Susuzluk tehlikesi kapıda
Abone olYakın gelecekte insanlığı bekleyen belki de en büyük tehlike susuzluk. Türkiye için de tehlike çanları çalmaya başladı...
Yakın gelecekte insanlığı bekleyen belki de en büyük tehlike
susuzluk. Birleşmiş Milletler raporuna göre 2025 yılında 3
milyardan fazla insan susuzlukla karşı karşıya kalacak. Türkiye
için de tehlike çanları çalıyor.
Su Vakfı'na göre, kısa orta ve uzun vadede kuralıkla mücadele
için önce senaryolar üretilmeli. Mücadele de bu senaryolar
üzerinden yürütülmeli. Su Vakfı, farklı kamu kuruluşlarındaki su
verilerinin tek bir elde toplanmasını öneriyor.
Su Vakfı "Su israf edilmemeli, yeraltı suları da kullanılmalı"
diye uyarıyor.
Su Vakfı'nın susuzluk tehlikesine karşı önerdiği Bağımsız Su
Ensitütüsü, farklı kamu kuruluşlarındaki su verilerinin tek bir
elde toplanmasını öngörüyor.
Kuraklık İzleme ve Araştırma Merkezi oluşturulması da vakfın
önerileri arasında.
Su Vakfı'na göre, kısa orta ve uzun vadede kuralıkla mücadele için
önce senaryolar üretilmeli. Mücadele de bu senaryolar üzerinden
yürütülmeli.
Su Vakfı Başkanı Prof. Dr. Zekai Şen “2050 yılında acaba iklim
kuşakları nerelere kaymış olabilir. Diyelim ki kuzeye 50-100 km
kaymış. O takdirde tarımdaki bitki desenini ona göre
ayarlayacaksınız. Elektrik enerjisi üretirken belki barajlarda bir
azalma olacak. Ona göre nerelerden yenilebilir enerji kaynaklarıyla
bu açığı kapatalım gibi senaryolar” diyerek alınabilecek önlemlere
dikkat çekiyor.
"Yeraltı suları kullanılmalı"
Kuraklığa karşı sorunlu bölgelere "hayat" verecek, su boru hatları
inşa etmek de önemli.
Şen “Karadeniz, Toroslar gibi su bakımından zengin bölgelerden
sıkıntı olan bölgelere boru hatları yaptığımızı düşünelim. Su
sorununu çözer. Maliyetlidir fakat Türk mühendisleri ve şirketleri
öz kaynakları ile yapabilir” önerisini getiriyor.
Vakfın en dikkat çekici önerilerinden biri yer altı sularıyla
ilgili. Türkiye'nin yıllık kullanılabilir su miktarı 180 milyar
metreküp.
Yeraltı suları, altyapı oluşturulursa, Türkiye'ye 12 milyar
metreküplük daha kullanılabilir su kazandıracak boyutta.
Zekai Şen bu öneriyi “Çok nehir var denizlere akan. Irmaklarımız
var. Biz hep barajlarda suları depolamayı düşünüyoruz. Ama uzun
vadede, önemli olan yeraltı sularıdır... Jeolojik olarak uygun olan
bir alanda çekme kuyuları yerine su enjekte etme kuyuları
yapılabilir” şeklinde özetledi.
"Duşu terk edip kurnada yıkanacağız"
Öneriler çok ancak tek başına çözüm değil. Bireysel kullanımda da
tasarruf şart.
Su Vakfı Su Enstitüsü Başkanı Selami Oğuz alınması gereken tasarruf
önlemlerini “Duşu terk edeceğiz, kurnada yıkanacağız. Duşla banyo
devri kapandı. Muslukları boşuna akıtmayacğız. Aşırı su israfı var
okullarda. Önüne geçilmeli. Kontrollü musluklar olmalı. Küçük
sifonlar kullanmamız gerekiyor. Arabayı hortumla değil kovayla
yıkamamız lazım” şeklinde sıralıyor.
Dünya Su Forumu 2009'da İstanbul'da
Dünya Su Forumu'nun beşincisi 2009'da İstanbul'da yapılacak. Dünya
Su Konseyi'nin Başkanı Lois Fauchon, forumun hazırlık toplantıları
için İstanbul'daydı.
Fauchon, Dünya Su Konseyi olarak önceliği su kaynaklarının
korunmasına verdiklerini söylüyor.
Başta baraj yapımı olmak üzere, su kaynaklarının muhafazası için
pek çok yöntem bulunduğunu anlatıyor.
Ancak Ilısu barajı başta olmak üzere Türkiye'nin baraj yapımı
konusunda uluslararası çevrelerden tepki gördüğü hatırlatıldığında,
cevabı son derece net oldu.
Fauchon "Bazıları için ders vermek kolaydır. Benim geldiğim
Fransa'da da barajlar yapıldı; binlerce insan yerlerinden oldu. Ama
bunu kamunun iyiliği için yaptık. Şimdi Türkiye, Fransa gibi büyük
bir ülke ‘baraj yapmayacağım, enerji üretemeyeceğim’ diyecek. Bu
mümkün mü? Enerjiyi sadece petrol alarak mı sağlayacak? Baraj
yapımının olumlu yanları da var olumsuz yanları da; buna karar
verecek olan dengeyi bulacak olan Türkiye'dir" dedi.
"Suyun sahipliği devlette kalmalı"
Fransız uzmana göre, su da petrol gibi ticari bir meta olarak
satılabilir. Ancak suyun sahipliği her zaman devlette kalmalı.
Fauchon, "Suyun yönetimi özel bir şirkete devredilebilir; ama su
kaynakları devletin elinde kalmalı" diyor.
Fransız uzman, küresel ısınmadan çok, nüfus artışı ve kirliliği
asıl tehdit olarak görüyor. Fauchon, dünyada 10 yıl içinde 60
megakentin olacağını, su kaynakları iyi yönetilmediği taktirde, su
kıtlığından kaynaklanan salgın hastalıklar görüleceğini
belirtti.
Kaynak: CNN