Ankara'da temsil eden Büyükelçi Eric Edelman ülkemizden görev süresi dolmadan ayrıldı. Başarılı olmak için donanımı fazlaydı, ama yanlış ağızlara kulak verdiği için Türkiye'yi doğru değerlendiremedi. Oysa, kendisinden iki nesil önceki aile fertleri Amerika'ya gitmek üzere yurtlarından çıktıklarında Türkiye'de bir süre yaşamış, amcalarından biri İstanbul Üniversitesi'nde hocalık yapmıştı.
Bir dostum, "Neo-Con refleksleri Türkiye'yi ve Türkleri anlamasını engelledi" der Eric Edelman için... Büyükelçilik'te hazır bulduğu kadro da, 1 Mart tezkeresini Türkiye'ye ve iktidara ödetmeyi öncelikli mesele olarak gören 'garip' insanlar barındırıyordu içinde. Dört yılda bitecek görevine iki yılda kendi eliyle son verdi Edelman... Şimdi, Savunma Bakanlığı Pentagon'da üç numaralı koltukta oturuyor...
Murat Yetkin'in yazısından yalnızca 48 saat önce Washington'da Eric Edelman'la karşılaşmış, hoşbeşte bulunmuştum. Türkiye'deki son zamanlarında anormal kilo almıştı, onları vermiş ve rahatlamış görünüyordu. "Yine çok çalışıyorum, sorumluluk alanım genişlediği için daha da yoruluyorum" dedi bana. Dünya Türkiye'den daha az yıpratıyor besbelli...
Karaalioğlu'nun, "Yeni Şafak'la ilgili sözleri Edelman söylemiş olabilir mi?" sorusuna "Odur" cevabını veremedim. Veremedim, çünkü, istese o şikâyetlerini yüzüme karşı yapabileceği bir ortamda bulunmuştum. Gerçi, Ankara'dayken de, Yeni Şafak'tan şikâyetini muhatabına aktarmak yerine, bütün gazetelerin Ankara temsilcilerini çağırarak dile getirmişti; ama yine de arkadan konuşmayı kendisine yakıştıramadım işte.
"Ne de olsa diplomat" demeyin sakın. Çünkü, 'diplomat' unvanını istenen sonucu en kestirmeden alma sanatına vâkıf olanlar taşıyor.
Bir şey daha var: Evet, çok satan yayın organları genellikle suskun kalsa da Yeni Şafak ve başka bazı gazetelerde Telafer'deki askerî operasyonla ilgili ayrıntılı haberler ve eleştirel yorumlar çıkıyor; ancak basınında benzer haber ve yorumlardan geçilmeyen bir ülke daha var: ABD... New York Times ve Washington Post gibi gazetelerde çıkan değerlendirmelerde ABD politikası ve o politikayı çizenler yerden yere vuruluyor. O gazeteleri hazırlayanlar, "Bu bizim ülkemizin politikası, eleştirdiğimiz bizim askerlerimiz" demeyip dümdüz gidiyorlar...
Haklısınız, bizde çok satan gazetelerin yapmaktan kaçındığını ABD'nin itibarlı gazeteleri çekinmeden yapıyorlar. Tıpkı, Yeni Şafak gibi...
Bir 'ABD yetkilisi', Telafer ile ilgili Yeni Şafak şikâyetini bir dostuma daha iletmiş. Washington'dan New York'a uçarken, o gün Washington Post gazetesinde çıkan Telafer haberini okuttum o dostuma. Kentin erkeklerini bir meydana toplayıp yüzünü gizledikleri küçük muhbirlerin işaretiyle 'terörist' ayıkladıklarını... Kastî veya husumete dayalı gammazlama yüzünden hayatları kayan insanlara yaptıkları muameleleri... Dostumun haberi nasıl şaşkınlıkla okuduğunu anlatamam...
Gazetemiz yayın yönetmenine, "Evet, o sözleri Edelman söylemiştir" diyemediysem bundandır...
Yazı: Taha Kıvanç
Kaynak:
ABD ile Türkiye arasında bayağı saat farkı var; biz Türkiye'de günü noktalamaya hazırlanırken Amerikalılar yeni bir güne henüz "Merhaba" demiş oluyorlar. Bu sebeple, Mustafa Karaalioğlu'nun, "Murat Yetkin'in yazısını okudun mu?" diye soran telefonuna alınmadım. Yüzümü yıkadım ve okudum.
İlginç bir yazı, ama esas bombayı "Telafer sıkıntısı" altbaşlığıyla en sona saklamış. Radikal yazarının Washington'da görüştüğü bir 'Amerikalı yetkili', Irak'ın kuzeyindeki Türkmen kenti Telafer'de yürütülen askerî operasyonlarla ilgili Türk basınında çıkan haberlerden duyduğu rahatsızlığı ifade etmiş...
