Susurluk'un karakutusu konuştu!
Abone olSusurluk'un 14. yıldönümünde o dönemin karakutularından Hadi Özcan, ölüm infazlarıyla ilgili çarpıcı iddialarda bulundu.
Susurluk kazasıyla ortaya saçılan kirli ilişkilerin
önemli aktörlerinden Mehmet Hadi Özcan, Taraf muhabiri Fırat
Alkaç'a birbirinden çarpıcı iddialarda bulundu...
O dönem Abdullah Çatlı'nın özel hareket polislerinin koruması
altında dolaştığını, şirket kurup ihalelere girdiğini belirten
Özcan, ödeme sorunu nedeniyle aralarının açıldığını ve Yeşil kod
adlı Mahmut Yıldırım'ın 'Çatlı seni öldürecek'
diyerek kendisini uyardığını söyledi.
2006'da Kocaeli'de uğradığı saldırının ardından yapılan operasyonda
tutuklanarak Kandıra Cezaevi'ne gönderilen ve 'çete liderliği'nden
yargılanan Özcan, 1994-96 arasında 'ölüm üçgeni'
olarak bilinen Sakarya-Yalova-Kocaeli bölgesindeki yasadışı
olayları, karanlık bağlantılarını, mafya-devlet ilişkilerini
anlattı.
İşte Özcan'ın anlattıklarından önemli başlıklar:
ÇATLI TANIŞMAK İÇİN YANIMA GELDİ
O dönem Enerji Bakanı'nın torpiliyle BOTAŞ'ın Ceyhan'daki artık
petrol işiyle uğraşıyordum. Bir gün Özel Harekat Daire Başkanı
İbrahim Şahin'in koruması Alper yanıma geldi ve "Bir
misafirimiz gelecek, seni de görmek istiyorlar, akşam yemeği
yiyeilir miyiz?" dedi. yemekte Alper, Mehmet Özbay
(Abdullah Çatlı) ve şirketinin Genel Müdür'ü Ahmet Baydar ile
birlikte oturduk. Çatlı'yla masaya otururken bana onu
'Mehmet Özbay' diye tanıttılar.
Ama 'ben seni tanıyorum, sen Çatlı'sın' dedim.
PETROL İŞİNİ PKK'DAN ALACAKTIK
Yemekte Çatlı, 'İzmit bölgesindeki benzin-mazot
kaçakçılığının PKK'nın elinde olduğunu, askerlerimizi şehit eden
örgütü bölgeden temizlememiz gerektiğini' söyledi. Oluşan
boşluğu da, ayda 20 bin tonla başlayarak akaryakıt getirip biz,
milliyetçilerin doldurması lazımdı. Ben de kardeş dediğim bu
kişilerden hiç kuşkulanmadım. Ardından 'Buralarda bayağı
kavga-dövüş olacak PKK'lılarla. Polisi ne yapacağız?'
dedim. Alper de 'Devletin bu projeden haberi var,
yetkililerin hepsi biliyor. Çatlı hepimizin reisi, İbrahim Şahin'in
de reisi' dedi. Ben de 'Bu işe varım' dedim. Daha sonra
aradım Çatlı'yı,beni Bostancı'da bir büroya davet etti. Çatlı bana
'Para bekliyorum, dört milyon dolar, hemen başlayacağız,
ama o zamana kadar gelen mala depo ayarlayın' dedi.
YEŞİL BENİ UYARDI
Hadi Özcan, Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım'la olan
geçmişte yaşanan diyaloğu şöyle anlatıyor:
Eski ülkücülerden, o dönemde MİT'e çalıştığını bildiğim Sami adında
arkadaş beni aradı ve Ankara'da buluşmamış gerektiğini söyledi.
Ankara'da buluştuk Sami'yle. Bir ar abaya bindik. Önde iki kişi
oturuyordu. Şoförün Duran Fırat olduğunu, yanındakinin ise Yeşil
olduğunu söyledi. Bir restorana girdik. Yeşil'in ismini bir kitapta
okumuştum. Yeşil'i çok tehlikeli, sadist, askerin adamı, Kürt
düşmanı olarak tanıtıyordu. Yeşil, Çatlı ve Bucak'la yaptdığım
görüşmeyi baştan sona anlattı, bir iki yerde Duran Fırat tamamladı
boşlukları. Yeşil, 'İyi delikanlısın, seni uzun zamandır biliyoruz,
ölmeni istemiyoruz, yoksa aklına bir şey gelmesin, seni kazanmak
gibi bir şeye ihtiyacımız yok'... 'Pekala, öldürecek olan
Çatlı mı?' dedim. 'Evet' dediler ve
petrole konmak için bu kararın alındığını söylediler.
AVRUPA TRAFİĞİNİ YÖNETECEKTİK
Birkaç gün sonra Antalya'ya çağırdı, gittim. Karamehmet
Lokantası'nda buluştuk. Masada Sami, Yeşil ve tanımadığım genç bir
arkadaş vardı. Yeşil 'Bu arkadaşı dinlemem için toplandık' dedi. O
arkadaş ve kardeşi 1980'de ülkücülük olaylarından kaçmış ve
Almanya'da tekstilcilik yapıyorlarmış. Bir gün Çatlı gelmiş
fabrikalarına. Olayın devamını şöyle anlattı: "Eski
tanıdığımız ve PAPA davasını bildiğimizden el üstünde tuttuk ama bu
bir iki geliş gidişten sonra samimiyet kurdu. Bir gün 80 kilo eroin
getirdi. (Bunu biz zulaya koyalım parasıyla devlet kuracağız) dedi.
Zaten öl dese ölürdük reisimizdi. İkna kabiliyeti çok kuvvetli,
bize uyuşturucu parasından ASALA ve gizli servislerin
faydalandığını, bu işin başına geçerek Avrupa'ya giren her
uyuşturucudan pay alacağını söyledi. Bir gün geldi malı aldı, beş
kiloyu bıraktı (sonra alacağım) diye gitti. Aradan birkaç gün
geçti. Polis işyerini bastı. Kardeşim lekelenmesin diye en girdim
cezaevine. Ben cezaevindeyken bu işi kardeşim araştırmaya başladı.
Gözü karaydı onu da öldürdüler.
ÇATLI'NIN YANINDA POLİSLER VARDI
Hayatım tamamen değişiyordu ve ben zor, parasız bir durumdaydım.
Her şeyimi petrole harcamıştım ve belanın büyüğünü atlatmıştım.
Çatlı'yı daha derin araştırmaya başladım. Özel harekatçı polisler
vardı yanında. O zamanlar Sami'ye ısrar ettim birkaç defa beni
İbrahim Şahin'le Ankara'da buluşturdu. Ona durumu anlattım:
'Karşılaşır bir birimize ateş edersek Çatlı'nın yanında
senin polislerin var ne olacak o zaman' dedim. İbrahim
Şahin'in direktifiyle Çatlı'ya koruma yaptırdığını polislerin çoğu
Susurluk'tan sonra öldü. Çoğu cezaevinde şimdi...