Tabanımız bize dağa çıkın diyor!
Abone olDTP'li Emine Ayna'dan çok tartışılacak sözler: Tabanımız bize istifa edin dağa gidin' diyor.
DTP Eşbaşkanı Emine Ayna'dan kapatma davası öncesi çok
tartışılacak sözler: Tabanımız bize istifa edin dağa gidin' diyor.
Parti kapatılırsa AKP 'Silah bırakın' deme şansını kaybedecek.
Eskiye dönmek 80'lerden, 90'lardan beter olur. Bugün bizim var olma
nedenimizdir PKK'nın kurulması.
Emine Ayna, Radikal gazetesinden Rifat Başaran'a verdiği röportajda
kapatma davası öncesinde çok sert eleştiriler getirdi. ‘Kapatma’ ya
da ‘kapatmama’ şeklinde çıkacak her türlü kararın siyasi olacağını
söyleyen Ayna, “Halkı demokratik kanalları dışında silah da dahil
olmak üzere farklı seçeneklere yönlendiriyorsun” dedi. Sine- i
millet kararının parti tabanının isteği olduğunu belirten Ayna,
“Bize ‘İstifa edin gidin dağa’ diyorlar. Tabanın öyle bir söylemi
var” dedi. Ayna'nın değrelendirmeleri şöyle:
Tabanımız dağa çıkın diyor: Biz soruna, ‘Grup
düşer mi düşmez mi?’ diye bakmıyoruz. Daha önce tek bir
arkadaşımıza yönelik bir durum olursa Meclis’ten çekileceğimizi
söylemiştik. Grubumuzun üyeleri istisnasız ‘Eğer parti kapatılırsa
bizim düşüncemiz kapatılıyor demektir. Gerekirse istifa etmeliyiz’
dedi ve sizin sine-i millet dediğiniz bu yaklaşım ortaya çıktı.
Hepimiz istifa dilekçelerimizi yazdık. Zaten bu beklenti ilk
kapatma davası açıldığında, bizim tabanımızda ortaya çıkmıştı. Bize
‘Siz halen o Meclis’te ne yapıyorsunuz. İstifa edin gidin dağa’
diyorlar. Tabanın öyle bir söylemi var. Söylendiği zaman güldük.
Ama bir duygunun ifadesidir.
Artık ‘silah bırak’ diyemezler: İlk kez bir parti
kapatılmıyor. Ama geçmiş ile bugün arasında temel bazı farklar var.
Özellikle liberal demokrat çevreler, hatta kısmen AKP çevresi,
‘Artık silahlar bırakılsın. Bakın demokratikleşiyoruz ve 21. yüzyıl
silahın hak talebi aracı olarak kullanılmayacağı bir yüzyıldır’
diyor. Bu görüşlerin hükümet ağzından tartışıldığı bir dönemde
parti kapatılırsa o hükümet insanlara ‘silahları bırak’ deme
şansından yoksun olacak. Demokratik siyaset kanallarını daha fazla
açmayı tartışmak gerekirken, var olan siyasi organizasyonu ortadan
kaldırmayı meşrulaştırırsanız burada sorun vardır. Ben ‘açılım
bitti’ derken ‘biz bitirdik’ demek istemedim. Açılımı bitiren
devlettir. Demokratik siyaset kanallarını kapatmıştır. Halkı
demok-ratik kanalları dışında silah da dahil olmak üzere farklı
seçeneklere yönlendiriyorsun.
DTP, AKP’yi ürküttü: Bugün Türkiye’de AKP’nin tek
rakibi DTP’dir. AKP’yi, CHP ve MHP bitiremez ama biz bitirebiliriz.
Bunu AKP de biliyor. DTP’nin İzmir’e girmesini istemediler. DTP,
İzmir’de MHP ve CHP için korkulu rüya olmaz ama AKP için olur.
Haşim Kılıç AKP’lilerle: Bir süre önce Hatay’da
bir toplantı oluyor ve o toplantıda Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim
Kılıç, AKP’lilerle bir araya geliyor. Kapatılsa da kapatılmasa da
bu siyasi bir karar olacak. O nedenle hukuki anlamda değerlendirme
yapmıyoruz biz. 8 Aralık tarihinin seçilmesi de siyasi bir karar.
Hem ABD, hem de Suriye ile görüşmelerin öncesine denk geliyor.