Beraberce okuyalım: "Telafer'de bir süredir yürütülen askeri operasyon konusunda Türk basınında çıkan haberlerin Washington'da rahatsızlığa yol açtığını ve bu konunun Org. Jones tarafından Ankara'daki görüşmelerde Türk tarafına iletildiğini de Amerikalı yetkiliden öğreniyoruz. Irak'lı militanların Suriye ile bağlantısını kesmek açısından önemli olduğu söylenen Telafer operasyonu konusunda yetkili şunları söylüyor: 'Bu operasyonun Türkmenlerle hiçbir ilgisi yok. Türk yetkililerin baştan beri bundan bilgisi vardı. Bazı Türkmen grupların basına söylediği gibi kimyasal silâh kullanımı da söz konusu değil. Türk basınında Zerkavi lisanıyla yapılan Amerikan karşıtı propagandaya izin verilmemeli.' (..)
"Yetkiliye, Telafer konusunun Türk basınında yer almasına tepkisinin fazla olup olmadığını sorunca, alınan yanıttan edindiğim izlenim ise şu: Washington, Yeni Şafak gazetesinde yer alan haber ve yorumların hükümetin eğilimini yansıttığını düşünüyor. Bu kanının doğru olup olmaması ayrı konu ama, algılama bu yönde."
Gazetemizin genel yayın yönetmeni, Yeni Şafak adının bu biçimde anılmasından rahatsızlık duymakta haklı. Bana, "O 'yetkili' Eric Edelman olabilir mi?" diye sordu.
Biliyorsunuz, yakın zamanlara kadar ABD'yi Ankara'da temsil eden Büyükelçi Eric Edelman ülkemizden görev süresi dolmadan ayrıldı. Başarılı olmak için donanımı fazlaydı, ama yanlış ağızlara kulak verdiği için Türkiye'yi doğru değerlendiremedi. Oysa, kendisinden iki nesil önceki aile fertleri Amerika'ya gitmek üzere yurtlarından çıktıklarında Türkiye'de bir süre yaşamış, amcalarından biri İstanbul Üniversitesi'nde hocalık yapmıştı.
Bir dostum, "Neo-Con refleksleri Türkiye'yi ve Türkleri anlamasını engelledi" der Eric Edelman için... Büyükelçilik'te hazır bulduğu kadro da, 1 Mart tezkeresini Türkiye'ye ve iktidara ödetmeyi öncelikli mesele olarak gören 'garip' insanlar barındırıyordu içinde. Dört yılda bitecek görevine iki yılda kendi eliyle son verdi Edelman... Şimdi, Savunma Bakanlığı Pentagon'da üç numaralı koltukta oturuyor...
Murat Yetkin'in yazısından yalnızca 48 saat önce Washington'da Eric Edelman'la karşılaşmış, hoşbeşte bulunmuştum. Türkiye'deki son zamanlarında anormal kilo almıştı, onları vermiş ve rahatlamış görünüyordu. "Yine çok çalışıyorum, sorumluluk alanım genişlediği için daha da yoruluyorum" dedi bana. Dünya Türkiye'den daha az yıpratıyor besbelli...
Karaalioğlu'nun, "Yeni Şafak'la ilgili sözleri Edelman söylemiş olabilir mi?" sorusuna "Odur" cevabını veremedim. Veremedim, çünkü, istese o şikâyetlerini yüzüme karşı yapabileceği bir ortamda bulunmuştum. Gerçi, Ankara'dayken de, Yeni Şafak'tan şikâyetini muhatabına aktarmak yerine, bütün gazetelerin Ankara temsilcilerini çağırarak dile getirmişti; ama yine de arkadan konuşmayı kendisine yakıştıramadım işte.
"Ne de olsa diplomat" demeyin sakın. Çünkü, 'diplomat' unvanını istenen sonucu en kestirmeden alma sanatına vâkıf olanlar taşıyor.
Bir şey daha var: Evet, çok satan yayın organları genellikle suskun kalsa da Yeni Şafak ve başka bazı gazetelerde Telafer'deki askerî operasyonla ilgili ayrıntılı haberler ve eleştirel yorumlar çıkıyor; ancak basınında benzer haber ve yorumlardan geçilmeyen bir ülke daha var: ABD... New York Times ve Washington Post gibi gazetelerde çıkan değerlendirmelerde ABD politikası ve o politikayı çizenler yerden yere vuruluyor. O gazeteleri hazırlayanlar, "Bu bizim ülkemizin politikası, eleştirdiğimiz bizim askerlerimiz" demeyip dümdüz gidiyorlar...
Haklısınız, bizde çok satan gazetelerin yapmaktan kaçındığını ABD'nin itibarlı gazeteleri çekinmeden yapıyorlar. Tıpkı, Yeni Şafak gibi...
Bir 'ABD yetkilisi', Telafer ile ilgili Yeni Şafak şikâyetini bir dostuma daha iletmiş. Washington'dan New York'a uçarken, o gün Washington Post gazetesinde çıkan Telafer haberini okuttum o dostuma. Kentin erkeklerini bir meydana toplayıp yüzünü gizledikleri küçük muhbirlerin işaretiyle 'terörist' ayıkladıklarını... Kastî veya husumete dayalı gammazlama yüzünden hayatları kayan insanlara yaptıkları muameleleri... Dostumun haberi nasıl şaşkınlıkla okuduğunu anlatamam...
Gazetemiz yayın yönetmenine, "Evet, o sözleri Edelman söylemiştir" diyemediysem bundandır...