Suriyeli Kürtler 'devlet' mi kuracak?
Abone olSuriye'deki Kürt kentlerinde 'Kontrolü ele geçirdik' diyen PYD'nin lideri Salih Muhammed Müslim'den kritik açıklamalar...
Suriye'nin başkenti Şam'da 18 Temmuz'da düzenlenen, Savunma
Bakanı Davud Raciha, yardımcısı Asıf Şevket, Kriz Masası Başkanı
General Hasan Türkmani ve Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı Hişam
Bahtiyar'ın ölümüyle sonuçlanan saldırının ardından Suriye krizinde
yeni bir sürece girildi.
Saldırılardan sonra gerçekleşen en önemli gelişmeyse ülkenin
kuzeyindeki Kürt güçlerinin, Kürt nüfusun yoğun olduğu yerlerdeki
kentlerin kontrolünü ele geçirip kendi yönetimlerini kurmaya
başlaması oldu.
PKK çizgisindeki Demokratik Birlik Partisi’nin (PYD) de içinde
olduğu Halk Meclisi ile çeşitli Kürt örgütlerinden oluşan Kürt
Ulusal Konseyi, Mesud Barzani'nin ev sahipliğiyle 9-10 Temmuz
tarihlerinde Erbil’de yapılan görüşmelerin ardından güçlerini
ortaklaştırma kararı almıştı.
Bu kararın ardından yeni bir politik süreç hazırlığı içine giren
Kürtler, bombalı saldırıda dengelerin sarsılmasının ardından kendi
öz yönetimlerini kurmaya başladı.
Süreçteki en önemli aktör, PKK çizgisinde olmasıyla tanınan PYD
(Demokratik Birlik Partisi) oldu.
Bugüne kadar hem Esad yönetimine hem de silahlı muhalefete
mesafesini koruyan PYD bu hamlesiyle süreç içinde bölgede önemli
bir politik aktör haline geldi.
Ulusal çapta Esad yönetimi ile Özgür Suriye Ordusu gibi silahlı
muhaliflerin çatışmalarının belirleyici olduğu süreçte bundan sonra
Kürt hareketi de çok önemli bir aktör olacağa benziyor.
Kürt bölgelerinde yaşananalarla ilgili bölgeden birbiriyle çelişen
haberlerin geldiği bir dönemde PYD Eş Başkanı Salih Müslim BBC
Türkçe'ye konuştu.
Suriye'de rejime yönelik bombalı saldırının ardından en
önemli politik gelişme Kürt bölgelerinin yönetimlerinin teker teker
Kürt Ulusal Konseyi ve PYD'nin (Demokratik Birlik Partisi)
kontrolüne geçmesi oldu. Suriyeli Kürtler ve özel olarak PYD bu
adımla neyi hedefliyor?
Bizim Kürt toplumu olarak durumu bir okumamız vardı. Bu yüzden daha
baştan beri tedbirlerimizi aldık. Halkımızı örgütledik, yerli
komiteler oluşturduk. Bu da daha önceki çabamızın bir devamıydı. Bu
süreçleri karşılamak içindi. Örgütlü halk, örgütlü insanlar hangi
durumlarla karşılaşırsa daha etkili olabilir. Çatışmalar yayılıyor,
bütün Suriye’ye yayılıyor, neredeyse Kürt bölgelerine de ulaştı,
çatışmalar kapıya dayandı. Bu çatışmaların bizim bölgelere
sıçramaması için bu yerel komiteler devreye girdi. Halk kalktı,
oradaki rejimin kurum ve kuruluşlarını dışarıya çıkardı. 'Biz kendi
kendimizi yönetebiliriz, o güçteyiz' diyerek dışarıya çıkardı.
Yani yönetimlerin Suriye devlet güçlerinin elinden alınması
hamlesi, asıl olarak, 'devlet güçleriyle Özgür Suriye Ordusu
arasındaki çatışmalar Kürt bölgelerine yayılmasın ve Kürt halkı
zarar görmesin' diye mi gerçekleştirildi?
Bölgede devlet dairelerinin ele geçirilmesi sırasında çok az sayıda
çatışma yaşandığı bildiriliyor.
Bu bir önlemdir. Bu Afrin’le başladı, Kobani’ye yayıldı. Oradaki
halk rejimin kurum ve kuruluşlarına el koydu, güvenlik güçlerini
dışarıya çıkarttı ve kendi kendini yönetiyor. Aynı durum sonra
Derik’te de çıktı. Şimdi halk artık bütün kurum ve kuruluşlara el
koymuş durumda, kendini yönetiyor. Bunun amacı halkı
korumaktır.
'Kan dökülmeden boyun eğdiler'
Bölgeden ulaşan bilgilere göre devlet güçleri, yönetimlerin
alınmasına karşı ciddi bir silahlı direnişte bulunmadı. Bu durumu
nasıl yorumluyorsunuz?