Kapatma bir bütünün içinde bir parçadır sadece.
PKK Kuzey Irak’ta garantör: Barzani ve
Talabani’nin PKK’yı Kandil’de kıskaca alacağını sanmıyorum. Her
şeyden önce oradaki Kürtler buna asla izin vermez. İkincisi PKK
orada onlar için garantördür. PKK, hem Türkiye, hem Araplara karşı,
hem de Kaide’nin oraya girmesine engeldir. PKK’nın orada olmasından
dolayı Türkiye ile ilişkileri zarar görüyor ama diğer anlamlarda da
bir garantörlük yönü var. Barzani ve Talabani’nin o kıskaç
içerisinde yer alacağını sanmıyorum ama parti kapatılırsa askeri
operasyonlar olabilir.
Öcalan ve PKK tarihtir, sahip çıkıyoruz: PKK ile
aramıza mesafe koymadığımıza dair eleştirilerini doğal görüyorum.
Ben birey olarak Öcalan’ı önemsiyorum. Ben PKK’yı önemsiyorum.
Çünkü çok iyi biliyorum; eğer o yıllarda PKK gibi bir örgüt ve
Öcalan gibi bir lider çıkmasaydı şu anda Kürt kimliğimizi bilmiyor
olacaktık. Bu tarihi bir gerçek. Ben bir Kürt olarak tarihime sahip
çıkıyorum. Tarihimde, benim onurumla, kimliğimle ilgili mücadele
edenlere sahip çıkıyorum. Onlara sırtımı dönemem. Bir devlet silahı
ve askeri yöntemleri halkları bastırmak için kullanıyorsa, bu
hakları silahla, askeri yöntemle baskılananlar ortak kimliğe
sahipse, o kimliğin, o kolektif gücün buna karşı aynı araçla
mücadele etme hakkı olduğuna inanıyorum. Bizim Fis köyüne gitmemiz,
tarihimize sahip çıkmamızdır. PKK bir tarihtir. Bizim bu tarihe
sahip çıkıyor olmamız eleştirilmemeli, anlaşılmalıdır. Bugün bizim
varolma, varlığımızın dünyanın kabul ettiği bir varlığa dönüşme
nedenidir PKK’nın kurulması. Bizim siyaset yapabilme koşullarımızı
Öcalan ve PKK hareketi ortaya çıkarmıştır. Benden bunu inkar etmem
beklenmemeli, edemem. Bu kendimi, tarihimi, kimliğimi inkardır.
Kimse bunu DTP’nin inkar etmesini de beklemesin.
Öcalan niye yalan söylesin?: Öcalan Türkiye’deki
Kürt siyasi mücadelesini başlatan kişidir. Ona yaklaşım Kürt
sorununa, Kürtlerin özgürlüğüne yaklaşım olarak değerlendirilir.
Dünyada her yerde halkın mücadelesini yürüten yaklaşım, o halka
tanıyacağınız haklar olarak görülür. Ben o fotoğrafları görmedim
ama niye Öcalan çıkıp yalan söylesin ki? Ortaya çıkacağını bilmiyor
mu? Diyor ki ‘pencere tavanla duvarın birleştiği yerde, boyum
yetişmiyor’. Sen bir fotoğraf gösteriyorsun kapının yanında. Devlet
bugüne kadar işkence yapıp da ‘ben yaptım’ dedi mi.
Çok daha kötü olur: Umarım açılım bitmez. ‘Cin
şişeden çıktı tekrar girmez’ dedik. Ya hiç bu tartışmayı
başlatmayacaklardı, ya da geri adım atmayacaklardı. DTP’nin
kapatılması HEP veya HADEP’in kapatılmasına benzemez. Şu aşamadan
sonra eskiye dönmek 80’lerden, 90’lardan çok daha kötü olur. Bunu
görüyorum ve görürken de kaygılanıyorum. En kabul edilebilir
kolektif hakları isteyen DTP’dir. DTP’nin kitlesi dışında kalan
Kürtler ya bağımsızlık, ya federasyon ister, daha milliyetçi, hatta
zaman zaman ilkel milliyetçi çizgide duran Kürtler vardır. DTP’nin
Kürtler adına ifade ettiği kolektif haklar, en asgari düzeydeki
kolektif haklardır. Devlet bundan faydalanmalıdır. Devlet bundan
medet ummalıdır. Bunun ötesi kötüdür