Amerikan Ulusal Ruh Sağlığı Enstitüsü’ndeki Beyin ve Davranış
Laboratuarının eski başkanı olan Dr. Paul Maclean 1960’lı yıllarda
beyinle ilgili günümüzde de geçerli olan bir tespitte bulunmuş.
Beyni üç katmana ayırmış.
Alt beyin, orta beyin ve üst beyin. Ya da başka bir tabirle,
sürüngen beyin, duygusal beyin ve mantıklı beyin.
Sürüngen beyin kertenkele ve kaplumbağa gibi hayvanlarda beynin
tamamını oluşturuyor, duygusal beyin kedi köpek gibi hayvanlarda
bulunuyor, bizi diğer bütün canlılardan ayıran kısım ise beynin en
üstündeki kısım… Düşünen beyin!
Maclean’a göre beynin hangi kısmını daha çok kullandığımızı
davranışlarımız belirliyor. Örneğin sürüngen beynin amacı hayatta
kalmak ve çoğalmak, herhangi bir duyguya sahip değiller… “ilkel”
yaşamı tercih ediyorlar. Alışkanlıklarını değiştirmek
istemiyorlar.
Yeni şeyler öğrenmeye kapalılar, öğretilen davranışları
sergilemeyi tercih ediyorlar.
Duygusal beyin ise daha çok acılara, zevklere, sevgiye, aşka
odaklanıyor. Hani “mantıklı değilim duygularımla hareket ediyorum”
deriz ya işte orada duygusal beynimizi daha çok kullandığımızı
belirtiyoruz.
Üst beyin yani mantıklı beyin ise daha çok üretmeyi seven, yeni
şeyler öğrenmeye meraklı, düşünebilen, sorgulayan insanlar
tarafından kullanılıyor. Yani bu yazıyı okumak için üst beyniniz
çalışıyor, bir problemi çözmek için, bir yazı yazmak için, bir
kitap okumak için beynimizin bu bölgesini kullanıyoruz.
Şimdi sıkı durun!
Bilim adamları Hitler Almanya’sında o zamana kadar büyük
yazarlar, filozoflar, besteciler çıkarmış Alman halkının nasıl olup
da Hitler gibi birinin peşinden gittiğini, 20 milyon Yahudi’nin
katledilmesinde etkili olduklarını merak etmişler;
Ve çarpıcı sonuç; insanların alt beyni yani sürüngen beyin
baskın hale getirilmiş!
Nasıl?
İnsanların beynini alt beyin seviyesine çekmek için bulunan en
iyi yollardan biri onları bir gruba dâhil etmek! Bir gruba dâhil
olduklarında mantığını kullanmaktan vazgeçtikleri görülmüş. (Hani
türbanlı-türbansız, sağcı-solcu, dindar-ateist gibi…) Mantık
tamamen devre dışı!
Yaratılan çatışma ortamının sonucu olarak, insanlar dâhil
oldukları grubun çıkarlarını sorgusuz sualsiz koruma pozisyonuna
giriyorlar ve bu da liderin en çok istediği şey!
İkinci olarak uygulanan yöntem, korku kültürünü yaymak. Korku
insanın beynini en alt seviyeye çekerek düşünmesini engelliyor!
(Tanıdık geliyor mu?)
Hitler, Mussolini, Stalin gibi diktatörlerin peşinden giden
kişilerin, eğitimsiz, ezik, kendini aşağılayan, sindirilmiş
kitleler olduğu tespit edilmiş.
Korkuya dayalı politik uygulamalar sonucu kitlelerin beyni sürüngen
beyin seviyesine indirilerek lideri takip etmesi sağlanıyor!
Bilim adamları söylüyor…
Ben bilin diye yazdım.
Kaynak: Mümin Sekman- Her şey beyinde başlar… (Şiddetle tavsiye
edilir.)
twitter.com / nsrnylmz