Bir iki yerde bulundular. Bizim şehitlerimiz de oldu. Biri
Kamışlı’da oldu, biri Derik’te oldu, yaralılar var. Öbür taraftan
da ölenler var. Çatışmalar böyle küçük çapta oldu. Kobani’de,
Afrin’de onlara çıkmaları için 12 saat mühlet verdiler. Onlar da
baktı ki bütün halk ayaklanmış.
Yani çok fazla kan dökülmemesinin nedenlerinden biri de
doğrudan çatışmaya girmeyip önceden uyarı yapmanız mı
oldu?
Evet, 'Kürt bölgelerinden çıkacaksanız yoksa tavrımız farklı olur'
diye uyardık. Onlar da baştan bizim yürüyüşleri biliyorlar, halkın
isteklerinin ne yönde olduğunu görüyorlar. Onun için kan dökülmeden
boyun eğdiler. Bu da iyi oldu, kan dökülmedi ki zaten biz de
istemiyoruz. Başka şehirlerde de, mesela Kamışlı’da kan dökülmesin
diye bekliyoruz. Kanlı saldırıların olmamasını istiyoruz. Ama halk
kendi kendini yönetiyor.
'Bölücü politika izlemiyoruz. Bağımsızlık talep
etmiyoruz'
Peki çatışmaların bölgeye zarar vermesini engellemek
dışında PYD’nin siyasi talebi nedir? Birleşik bir ülke içinde,
Suriye'nin kuzeyinde özerk bir yönetim mi
hedefliyorsunuz?
Öncelikle düzelteyim, biz bölgeye Batı Kürdistan diyoruz. Bizim
isteklerimiz önceden belliydi. Biz demokratik çerçeve içinde, yani
Suriye’nin bütünlüğü içinde, Kürt halkının anayasal olarak
tanınması ve oradaki ulusal hakların (okuma, yazma, anadil gibi)
verilmesini kapsayacak bir proje üzerinde dört yıldır çalışıyoruz.
Buna da demokratik özerklik diyoruz. Bu demokratik özerklik otonomi
manasına gelmiyor. Bunun broşürünü dağıttık, herkese verdik. Bu
sadece Kürtler için değil eğer onlar isterse diğer bölgeler için de
geçerli olabilir tabii.
Esad yönetiminin demokratik özerklik talebine yaklaşımını
nasıl değerlendiriyorsunuz?
Onlar dört senedir 'bu bölücülük anlamına geliyor' diye düşünüyor.
Biz öyle düşünmüyoruz tabii. Biz Suriye’nin bütünlüğü içerisinde
demokratik haklar çerçevesinde bunu düşünüyoruz. Biz ayrımcı ya da
bölücü bir politika izlemiyoruz. Bildiğiniz gibi bizim Arap
muhalefetiyle de ilişkilerimiz vardır. PYD olarak Ulusal
Koordinasyon Konseyi içindeyiz. Bağımsızlık talebimiz olmadığı gibi
federalizm talebimiz de yok. Bu demokratik özerklik, coğrafi
anlamda herhangi bir sınır öngörmüyor.
'Özgür Suriye Ordusu'yla aramız iyi'
Özgür Suriye Ordusu’nun Türkiye'den Zaman gazetesine
konuşan üst düzey bir yöneticisi, PYD'nin Suriye'nin kuzeyinde bir
bağımsız devlet kurmak istediğini belirtti ve PYD'yi kıyasıya
eleştirdi. Bu açıklamayı nasıl yorumluyorsunuz?
Bizim Özgür Suriye Ordusu’yla ilişkilerimiz iyidir. Bu bildiri,
Özgür Suriye Ordusu’nu temsil etmiyor. Özgür Suriye Ordusu’nun
davranışı böyle değildir. Ben birinci isminden bahsediyorum.
Onlardan, 'Kürt halkı da devrimin bir parçasıdır, Kürtler’i tebrik
ediyorum' gibi güzel laflar duyduk. Ve bundan da çok mutluyuz.
Yani siz Suriye'deki merkezi rejim kimin elinde olursa
olsun asıl olarak demokratik özerklik için mi mücadele
edeceksiniz?
Doğrudur. Tabii biz Suriye’de demokratik bir yönetim istiyoruz.
Şimdiki yönetim hiçbir zaman demokratik olmadı ve olacağını da
sanmıyoruz ama bizim isteklerimizin gerçekleşmesi için Şam’da da
demokratik bir hükümetin olması gerekiyor.
Mevcut muhalefetin böylesi bir demokratik rejimi
kurabileceğini düşünüyor musunuz?
Muhalefet parça parçadır. Bizim ilişkide bulunduğumuz muhalefet
bizim isteklerimizi kabul ediyor ve çok makul görüyor.
Özgür Suriye Ordusu da onların içinde mi peki?
O da onların içindedir. Diğer muhalefet, dışa bağlı güçler kabul
etmiyor. Ama demokratik muhalefet, Suriye içindeki muhalefet,
hepsini kabul ediyor.
Bildiğimiz kadarıyla siz son süreçte Suriye yönetimi
tarafında yer almadınız ama Özgür Suriye Ordusu gibi muhalefet
güçleriyle birlikte rejime karşı silahlı mücadeleye de girmediniz.
