Hani ne yanlış yapsa sevdiğin, görmezden gelirsin ya…
Hatalarını örtbas etmek için elinden geleni ardına koymazsın
ya…
Yalan da olduğunu bilsen onun ağzından çıkan sözlerin,
yüreğindeki sevgisi ağır basar duymazdan gelirsin ya…
Hani bilsen ki kara söyledikleri, o üzülmesin diye ak dersin
ya…
Hani aslında bir cümle söylesen uyarı niteliğinde, küser mi
acaba, kırılır mı kalbi diye ince ince düşünürsün ya…
Bir söz söylesem, eleştirsem, kapıyı çarpar çıkar mı korkusuyla
dilin ondan taraf olur ya…
Olur… Sevince olur…
Sevginin her türünde geçerli olabilir bu saydıklarım…
Ama sadece iki kişiyi ilgilendiriyorsa…
Tüm milleti ilgilendiriyorsa o çok değer verdiğinizin sözleri,
objektif olabilmeli insan…
Hele hele ülkeyi dışarıda rezil etmeye yetecek bir cümleyse
değerlinizin kurduğu, yalansa, iftiraysa, sesinizi yükseltebilmeli,
gerekiyorsa muhalefet yapmalısınız ona…
Tarafsız olamıyorsanız, hiç olmazsa susmalısınız…
Ama nafile…
Herkes, “bu bizden” anlayışı içinde maalesef…
İşte Başbakan…
Dışişleri Bakanı"nın söyledikleri karşında, herkes bakanı
eleştiri yağmuruna tutarken, O sahip çıktı, kendinden diye…
Şimdi ben merak ediyorum;
Başbakan kendilerinden olmayan birilerinin hata yaptığını
düşündüğünde özür dilemesini “canı gönülden” isterken, kendi gibi
düşünmeyenleri acımasızca eleştirirken, hiçbir zaman kenara
koymadığı “öfke sanatını” sonuna kadar kullanırken…
Neden kendi bakanının söylediklerine hiç kimse destek vermezken,
desteğiyle imza atıyor?
Neden bu çaba gerektirmeyen soruyu kendine sormuyor?
Ya siz?
Siz düşünüp soruyor musunuz kendinize?
Neden böyle oluyor diye!