Suudi Arabistan'da ilk filmi kadın yönetmen çekti
Abone olKadınların araba kullanmasının yasaklandığı, bisiklete binmelerinin de hoş karşılanmadığı Suudi Arabistan'da çekilen ilk filmin kadın yönetmeni Haifaa Al Mansour, Suudi kadınlara eskin kaynağı olabilmeyi umuyor.
Suudi Arabistan, ne sinema salonlarına sahip, ne de film endüstrisini destekleyecek bir alt yapısı var.
Ülkede çekilen ilk film, 38 yaşındaki Suudi yönetmen Haifaa Al Mansour’un imzasını taşıyor.
Al Mansour’un yazıp yönettiği ‘Wadjda’ adlı film, başkent
Riyad’da vitrinde gördüğü yeşil bisiklete sahip olmak isteyen 11
yaşında genç bir kızın hikâyesini taşıyor beyaz perdeye.
Wadjda, kadınların araba kullanmasının yasak olduğu ve bisiklete binmelerinin bile hoş karşılanmadığı Suudi Arabistan’da, rüyalarının gerçekleştirmek için ihtiyacı olan parayı kendi yöntemleriyle elde etmeye çalışıyor. Bunun için, yasadışı yollara başvuran Wadjda karışık müzik kasetleri satıyor ve Kuran okuma yarışmalarına giriyor.
Suudi yönetmen Haifaa Al Mansour bir Amerikalı ile evli ve Suudi Arabistan’ın komşusu Bahreyn’de yaşıyor. Al Mansour, “Geri dönüm kendi evimle ilgili bir hikâye anlatmak benim için çok önemliydi” diyor ve ekliyor: “Bunu Suudi Arabistan’da çekmeyi gerçekten çok istedim. Oradaki kadınların bu filmde kendi hayatlarından bir şeyler görmelerini istedim.”
“[Suudi Arabistan] bir hikâye anlatmanın kolay olduğu bir yer değil, beni durdurmak isteyen birçok şey oldu. Çevremde beni sınırlayan birçok şey vardı ama buna değdi.”
“Kızlar hakkında basit, ama toplumumuzla ilgili derin bir mesaj içeren bir hikâye anlatmak istedim. Pes etmeyen bir karakterde her zaman büyüleyici bir yön vardır.”
‘Öncü olmaya niyetim yoktu’
Avustralya’da sinema okuyan Suudi yönetmen daha önce birçok kısa film çekmiş, ama Wadjda’yı çekmesi beş yılını almış. Al Mansour, çekimlerin “para kaynakları bulmakta ve Suudi Arabistan’da çekim izni almakta zorlandıkları” için uzadığını söylüyor.
Sonunda filme, kadın haklarına verdiği destekle bilinen Suudi Prens El Velid Bin Talal’ın sahibi olduğu televizyon yapım şirketi Rotana sponsor olmuş.
Al Mansour, “Riyad’da film çekimleri sırasında erkeklerden oluşan ekibi ile yan yana bile gelemediğini ve minibüsün arkasında çalışmak zorunda olduğunu, sahneleri bir monitörden izlerken oyuncularla da telsizle iletişime geçtiğini” söylüyor.
Wadjda adlı filmde başrolü, ilk defa kamera karşına geçen 13 yaşındaki Waad Mohammed oynuyor.
Aralarında ilk gösterimin yapıldığı Venedik Uluslararası Film Festivali ödülü dâhil birçok ödül kazanan Wadjda’nın yönetmeni, “öncü olmak veya Suudi Arabistan’da kadın haklarının sözcüsü olmak” gibi bir niyetinin olmadığını dile getiriyor ve ekliyor:
“Suudi bir kadın olarak çok güç olduğunu düşündüğüm durumlarla karşılaşabiliyorsunuz ama sırf sinirlendiğim için bunların bir hikâyeye dönüşmesini istemiyorum.”
“Ben insanları eğlendirmek istiyorum. Senaryoya hayal kırıklığını yansıtmadan, yalnızca halka onlarla konuşmak istediğinizi, bir hikâye anlatmak istediğinizi hissettirmek çok önemlidir.”
“Yüzleşmenin dünyanın bu köşesinde işe yaradığını düşünmüyorum, buna karşılık vermiyorlar. Bir toplumu içinden değiştirmelisiniz. Wadjda’nın ilk taslağında çok fazla öğüt verdiğimi düşündüğümden belki de, yırtıp atıp baştan başlamak zorunda kaldım.”
“Evet, söylemek istediğiniz bazı şeyler var ve bunları karakterler üzerinden söylüyorsunuz, onlara hayat veriyorsunuz.”
Suudi yönetmen Al Mansour, ailenin 12 çocuğundan biri. Film çekme tutkusunu, çocukken ona videolar oynatan babası Suudi şair Abdül Mansour sayesinde keşfettiğini söylüyor.
Kadınların 'görünmezliği'
Suudi yönetmen, hangi yaşta olurlarla olsunlar her bir kadının yanlarında erkek bir muhafızla gezmek zorunla oldukları Suudi Arabistan’daki kadın yönetmenlerin, kendisi gibi cesaretlendirilmediğini ifade ediyor.
“Burada bir kadın olmak ve bir yönetmek olmak çok zor. Arap Dünyası’ndaki toplumlar kadınlara karşı çok acımasız olabilir. Kadınların boyun eğmelerini, kuralları çiğnememelerini istiyorlar.”
“Suudi Arabistan’da biz aşiret hayatı yaşarız. Birçok kadın ailelerinin, komşularının ve diğerlerinin kendileri hakkında ne düşüneceğinden korkar. Kendilerine güvenmeyi öğrenmeleri ve kendilerinden korkmamaları için yüreklendirilmeye ihtiyaçları var.”
“Ama bölgedeki siyasi ve sosyal, tüm koşullar, bu bölgeyi film yapımcıları için dünyanın en heyecan verici yerlerinden biri haline getiriyor ve dünyanın geri kalanının görmesi için filmler yapma istediği uyandırıyor.”
“Kendi kültürüme bir insan yüzü yerleştirdiğim için açıkçası kendimle gurur duyuyorum. Burada birçok kadın ‘görünmez’ ve umarım, küçük bir katkı dahi olsa, Suudi kadınlara alışılagelmişin dışına çıkabilmeleri ve başarıya ulaşmaları için esin kaynağı olurum.”
Dünya Ekonomi Forumu, 2009 yılında Suudi Arabistan’ı cinsiyet eşitliği sıralamasında 134 ülke arasından 130’uncu sıraya yerleştirdi. Ama yönetmen Al Mansour, 2012 yılı Londra Olimpiyatları’nda yarışan ilk Suudi kadın sporcu 19 yaşındaki Sarah Attar’ı hatırlatarak ülkede durumun değişmekte olduğunu söylüyor.
“Bu kızı yarışırken görenler, ‘Kim olduğunu biliyorum, ebeveynlerini tanıyorum. Eğer onun yarışmasına izin veriyorlarsa neden bana da izin verilmesin’ diye düşünecek.”
Al Mansour, film çekimleri sırasında kendisini ‘dindar olmamakla’ suçlayanlardan tehdit mesajları aldığını itiraf etse de Suudi Arabistan’dan birçoklarının bu filmi izleyeceğine inanıyor.
“Sinema salonlarında gösterilmese bile televizyonlardan ve DVD’lerden izlenebilir. Kız kardeşlerim ve kızlarına izlettim. Kendilerini ve okullarını gördüklerine çok şaşırdılar ve ben de ilk defa kendi kültürlerinin tasvirini gördüklerini hissettim. Çok dokunaklıydı.”