Tabipler Birliğine taş
Abone olSağlık Bakanı Akdağ Tabipler Birliği'nin çelişkiler içinde olduğunu bir örnekle açıkladı.
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, "Türkiye'deki en önemli problem hekim
noksanlığıdır. Sağlık sistemi bunun bedelini ağır ödüyor" dedi.
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Eminönü'nde bulunan Eski Vakıfhan yerine
inşa edilen World Park Oteli'nde basın mensuplarıyla biraraya
geldi. Toplantıda Bakan Akdağ'ın yanı sıra İl Sağlık Müdürü Mehmet
Bakar ve Müsteşar Yardımcısı İsmail Demirtaş da hazır bulundu.
Basın mensuplarının yoğun ilgi gösterdiği toplantıda konuşan Recep
Akdağ, Türkiye olarak sağlık reformunda büyük başarı gösterildiğini
belirterek, "Çeşitli ülkeler sağlık reformu yaparken biz bir çok
alana girdik. Hekimlere yaptığımız ek ödemeler AB gündemine girdi.
Bu ödemelerle kamuda verimliliği arttırdık. Göreve geldiğimizde
hekimlerin yüzde 10'u ful time çalışıyordu. Şimdi yüzde 55'i ful
time çalışıyor. Böylece hastaların hastane dışında tedavi edilmesi
olayına son verildi" dedi. Bakan Akdağ, "Türkiye'deki en önemli
problem hekim noksanlığıdır. Sağlık sistemi bunun bedelini ağır
ödüyor.
Muhalefet ve Türk Tabipler Birliği, Türkiye'de hekim enflasyonu olduğunu iddia ediyor. Türkiye Avrupa bölgesinde kişi başına düşen hekim sayısı bakımından 52 ülke arasında en sonuncudur. Hekime başvurma sayısı her geçen gün biraz daha artıyor. Bu sayı yılda 300 milyona çıktı. Çünkü halkın sağlık bilinci yükseliyor. Türk Tabipler Birliği'ni yanlış tavrından vazgeçmeye çağırıyorum. Hekim sayısı fazla demek hem doktorların hem vatandaşların geleceğini zor duruma bırakıyor.
Buradan YÖK'e de seslenmek istiyorum. Tıp Fakültesi sayılarını
ve kontenjanlarını arttırmalıyız. Tabii ki kaliteden ödün vermeden.
Biz 275 milyon kez hasta karşılamışız. Özel hastaneler, dal
merkezleri ve sağlık merkezleri ise 16 milyon kez hasta karşılamış.
'Bize istediğimiz rakamlar verilmezse grev yaparız, hasta kabul
etmeyiz' gibi tehditkar ifadelerin doğru olmadığını düşünüyorum.
Biz 25 YTL'lik fiyatlara devlet hastanelerimizde razı oluyoruz.
Eğitim hastanelerimizde 40 YTL'lik fiyata karar verdik. Özel sektör
için bunun yüzde 20 fazlasını ön gördük. Şimdi burada sesi en çok
çıkması gereken biziz ama özel hastaneler daha çok konuşuyor" diye
konuştu.
Ücretlerin tespiti sırasında on binlerce faturanın incelendiğini
belirten Bakan Akdağ, sözlerine şöyle devam etti:
"'Biz ek ücret alırız' demek bir fırsatçılıktır. Belirlenen sabit
ücretler on binlerce faturalarının incelenmesi sonucunda ortaya
çıktı. Bir üniversite hastanesi 30 YTL'nin üstündeki tedavi
ücretlerinde, vatandaştan fazla para alacakmış, eğer muayene 30
YTL'den az tutuyorsa o zaman üstünü verecek misin? Böyle bir
uygulama yok. 'Ben sağlık hizmeti sunacağım bu da sınırsız bir para
kaynağıdır' demek olmaz. Bu bir kamu hizmetidir. Sağlık
hizmetlerinin karşılığını alacaksın ama bunu para kaynağı olarak
görmeyeceksin."
