Sütun Bahadır Selim Dilek'in

Behiç KILIÇ behickilic@internethaber.com

Gazeteci Bahadır Selim Dilek "GÜNEYDOĞU'YA BARZANİ İLGİSİ" başlıklı bir yazıyı kaleme aldı. Gazeteci Dilek Dışişleri çevreleri ve terörle ilgili doğru haberleri ile tanınıyor. Söz konusu yazısındaki bilgiler dikkat çekici.

Şimdi Sayın Dilek'i okuyalım...

"Şemdinli ve Yüksekova'da yaşanan olaylar dikkatlerin Güneydoğu Anadolu'ya çevrilmesine neden oldu. Yargı süreci doğal olarak, somut bilgilere dayalı yorumların ve değerlendirmelerin büyük ölçüde önünü kesiyor. Etkili ve yetkili isimler bu konuda konuşmaktan kaçınıyor.

Ancak, ortaya çıkan karmaşa içinde gözden kaçan önemli bir nokta var. O da, Iraklı Kürt lider Mesut Barzani'ye bağlı istihbarat örgütü Pastaran'ın Güneydoğu Anadolu'daki faaliyetleri.

Şimdi Ankara kulislerinde, bu konuya ilişkin konuşulanları sıralayalım: 

*Barzani'ye bağlı istihbarat örgütü Pastaran, ki başında yeğeni Mesrur Barzani bulunuyor, Güneydoğu Anadolu'da deyim yerindeyse cirit atıyor.

*Pastaran'ın, Güneydoğu Anadolu'da, özellikle Türkiye-Irak sınırının her iki tarafında da yerleşik olan aşiretlerin mensubu olan kişileri, "etki ajanı" olarak kullandığı biliniyor.

* Kuzey Irak'a üniversite okumaya giden öğrenciler de yine bu bağlantılar aracılığı ile teşvik ediliyor. Bu öğrencilere, bölgede "bilinen" kişiler rehberlik yapıyor.

* Bu kişilerin, Ankara'daki bazı yöre milletvekilleri ile de yakın temas içinde olduğu söyleniyor. Böylece, Barzani'nin resmi olmayan her türlü mesajının, çok rahat biçimde Ankara'daki, "önemli kişilere" ulaşmasını sağlayan bir mekanizma kurulmuş oluyor.

* İsrail Gizli Servisi Mossad ve bazı Batılı ülkelerin gizli servisleri Pastaran'ı, taşeron olarak kullanıyorlar.

* Güneydoğu Anadolu'dan elde edilen bilgiler, Mossad'ın Erbil'deki ofisine anında aktarılıyor.

* Batılı ülkelerin gizli servisleri de yine Pastaran aracılığı ile Güneydoğu Anadolu'da olanı biteni öğrenme şansı buluyor.

* Pastaran'ın, PKK militanlarının bazılarına istihbarat eğitimi verdiği ve bu kişilerin IKDP ve PKK arasında varılan mutabakat gereği Türkiye'de görevlendirildiği söyleniyor.

Barzani'ye ilişkin Ankara'da konuşulanlar böyle.

Bir başka tartışılan konu ise Irak'ın kuzeyinin Türkiye'nin Güneydoğu'su için bir cazibe merkezi olup olmayacağı... Birkaç yıl öncesine kadar Dışişleri Bakanlığı'nın bütün ilgili daireleri, "Kuzey Irak, Güneydoğumuz için cazibe merkezi olmaz. Türkiye, her anlamda Irak'tan ileri noktada bir ülke. Kimse, Kuzey Irak'a özenmez? görüşünü savunuyordu.

Ancak bu durum yavaş yavaş değişmeye başlamış gibi görünüyor. Erbil, bugün her şeyi ile bir Başkent görünümünde. Her taraf şantiyelerle dolu. Şimdilik öğrenciler ve işadamları gidiyor Irak'ın kuzeyine. Ama kısa süre sonra iş aramak için gidenleri görürsek şaşırmayalım.

Kürt liderin, özellikle Irak'taki son gelişmelerin ardından bölgede çok ama çok önemli bir siyasi avantaj elde ettiği herkesin malumu. Barzani şimdi ABD'nin desteği ile elde ettiği bu siyasi avantajı, hem siyasi, hem ekonomik hem de sosyal alanda en iyi şekilde kullanma çabasında.Peki, kullanabiliyor mu?

Bu soruya "evet" cevabı vermek mümkün.
Resmin bütününü böylece önümüze koyup zaman, ABD ve İngiltere'de devlet başkanı gibi ağırlanan Barzani'nin, Vatikan'da Papa'ya Hz İsa tablosu hediye edip, bütün dünyaya "barış" mesajları vermesi de dikkat çekici. Şiilerin İslam devleti istediği, İran'ın gibi bir ülkenin yanı başındaki bir coğrafyada, Kürt liderin böylesine bir söylem içinde olması, radikal İslam tehdidi ile yatıp kalkan Batı'da çok sempatik karşılanmış olmalı...

MİT Müsteşarı Emre Taner ve iki generalin Selahaddin'de yaptığı görüşme ve verilen mesajları da yine resmin bütünü içinde değerlendirmek gerekiyor, tabii ki, bize ilişkin özel ayrıntıları unutmadan.?

Bilginize sunulur.