Suudiler toplumsal çöküşte mi?
Abone olBaumgarten'e göre, saldırı Suudi Arabistan’ın yıllar boyu koynunda beslediği yılanların sahibine saldırısıdır.
Alman Radyoları’nın Ortadoğu muhabiri Reinhard Baumgarten,
yorumunda, bu tür eylemleri gerçekleştirenlerin Suudi Arabistan’ın
çağdışı kalmış toplumsal yapısının ürünü olan bireyler arasından
çıktığını savunuyor... Suudi Arabistan’ın yıllar boyu koynunda
beslediği yılanlar, şimdi sahibine saldırıyor. Bu teröristler,
emsalsiz bir refah sisteminin çocukları. Dedeleri çöllerde Bedevi
olarak yaşamış, babaları modern toplum hayatına başarılı bir geçiş
yapmış, çocuklar ise zengin petrol kaynaklarının sağladığı refah
ortamı sayesinde deyim yerindeyse “El bebek, gül bebek” yetişmiş.
Üstelik hepsi de son derece zeki, kültürlü ve yüksek eğitim görmüş
kişiler. Yani Riyad’daki intihar saldırganları, ezilmiş,
kandırılmış, gelecek kaygısı taşıyan ve bu yüzden radikal dinci
gruplara katılan klasik “eylemci” prototipinin özelliklerini pek
taşımıyorlar. 13 Mayıs’ta gerçekleşen saldırıların şoku, Suudi
Arabistan’ı belki kendine getirebilir. Çünkü Suudiler, toplumsal
bir çöküşün eşiğindeler. Nüfusun üçte ikisi 25 yaşın altında,
bunların yüzde 30’undan fazlasının herhangi bir işi yok. Çoğu
“zorluklarla mücadele” kavramının ne anlama geldiğini dahi
bilmiyor. Bu gençler şimdi işsizlik, yoksulluk, sosyal statülerini
yitirme gibi tehlikelerle karşı karşıya ve ne yapacaklarını bilemez
bir halde. 11 Eylül saldırılarını gerçekleştiren 19 saldırgandan
15’inin Suudi kökenli olması basit bir tesadüf olamaz. Tıpkı,
Riyad’daki bombaların, Amerikan Dışişleri Bakanı Colin Powell’in
ziyaretinden birkaç saat önce patlamasının bir tesadüf olamayacağı
gibi... Radikal Suudi saldırganlar, son eylemleriyle, mensup
oldukları sosyal sisteme açıkça bir savaş ilan etmiş oldular.
Otoritesini yitirme tehlikesiyle karşı karşıya olan Riyad’daki
yöneticiler, artık harekete geçmek zorunda. Suudi Arabistan,
petrolün yanısıra dünyaya “radikal terörist ihraç eden bir devlet”
imajına, siyasi ve ekonomik olarak uzun süre tahammül edemez. Bu
bakımdan, Riyad’daki siyasi irade gerekli kararlılığı göstermeli ve
21’inci yüzyılın toplum yapısına uygun reform hareketlerine biran
önce başlamalıdır.