Taha Akyol, YÖK gerçeğini yazdı
Abone olAkyol, Gürüz'ün üniversiteler arası kontenjan sınırlamasında nasıl buğz ile hareket ettiğini gözler önüne serdi..
Taya Akyol'un yazısında bugüne kadar duymadığımız skandallar da
açıklanıyor.. İşte Akyol'un yazısı: YÖK DUKALIĞITürkiye Bilimler
Akademisi TÜBA, "bilim ahlakı" konusunda konferanslar düzenliyor,
yayınlar yapıyor. YÖK'ten çıt çıkmıyor! Çünkü "bilim hırsızlığı"nın
ölçülerini açıklarsa, bakarsınız kendi 'asilzade'lerinden biri de
bu ölçülere takılabilir! En iyisi "objektif" ölçüler koymak yerine,
her konuda "adamına, olayına, ideolojisine" göre karar vermek!
Başka bir örnek, üniversitelere YÖK'ün verdiği öğrenci
kontenjanlarıdır. Özel bir üniversite, bir apartman, bahçesi bile
yok... Öğretim üyesi sayısı 40'ın altında. Uluslararası indekse
giren bilimsel yayın sayısı 1 tane... YÖK bu üniversiteye 2000
öğrenci kontenjanı veriyor. Özel Fatih Üniversitesi ise "kampüs
üniversite"dir, ayrı fakülte binaları, laboratuvarları, sosyal
tesisleri var. 85 öğretim üyesi her yıl 40'ın üstünde uluslararası
indekslere giren bilimsel yayın yapıyor. Sahip olduğu kapasiteye
göre 2800 öğrenci almak istiyor ama YÖK'ün verdiği kontenjan 900;
halbuki geçen yıl 115 idi! Deprem oldu da binası mı yıkıldı,
öğretim üyeleri mi azaldı?! Hayır, tek sebep, Gürüz'ün buğuzu!..
*** SİYASET bilimcilerin kapalı politik örgütler ve 'sekt'ler için
saydığı özelliklerin pek çoğunu YÖK'te görmek mümkün: Şeffaflıktan
uzaklık, objektif ölçüler yerine sübjektif tercihler, sıkı
hiyerarşi, oligarşik yapılanma ve 'şef' kültü!.. Bilim ahlakının
"objektif" ölçülerini ilan etmekten YÖK niye sakınır? Öğrenci
kontenjanını hangi ölçüye göre belirler? Öğretim üyesi ve bilimsel
yayın sayısına, tesis kapasitesine göre mi? Fatih Üniversitesi
öğretim üyesi başına uluslararası bilimsel yayın sıralamasında
Türkiye genelinde 19. sırada... Darülfünun'u saymazsak, üç çeyrek
asırlık İstanbul Üniversitesi ise 26. sırada! Vakıf üniversiteleri
arasında Fatih 5. sırada, Gürüz'ün yüksek kontenjanlar verdiği
üniversiteler çok daha aşağılarda! YÖK'ün ölçüleri nelerdir?
Objektiflikten, kurallılıktan, bilimsel öncelikten uzak...
Sübjektif, hesapsız ve ideolojik... Bilim kurumu değil, 'sekt'
sanki... YÖK yıllara göre kaç kararının mahkemelik olduğu
"bilgi"sini kamuya açıklayabilir mi? *** 12 EYLÜL rejiminin
oligarşik "şeflik prensibi" 1982 Anayasası ile bir "atanmışlar
oligarşisi" yaratmıştı, YÖK'ü de katı bir hiyerarşi biçiminde
yapılandırdı. Her şey tepede YÖK Başkanı'nın, üniversitelerde
rektörün iki dudağı arasında... Gürüz'ün zorla istifa ettirdiği
rektörler, cezalandırmak için akademik kontenjan vermediği
üniversiteler!.. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in getirdiği
sistem, bu 'sekt' benzeri oligarşik yapının yerine, seçilmiş
rektörler ve seçilmiş temsilci profesörlerden oluşan 250 kişilik
bir "Üniversiteler Arası Kurul" kuruyor; bir tür üniversiter yasama
kurulu: Geniş taban, açıklık, katılım ve mecburen kurallılık
demektir bu... YÖK'ün yönetim organlarını, kademeli olarak, bu
Kurul seçecek... Tekil düzenlemeler eleştirilebilir,
değiştirilebilir. Ama "Yüksek Öğretim Komiserliği" yerine, geniş
tabanlı, açık, katılımcı, şeffaf bir yapılanmaya evet mi, hayır mı?
Mesele budur!