'in başrol oyuncusu olduğu "İçindeki yabancı" filmi muhteşem..
Jodie Foster (Erica) erkek arkadaşıyla parkta gezerken, köpekleri
bir tünele girer. Erica ile sevgilisi köpeklerinin peşinden
gidince, bir grup serserinin saldırısına uğrar.
Saldırganlar, genç kadının sevgilisini öldürüp kaçıyor. Polis
devreye giriyor ama, sonuç koskocaman bir hiç! Katiller gözönünde
ama bulunamıyor. Hal böyle olunca, Erica kendi adaletini aramak
zorunda kalıyor.
Önce bir silah edinir, sonra kötüleri tek tek yok etmeye
başlıyor.
Taciz edilen, tecavüze uğrayan, sevgilisi öldürülen genç kadın
polisin yapamadığını yapıyor ve mutlu sona ulaşıyor!
Tahmin ettiğiniz gibi Taksim'deki rezalete getireceğim sözü..
Kadınlar tacizin tecavüzden farklı olmadığını söylüyor.
Haksız değiller; tacize uğrayan kadın yıllar yılı tecavüze
uğramış gibi toplum önüne çıkamıyor... Bunu yaşayan bir
arkadaşımdan biliyorum. Pskikolojisi bozulan arkadaşım, "İçindeki
yabancı" filmindeki Erica gibi, kendisine yapılanların intikamını
almak istedi yıllarca:
-Elime geçirsem öldüreceğim!
Hiç unutmuyorum, o arkadaşım ruh halini bana şu sözlerle
özetlemişti:
-Taciz edeceğine öldürseydi daha iyi.
Aynen böyle. Öldürmekten beter eden tacizci 57 YTL karşılığında
bırakılınca, saldırıya uğrayan kişiler ya da yakınları kendi
adaletini arıyor, öldürmeyi hedefliyor, öldürüyor!
Peki kim suçlu?
Utandırmayan evlatlar!
İnternethaber'de Abdullah Gül'ün çocuklarını konuştuk dün... Gül
çiftinin üç çocuğunun olduğunu biliyorduk ama isimleri için kısa
bir araştırma yapmak zorunda kaldık.
Kübra'yı tanıyoruz, yeni evlendi daha..
Hangisiydi Gül'ün küçük oğlu, Ahmet mi, Mehmet mi?
Google sağolsun imdada yetişti..
Gül'ün sözünü ettiği küçük oğlu Mehmet Emre'ymiş meğer.
Ahmet ise, büyük olanı...
Özal'ın Zeynep'i yaptıklarıyla ismini hafızamıza kazıdı.
Ne davulu, ne de Jaguar'ı unuttuk..
Efe ile Ahmet'i de unutmadık..
Semra Özal ise purosuyla meşhur...
Demirel'in çocukları yoktu ama, yeğenler sağolsun!
Yaptıkları unutulacak gibi değildi...
Yahya ile Murat'ı unutamıyoruz!
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in de oğlu varmış...
Ne bildik, ne duyduk, ne de gördük!
Sözün özü şu: evlatlar eskisi gibi babasını utandırmıyor artık!
Ne mutlu...