"SAĞLIK ALANINA ŞİMDİ YENİ BİR FATURALAMA SİSTEMİ GELDİ"
Basın mensuplarının, "1 Temmuz ve 5 Temmuz genelgelerinde yeni bir
değişikliğe gidilip gidilmeyeceği" şeklindeki soruya Akdağ, "Bu
genelgelerin detaylarında düzeltmeler yapılabilir, ama genel
mantıkta değişiklik yapmayı düşünmüyorum. 100 hastanın 15'ine MR ve
tomografi çekilir mi? Mantıken böyle bir şey var mı? Bunu söyleyen
sayı saymayı bilmiyor demektir. Göreve geldiğimizde Sağlık
Bakanlığı hastanelerimizde 18 MR varmış, şimdi 64 olmuş. 121
bilgisayarlı tomografi varmış, bu sayı 196'ya çıkmış. MR ve
tomografiyi bizim hastaneler çekiyor, oysaki biz de kullanım yüzde
1 ile 1.5 civarında. Sağlık alanında şimdi yeni bir faturalama
sistemi geldi" yanıtını verdi.
Konuşmasında özel hastanelere yüklenen Bakan Akdağ, "Şimdi yeni bir
faturalama sistemi geldi. 'Onun için fark alıyoruz' diyenler
milletin gözünün içine baka baka yalan söylüyor. Eğer biz sağlık
hizmetlerinde 25 ile 40 YTL arasında hizmet veriyorsak, özel sağlık
kuruluşları ve üniversite hastanelerinin 'fark isteriz' demelerini
vatandaşların çok iyi değerlendirmeleri gerekir" ifadelerini
kullandı.
Bakan Akdağ, elektronik reçeteleme sistemiyle ilgili de şunları
söyledi:
"Hekimlerimiz çok fazla sayıda hastaya bakıyor. Onlarla uğraşırken
bir yandan da elektronik reçeteleme yapmaları çok zor. Aile
hekimliğinin getirilmesiyle birlikte hekimlerimizin önüne daha az
hasta geleceğinden ve onları daha iyi tanıyacaklarından elektronik
reçetelemeyi uygulama şansımız olabilecek. Sağlık harcamalarıyla
ilgili iyi yoldayız. Biz mecburi hizmeti kaldırmıştık.
Dedik ki, 'Eleman temininde güçlük çektiğimiz yerlere, kanunla doktor ve pratisyen gönderebiliriz' 2005 yılında bu yöntemle görevlendirdiğimiz uzman hekim sayısı 210. Oysaki bu rakamın binin üzerinde olması gerekiyordu. Oraya giden hekimlere de 7 bin 500 YTL ödedik. Ama buna rağmen doktorlar ücra bölgelere gitmek istemedi. Bunun üzerine mecburi devlet hizmeti yükümlülüğünü geri getirdik. Bu bir zaruretti. Türkiye'nin her yerine doktor göndermek zorundaydık. Eğer bu bir geri adımsa, evet biz bunu bu şekilde yaptık."
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, kamu sağlık harcamaları konusuna çeşitli
rakamlar verdi. 2000 yılında sağlık harcamalarının 3.3 katrilyon,
2005 yılında ise 17.85 milyar YTL olduğunu belirten Bakan Akdağ,
"Eğer biz gerekli tedbirleri almamış olsaydık, harcamalar elbette
artardı; çünkü vatandaşlar ilaca rahat ulaşır. Şimdi çıkıp bize
diyorlar ki, 'vatandaşların ilaca erişmesini engelliyorsunuz, bazı
ilaçları listeden çıkardınız.' Ben buna 'insaf' derim. Tabipler
Birliği, ülkenin sağlık politikalarını belirlemez. Bunu Sağlık
Bakanlığı belirler, bunu ben belirlerim. Tabipler Birliği sadece
hekimlerden sorumludur. Tabipler Birliği'nin fiyat listesinde bir
MR'nin fiyatı 450 YTL'dir. Ben buna 'insaf' derim. Bir yandan
halkçılıktan dem vurup 'Halk ücretsiz sağlık hizmetlerinden
yararlansın' diyeceksiniz bir yandan da 'Bir MR'a 450 YTL fiyat
verin' diyeceksiniz" açıklamasında bulundu.