Talepleriniz kabul ediliyorsa neden bu güçlerle birliktelik
kurmadınız?
Bu doğru değil. Biz 2003’te kurulduğumuzdan beri parti olarak
mücadele içindeyiz. 2004, 2005 ve 2006'da şehitlerimiz oldu. Suriye
devrimi ya da Arap baharı ya da halkların baharı diyelim
başladığında rejimin hapishanelerinde bizden 1550 kişi vardı. O
yüzden onun yanında yer almamız mümkün değildir. Savaşıyorduk da
ama biraz kendimizce tabi.
Sizce Kürt bölgelerindeki yönetim değişikliği Türkiye’nin
bölgeyle ilişklerini nasıl etkiler?
İlk önce şunu söyleyeyim, biz halkların kardeşlik bağlarını
sağlamlaştırmasını bekliyoruz ve onun için çalışıyoruz. Bizim Türk
halkıyla herhangi bir sorunumuz yoktur. Burada aldığımız tedbirler
kendi halkımızı korumak içindir, herhangi bir tarafa karşıdır. Ama
maalesef Türk yöneticilerde bir Kürt fobisi vardır. Nerede bir Kürt
hak elde edince o haksız oluyor. Biz Suriye’nin
demokratikleştirilmesini ve bu gerçekleşinceye kadar halkımızı
korumaya çalışıyoruz. Bu bizim en doğal hakkımızdır. Bunu kimsenin
eleştirmeye hakkı yoktur.
'Bize saldırı gelmedikçe kimseye
saldırmayacağız'
Bundan sonraki süreçte de Suriye yönetimine karşı doğrudan
silahlı eylemler düzenlememeye devam edecek misiniz?
Bize saldırı gelmedikçe kimseye saldırmayacağız.
Irak Kürt Yönetimi’yle ilişkiniz ne düzeyde?
Onun (Mesud Barzani) davetiyle bölgemizdeki İki meclis oturdu
anlaştı. Bu çabayı harcadığı için teşekkür ediyoruz. Ama o hiçbir
zaman bizim iç işimize girmedi. Bu anlaşmaya göre bir komite
oluşturuyoruz. İlk toplantısını yapacak. Daha sonra alt komiteler
de oluşturulacak. Ama bu, Suriye Kürtleri’nin kendilerine
öngördükleri çizgidir.
Bu yapı içerisinde birçok örgütün ismi var ama süreçteki en
önemli aktör PYD mi?
PYD bir siyasi partidir. Buna PYD değil halk meclisi diyelim, Batı
Kürdistan’ın halk meclisi. Bir de Ulusal Kürt Meclisi var. Bu öbür
meclisin atında on beş tane parti vardır. Bu tarafta da da sivil
kuruluşlar vardır ve PYD vardır. PYD adına yapılan bir şey yoktur
iki meclis arasında yapılmıştır.
'PKK ile organik bağımız yok'
Türkiye medyasında PYD için 'PKK’nin Türkiye’deki kolu'
tabiri kullanılıyor. Bu tanımı siz de doğru buluyor
musunuz?
Bizce felsefi olarak, ideolojik olarak bir yakınlaşma vardır. Bunu
biz de zaten açıkça söylüyoruz. Ama herhangi bir organik bağımız
hiçbir kimseyle yok. Bir de birçok söylenti var. PKK’liler
dışarıdan geldi deniyor. Tek bir kişi bile dışarıdan gelmedi. Hepsi
asılsızdır. Bizim kendi gücümüzle, kendi halkımızın gücüyle
komiteler işi idare ediyor. Bu zaten son günlerde ilan edildi. Halk
Savuna Birlikleri adı altında bazı birlikler oluşturuluyor.
Bunların da zaten hepsi gençlerdir. Halkı korumak içindir, kimseye
yönelik değildir.
Ne kadar silahlı gücünüz olduğuyla ilgili bilgi verebilir
misiniz?
Sayı olarak bilemiyoruz ama bütün Batı Kürdistan’a yayılmış. Halkın
büyük bölümü bizimledir, bizi destekliyor.
'Türkler'le beraber bir tarihimiz var'
Son olarak bir ekleme yapmak ister misiniz?
İlk önce Türk halkına söyleyeyim... Biz hiçbir zaman Türk halkına
düşman olmadık, olmayacağız. Beraber bir tarihimiz var. Türk
yöneticilerine diyorum ki kendi Kürt fobilerinden kurtulsunlar ki
Ortadoğu’ya biraz barış gelsin. Diğer Ortadoğu halklarına da
söylüyorum… Biz hiçbir zaman hiçbir halkın karşısına çıkmak
istemiyoruz. Hakların kardeşliğini istiyoruz, halkların birliğini
istiyoruz. Demokratik olarak birbirlerini tanımalarını
istiyoruz.
Siz Suriyeli bir Kürtsünüz. Türkçeniz düzgünlüğü nereden
kaynaklanıyor?
Kimya mühendisiyim. İTÜ’den mezun oldum. Benim Türkçem o yüzden
İstanbul Türkçesidir Urfa Türkçesi değildir!